Aman Tanrım! Bunu ağzıma koymama izin verdiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | أوه يا إلاهي ، أنا لا أصدق أنك جعلتيني أتذوق هذه |
İşlerin bu hale gelmesine izin verdiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | فقط لا أصدق أنك تركت الأمور لتكون بهذا السوء |
Bu hasarı o bombanın verdiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدق أن تلك القنبلة فعلت كل هذا لم تفعل |
Hayatımızdan böyle çekip gitmelerine izin verdiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | لا استطيع ان اصدق انك فقط تجلس هناك و تركتهم يخرجون من حياتنا |
Beni bu şekilde utandırmama izin verdiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | انا لااصدق انك تتركيني احرج نفسي بهذا الشكل |
Seni öpmesine izin verdiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدّق أنّك سمحت له بتقبيلك |
O cadı doktorun sana viski verdiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | لا يمكنني أن اصدق أن هذه الطبيبة الساحرة كانت تسقيك الويسكي |
Burası çok pis değil mi? Daireni Daisy'e verdiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | المكان بحالة فوضى لا أصدق أنك أعطيت " ديزي " الشقة |
Bunları mutfağa bırakıyorum. - Elbette. - Onun için o kadar para verdiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | ـ بالتأكيد ـ لا أصدق إنك دفعت كل هذا المبلغ مقابل هذه |
Önce bana sormadan bizi izlemesine izin verdiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدّق أنّكِ وافقتِ على أن تلاحقنا دون أن تسأليني أوّلاً |
Bu takım için temizlik bezini verdiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدق أنك تخليت عن ممسحتك لأجل هذا الهراء |
Reşit olmayanlara verdiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | لقد اختفى . لا أصدق أنك أعطيته للقاصرين. |
O koca karavanla seyahate çıkmasına izin verdiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدق أنك جعلتيه يذهب في الرحلة بالسيارة لوحده |
Senden bu şekilde faydalanmasına izin verdiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أصدق أنك سمحت لها بأن تستغلك هكذا. |
Ailenin tüm yaz San Francisco'da gezinmene izin verdiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدق أن والديك يدعوك تتسكعين طوال الصيف في سان فرانسيسكو |
Öğretmenin çocukların bizimle öyle konuşmalarına izin verdiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدق أن المعلمة جعلتهم يتكلمون إلينا هكذا |
Bir sandviçe benim ismimi verdiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | ! لا يمكنني ان اصدق انك تسمين سندويتش علي اسمي |
Evan'ın kullanmasına izin verdiğine inanamıyorum, bu çok tatlıydı. | Open Subtitles | هيه ، انا لااستطيع ان اصدق انك سمحت لــ ( ايفان ) بأن يقود السيارة ذلك كان جميلا جدا ياحبيبي |
Çok utanç verici. Öyle konuşmaya devam etmeme izin verdiğine inanamıyorum! | Open Subtitles | إنه محرج لااصدق انك جعلتني استمر في هذا |
Babanın sana öylece bir yat verdiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | لا يمكنني أن اصدق أن والدكَ أعطاكَ يختاً |
Bu tehlikeli kalabalığa megafon verdiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدق أنك أعطيت الغوغاء الميكروفون |
Bu şekilde tepki verdiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدق إنك تتصرف هكذا. |
Buradan gitmesine izin verdiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدّق أنّكِ تسمحين له بالخروج من هنا |