Her sene öğrencilerime eşitlik ve kapsam gibi farklı sorunlar hakkında bir anket vererek başlamayı tercih ederim. | TED | أحبُ البدء بإعطاء طلابي استطلاع رأي كل عام. حول قضايا مختلفة عن المساواة والشمول. |
Anne-babalar, çocuklarına az ya da çok dikkat vererek kolaylıkla bu davranışı teşvik edebilir ya da etmeyebilir. | TED | يمكن للوالدين تحفيز او اجهاض السلوك ببساطة عن طريق إعطاء أو سحب الانتباه من و إلى أطفالهم. |
Onu size vererek kendimi aşağılamam mümkün değil. | Open Subtitles | سيدىالعزيز،للأسف،انه تافه لن أجلب العار على نفسي بإعطائك اياه |
Seçim gününde bana oy vererek değişiklik istediğinizi gösterin. | Open Subtitles | يمكنكم أن تقوموا باختيار التغير بإعطائي أصواتكم في الإنتخابات |
Aşk bir üründür, onu bedava numuneler vererek pazarlamayın dedi. | Open Subtitles | قال ان الحب منتج لا يباع بمنح عينات مجانية |
Ayrıca hidrojen sülfit vererek normalde ölümcül oranlarda olan kan kaybına dayanıklı hale de getirebiliyorduk. | TED | لقد اكتشفنا أيضًا أنه بإمكاننا تعريض الحيوانات لفقد حاد للدم ويمكننا أيضًا إنقاذهم بإعطائهم كبريتيد الهيدروجين. |
Hobimdir. Bu sene bize mahsullerinin çoğunu vererek, işlerini şansa bırakıyorlar. | Open Subtitles | سيقوموا بإعطائنا الكثير من محصولهم هذه السنة. |
Gazeteye ilan veriyoruz: "1 saatinizi bize vererek 6 dolar kazanmak ister misiniz?" | Open Subtitles | من خلال إعلان في الجريدة المحلية هل ترغب في الحصول علي 6 دولارات |
Ama kartınızı başka oyuncuya vererek günü sağ tamamlayabilme ve radyasyon bertaraf etme aşamasını geçme şansınız var. | Open Subtitles | لكن لديك فرصة للنجاة هذا اليوم بإعطاء بطاقتك للاعب آخر و النجاة من الإستبعاد الإشعاعي |
Borneo ormanlarının derinliklerinde de bazı bitkiler rüzgârı tohumlarını yaymak için kullanır ama tamamen farklı bir şekilde, tohumlarına kanatlar vererek. | Open Subtitles | في عمق غابات جزيرة بورنيو بعض النباتات تستخدم الرّياح لتنشر بذورها ولكن بطريقة مختلفة تماما بإعطاء بذورها أجنحة |
Senin gerçek ismini vererek doktor hasta mahremiyetimize ihanet edecek değiliz. | Open Subtitles | من مبدأ السرية بين المريض والطبيب فإنهم لن يقوموا بإعطاء إسمك كاملاً |
İnanıyorum ki Orta Doğu'daki çatışmaya son vermenin ve barışı getirmenin özünde bizim bugün o topraklarda bulunan pasif liderlere daha fazla dikkat vererek pasif direnişi fonksiyonel bir davranış dönüştürmemiz yatıyor. | TED | وأعتقد أن في صميم إنهاء الصراع في الشرق الأوسط وإحلال السلام بالنسبة لنا يكمن في تحويل اللاعنف إلى سلوك موظّف من خلال إعطاء اهتمام أكثر بكثير إلى قادة اللاعنف على الأرض اليوم. |
Farklı dalgaboylu dalgaları bir araya getirerek. Yani kuantum nesnemize farklı momentumlara sahip olma olasılığı vererek. | TED | من خلال مزج الموجات بأطوال موجية مختلفة، ما يعني إعطاء الجسم الكمي احتمالية الحصول على قوى دافعة مختلفة. |
"...öldükten sonra size güzel, sonsuz bir hayat vererek bunu telâfi eder." | Open Subtitles | فهو يعوضك بإعطائك أشياء جيدة إلى الأبد بعد مماتك |
Sana kadın bilgimden bir şeyler vererek iyiliğinin karşılığını ödeyeyim. | Open Subtitles | دعني أعيد اليك الجميل بإعطائك بعض معلوماتي النسائيه |
Bana Atlantis'in adresini vererek başlayabilirsin. | Open Subtitles | يمكن أن تبدئي بإعطائي عنوان بوابة أتلانتس |
Her neyse, neden bize ekibinin bu bölgedeki operasyonları hakkında bilgi vererek başlamıyorsun? | Open Subtitles | لماذا لا تبدأ بإعطائي بعض الأفكار عن مالذي تقوم به وحدة المهمات الخاصة بك في هذه المنطقة ؟ |
Bu zavallı adama su ve yemek vererek başlıyorum. | Open Subtitles | بداية بمنح هذا الرجل المسكين بعض الطعام والماء |
Bence bu operasyon hala parçalı olan ordulara, ortak bir amaç vererek, onların birleşmelerini sağlayacaktır. | Open Subtitles | أَعتقدُ أن هذا المسعى سيوحد العديد مِنْ الجيوشَ المتفرقه بإعطائهم التركيز على هدف مشترك |
Bize iyi bir kira ücreti vererek gerçekten çok yardım ediyorsun, ama özür dilemeye devam etmeye çekinme. | Open Subtitles | أنت حقاً تساعدنا بإعطائنا صفقة جيدة للإيجار . لكن ، إشعر بالراحة بإستمرارك بالإعتذار |
Sen ne zannediyorsun, basit ve sıradan bir cevap vererek, beraberinde getirdiği tüm o ödüllerle birlikte işi alabileceğini mi? | Open Subtitles | لماذا تتوقع أنك ستفوز بهذه الوظيفة؟ مع كل المكافآت التي تأتي معها والتيستقتلمن أجلها، من خلال منحهم إجابة بسيطة مكتوبة؟ |
Tabii ki Richard, terbiye edilmesinin tamamen bittiğini bana kanıtlamak için merhametli bir ölüm vererek seni bu eziyetten kurtarabilir. | Open Subtitles | بالطبع، ريتشارد" يمكنه انقاذك من هذا العذاب" بمنحك ميته اكثر رحمه، |
Bu buluş her ev ve iş yerindeki prizlerde otomosyon ve uzaktan kontrole izin vererek global enerji tüketimini azaltacak. | TED | سيقلل هذا الإختراع من إستهلاك الطاقة عالمياً بالسماح بالتحكم عن بعد والتشغيل الآلي لكل مقبس في كل بيت ومكان عمل. |
Poz vererek geçirdiğim her saate değdi. | Open Subtitles | تستحق كل ساعه قضيتها متخذاً هذا الوضع |
Onun hayalarını kesip eline vererek ne yapmayı planlıyordun? | Open Subtitles | وماذا كنت تنوين أن تفعلي برجولته -بعد سلبِها ؟ |
Courtney'e kendi haritasını vererek yardım etmeye çalıştığını söyledi. | Open Subtitles | تقول بأنها حاولت مساعدة كورتني بإعطائها خريطة أفضل |
Yani geleneksel modelde, öğretmenlerin zamanlarının çoğu ders vererek, not vererek,ve neyin yapılmayacağını söyleyerek geçiyor. | TED | ولذا في النموذج التقليدي، فان معظم زمن المعلم يُقضى في تقديم المحاضرات وإعطاء العلامات |
O televizyonları, dükkanında satmana izin vererek sana büyük bir iyilik yapıyorum! | Open Subtitles | أنا عملت لك خدمة بجعلك تبيع تلك التلفازات في محلك |