Dikkat, yüksek bilişsel ve duygusal yeteneklerin temelidir. | TED | الإنتباه هو أساس كل المقدرات الإدراكية والعاطفية العليا. |
Bu sınır dışı edilmelerin ekonomik, politik, psikolojik ve duygusal bedelleri var -- bu halkaların koptuğu anlar. | TED | هناك ثمنٌ اقتصادي وسياسي ونفسي، وعاطفي لهذه الترحيلات، في اللحظات التي يتمُ فيها قطع هذه الدوائر. |
Hücre cezası aslında insanı zihinsel, fiziksel ve duygusal olarak kırmak için dizayn edilmişti. | TED | قد تم تصميم الحبس الانفرادي في الأصل للتسبب في انهيار الشخص عقلياً، وعاطفياً و بدنياً. |
Bunlar fiziksel ve duygusal, yoğun bir bağlantı paylaşın. | Open Subtitles | أقصد ، لديهم صلة قوية بينهم جسدياً و عاطفياً |
Küçücük bir çocukken bile, finansal ve duygusal çöküşün gölgesinde yaşadığımızı biliyordum. | TED | وعلى الرغم من صغري عرفت بأننا نعيش في ظل الإنهيار المالي والعاطفي. |
Mesela beynin amigdala bölgesi düşünme, uzun süreli hafıza ve duygusal tepkimeleri kapsar. | TED | على سبيل المثال، تشارك اللوزة الدماغية في التفكير والذاكرة طويلة المدى والمعالجة العاطفية. |
Önümüzdeki 48 saat boyunca fiziksel, psikolojik ve duygusal olarak sınırlarını zorlamaya çalışacaklar. | Open Subtitles | للساعات الـ48 التالية سيحاولون دفعك إلى حدود تحملك جسديا، نفسيا وعاطفيا |
Vücut dilindeki sakinliği ve duygusal olarak tatmin hissini farkettiniz mi? | Open Subtitles | لاحظوا لغة جسدها المسترخي الإحساس العام الذي يدل على الإرتياح العاطفي |
Ben hassas ve duygusal bir adamım... duyduğum şiir yüreğimi parçaladı. | Open Subtitles | أَنا آسفُ. أَنا رجلُ حسّاسُ و عاطفيُ... وذلك الجزءِ حول خطّافِ الخِرافَ فقط مزّقَ قلبِي |
Onlara hayır dediğimde bedelini pahalı bir biçimde fiziksel ve duygusal istismar olarak ödedim. | TED | حينما رفضت اختيارهم، دفعت ثمن اعتراضي غاليًا بالإساءة الجسدية والعاطفية. |
Zihinsel, fiziksel ve duygusal refahınıza dışarıdan bakıp neden olduğu hasarı geride bırakmakla ilgili. | TED | صادقون حول وضع صحتكم النفسية والجسدية والعاطفية في مرأى بصركم والضرر الذي سببته. |
Ne yazık ki yine senden beklenildiği gibi davrandın. Her zaman olduğun gibi aciz ve duygusal yaklaştın. | Open Subtitles | أنت حقاً وفياً للألم بكل لحظة ضعيف وعاطفي كما كنت دائماً |
Yürek ısıtan ve duygusal bir hikaye olmalı! | Open Subtitles | يجب ان يكون فاطر القلوب وعاطفي |
Bir adamı fiziksel ve duygusal olarak öyle bir baştan çıkar ki sana kendi halkının en sıkı korunan sırlarına erişmene izin versin. | Open Subtitles | لغواية رجل , جسدياً وعاطفياً لذا فقد منحك الأسرار ذات الأهمية القصوى لقومه |
Fiziksel ve duygusal olarak yeniden hissetmeye başlayınca yeniden nüksetmesini önlemek için yeni şeyler denemem gerektiğini fark ettim. | Open Subtitles | و عندما بدأت أشعر مرة أخرى جسدياً وعاطفياً أدركت أنني بحاجة إلى تجربة أشياء جديدة لمنع انتكاس المرض |
Fiziksel ve duygusal olarak bacaklarının yeniden iyileşmesi kolay olmayacak | Open Subtitles | إعادة قدميك لن تكون بتلك السهولة جسديّاً و عاطفياً |
Şanslıyım, fiziksel, zihinsel ve duygusal olarak zarar görmedenvgeri döndüm... ama yine de topluma tekrar uyum sağlamam... biraz zor oldu. | Open Subtitles | و عدت مجدداً , لحسن حظي سليم عقلياً و نفسياً و عاطفياً لكن مازال هناك بعض من المعاناة |
Çocuklar kendilerine gerekli sosyal ve duygusal destek verildiğinde okur yazarlığa ek olarak, canlanıyorlar. | TED | يمكن للأطفال أن يقفوا على أرجلهم حين يتلقون الدعم الاجتماعي والعاطفي الملائم إلى جانب تعلم القراءة والحساب. |
Araştırmalar beyinde üç bölgenin sosyal davranış ve kompleks zihinsel planlama, istemli hareket ve duygusal ve motivasyonel cevaplarla ilgili olduğunu gösteriyor. | TED | لقد أظهرت الأبحاث ثلاث مناطق في الدماغ تساهم بأوجه مختلفة في السلوك الاجتماعي والتخطيط الإدراكي المعقد، والحركة الإرادية، والاستجابات العاطفية و التحفيزية. |
Hayatının en sarsıcı fiziksel ve duygusal deneyimini yaşarken çıkardığın ses bu mu? | Open Subtitles | بعد التجربة الأعنف جسديا وعاطفيا في حياتك أهذا هو الصوت الذي تحدثه؟ |
İsteme, dev bir dopaminerjik şebekeyle ayarlanır ve duygusal beynin sınırları dışındadır. | TED | تتحقق الرغبة بتوسطها من خلال شبكة مادة الدوبامين الشاسعة في وخلف الدماغ العاطفي. |
Ben hassas ve duygusal bir adamım duyduğum şiir yüreğimi parçaladı. | Open Subtitles | أَنا آسفُ. أَنا رجلُ حسّاسُ و عاطفيُ... وذلك الجزءِ حول خطّافِ الخِرافَ فقط مزّقَ قلبِي |
Kızlar düğünlerde hep sarhoş ve duygusal olurlar. | Open Subtitles | الفتيات دائمًا يكونات في حالة سكر وعاطفيات في حفلات الزفاف. |
Ama onlar için hazır değildim. Fiziksel, zihinsel ve duygusal olarak. | Open Subtitles | لكني كنت غير جاهزة لها، جسدياً، أو عقلياً، أو وجدانياً. |
Bu ancak kadınların uyguladıkları psikolojik ve duygusal baskı sonucu gerçekleşebilir. | Open Subtitles | لكنهم يفعلون ذلك لأنه يتم وضعهم تحت ضغط نفسى و عصبى و عاطفى |
Çünkü sosyal ve duygusal bakımdan çok alttalar. | Open Subtitles | ليكون صديقا له لأنهم أقل منه مستوى إجتماعيا و عاطفيا |
Burası,yetimlerin fiziksel ve duygusal olarak... ... iyileştiği bir yer. | Open Subtitles | هو مكان يساعد الأيتام على الشفاء عضوياً ونفسياً |
Sean, yetenekleri yüzünden kötü davranışlara ve duygusal sorunlara katlanmak zorunda kaldı. | Open Subtitles | لقد عانى (شون) من مشاكل سلوكية ونفسية بسبب قدرته |