Bu bilgi sonra tahmin ve kontrol algoritmaları çalıştıran bir başka dizüstü bilgisayara gönderilir. Bu bilgisayar da tahmin ve kontrol algoritmaları çalıştıran kuada talimatlar gönderir. | TED | ثم يتم إرسال هذه البيانات إلى حاسوب محمول آخر يستخدم خوارزميات التقدير والتحكم، والتي بدورها ترسل الأوامر إلى الرباعية، والتي تقوم كذلك بتشغيل خوارزميات التقدير والتحكم. |
Yapmaya çalıştığım şey yunuslara seçme ve kontrol imkanı sunmaktı. | TED | أردت أن أقدم للدلافين إمكانية الاختيار والتحكم. |
Bu kadar soylu olma. Önemsemek ve kontrol etmek arasında bir fark vardır. | Open Subtitles | لا تكن بهذا النبل، ثمة فرق بين الإهتمام و التحكم |
Çocukları kaçırmak, manipule ve kontrol etmek daha kolay. | Open Subtitles | الاطفال اسهل للاختطاف و التلاعب و التحكم بهم |
Onu izlemek ve kontrol etmeye çalışmadan onu tanımaya yemin ettik. | Open Subtitles | لقد وعدنا بلقاء المسافر قبل أن نقرر مواصلة الطريق في السيطرة عليه لا تتحدث معي عن الوعود |
İşlerim daha kolay bir hâl aldı, çünkü kontrol edemeyeceğim şeylere odaklanmayı bıraktım ve kontrol edebileceklerime yöneldim. | TED | أصبح العمل في الواقع أسهل، لأنني توقفت عن تركيز أشياء لا أستطيع السيطرة عليها فقط على الأشياء التي أستطيع. |
Bize kendi yaratabileceğimiz ve kontrol edebileceğimiz bir parti tabanı organizsyonu lazım. | Open Subtitles | نريد منظمة قاعدة أساسيّة نستطيع تأسيسها والتحكّم بها |
Öğrendiğim ilk şey: Anlatıyı değiştir ve kontrol et. | TED | فالدرس الأول هو : قم بالتغيير والتحكم في القصة. |
Peki ya bunları hissetme ve kontrol etme yetimiz? | TED | ولكن ماذا عن قدرتنا على الإدراك والتحكم في هذه الأشياء؟ |
Bu süreçte kalp, mecaz ve anlam yüklü neredeyse doğaüstü bir nesneden manipüle ve kontrol edilen bir makineye dönüştü. | TED | وخلال العملية، تحول القلب من شيء شبه خارق تقريباً مشرباً بالمجاز والمعاني إلى آلة يمكن التلاعب والتحكم فيها. |
Bu cihaz astronotlardan gelen girdileri kullanarak uzay aracını yönlendirmek, gezinmek ve kontrol etmekten sorumlu olacaktı. | TED | باستخدام البيانات المُدخلة من قبل رواد الفضاء، فإن هذا الجهاز يعتبر مسؤولاً عن توجيه وإرشاد والتحكم بالمركبة الفضائية. |
Tüm bu suçlar kesinlik ve kontrol hakkında, değil mi? | Open Subtitles | هذه الجرائم تعتمد على الدقة و التحكم اليس كذلك؟ |
Daha büyük nüfusun olduğu yerlere yayılma riski olmadan virüsün salınabileceği ve kontrol edilebileceği yerler var. | Open Subtitles | أماكن أين يمكن إطلاق فيروس و التحكم فيه, من دون أن ينتشر إلى أماكن فيها عدد كبير من السكان. |
Kumanda ve kontrol Beyaz Sarayda. | Open Subtitles | القيادة و التحكم بالهجوم في البيت الأبيض |
Virüs korkunç bir şekilde bulaşıcı ve kontrol edilemez. | Open Subtitles | ذلك الشيء متقلب بشكل خطير ولا يمكن السيطرة عليه |
Kendim için ve kontrol edemediğim şeyler için endişelenmeyi bırakıp ruhu bir kuyuda sıkışan bir kıza yardım edeceğim. | Open Subtitles | لا تقلقى علىّ، هذه الأشياء لا أستطيع السيطرة عليها مساعدة طفلة ميته روحها متمسكه بالبئر |
O gücü anlamalı ve kontrol etmeliyiz.. | Open Subtitles | يجب لمسه والتحكّم به. |
ve kontrol ettim. | Open Subtitles | وأنظر إلى هذا |
Ama bunlar ölçülen ve kontrol edilen kimyasal reaksiyonlar. | Open Subtitles | لكن هذه تفاعلات كيميائية، و التي يمكن قياسها و السيطرة عليها. |
kesinlikle. insanların düşüncelerini okumak ve kontrol etmek gerçek bir ninja sırrıdır. | Open Subtitles | بالضبط. لتقرأ وتسيطر على عقول الناس هو سرّ إستراتيجية النينجا. |
Bizim görevimiz onları öngörmek ve kontrol etmek. | Open Subtitles | عملنا ان نستنج ونباشر العمل فيهم |
Sürekli başkalarından emir alır ve kontrol edilirsin. Kopyalarım beşte elimde olsun. | Open Subtitles | وأنتي كل شيء هنا تحت الطلب والسيطرة واحصلي على نسختي بحلول الخامسة |