Sizin özel güçleriniz ve tüm o şeyler hakkında duyduğum hikayeler nedir? | Open Subtitles | ماذا عن تلك القصص التي سمعتها عن قواك الخاصة و كل تلك الأمور ؟ |
Kadinlarla erkeklerin farkli oldugunu ve tüm o Venüs Mars muhabbetlerini anliyorum, ama nasil olur da-- | Open Subtitles | و الزهرة و المريخ و كل تلك الامور لكن لا افهم كيف تقدر |
ve tüm o sadakat, tüm o güven, senin için artık var olmayacak. | Open Subtitles | وكل هذا الإخلاص والولاء لن يصبحوا موجودين بالنسبة لك |
ve tüm o eğitim, nereye gidecek? | Open Subtitles | وكل هذا التعليم, الى أين سيؤدي هذا ؟ |
O sefil çay partisi ve tüm o korkunç insanlar yüzünden oldu. | Open Subtitles | بسبب حفلة الشاي البائسة وكل أولئك الأشخاص المزعجين |
İyi şanslar diliyor ve tüm o şeyleri söylerken öleceğimizi düşünüyordu. | Open Subtitles | إنه يرسل تمنياته لنا بالحظ السعيد وكل تلك الاشياء التي يقولها عندما يعتقد أننا سنموت |
Geleneksel tıp ve tüm o zırvalıklar işte. | Open Subtitles | تعرف علاج تقليدي و كل تلك الأشياء اللاعقلانية |
Wickham yangınından ve tüm o ölü atlardan sorumlu adam. | Open Subtitles | الشخص المسؤول عن حريق (ويكهام) و كل تلك الخيول الميته |
ve tüm o gemilerin, adamlar ve o paranın arasında sizi taktim edebilecek tek kişi benim. | Open Subtitles | ومن بين كل تلك السفن وأولئك الرجال وكل هذا المال، أنا الوحيدة التي بوسعها تقديمك ... |
Önemli olan Aytim'in savaşa gitmesi ve tüm o siperlerde, hastanede geçen zaman süresince yürüdüğü topraklarda her gün yani her gün, her an Nadine o koca evi, bahçeyi | Open Subtitles | ..الأهم في الأمر هو .هو أن (ياتيم) ذهب للحرب .وكل هذا الوقت , في الخنادق و المستشفيات |
'Turizm Politikaları' ve tüm o saçmalıklar. | Open Subtitles | أخبار السياحة وكل هذا الهراء |
Sonra şuna ve buna devam ediyorsun ve tüm o diğer saçmalıklar ve tüm söyleyemem gereken berbat adamım! | Open Subtitles | وكل هذا الهراء و ما يجب قوله |
ve tüm o paralar israf olmamış olur. | Open Subtitles | وكل هذا المال سوف لن يضيع |
ve tüm o öfke, | Open Subtitles | وكل هذا الغضب |
Babam, amcam ve tüm o adamlar, kadın onlara onca parayı kaybettirdiği için öyle sinirliydiler ki. | Open Subtitles | ووالدي وعمي وكل أولئك الرجال كانوا في غاية الغضب أن تلك المرأة قد جعلته يخسر كل نقوده |
Ne kadar yetenekli olursa olsun, hiç kimsenin tüm teşkilatlara ve tüm o zeki insanlara karşı koyabileceğinden emin değilim. | Open Subtitles | أعني، لست متأكدًا من وجود أي شخص، مهما كان موهبته، يستطيع مقارعة كل تلك الوكالات وكل أولئك العباقرة... |
ve tüm o cesur ruhların beslenmesi gerekecek. | Open Subtitles | وكل تلك النفوس الشجاعة سوف تحتاج إلى تغذية |
Babamdan ve tüm o aile meselelerinden bahsettim. | Open Subtitles | لقد تحدثت عن أبي وكل تلك المسائل العائلية. |