"vererek" - Traduction Turc en Arabe

    • بإعطاء
        
    • إعطاء
        
    • بإعطائك
        
    • بإعطائي
        
    • بمنح
        
    • بإعطائهم
        
    • بإعطائنا
        
    • خلال
        
    • بمنحك
        
    • بالسماح
        
    • متخذاً
        
    • سلبِها
        
    • بإعطائها
        
    • وإعطاء
        
    • بجعلك
        
    Her sene öğrencilerime eşitlik ve kapsam gibi farklı sorunlar hakkında bir anket vererek başlamayı tercih ederim. TED أحبُ البدء بإعطاء طلابي استطلاع رأي كل عام. حول قضايا مختلفة عن المساواة والشمول.
    Anne-babalar, çocuklarına az ya da çok dikkat vererek kolaylıkla bu davranışı teşvik edebilir ya da etmeyebilir. TED يمكن للوالدين تحفيز او اجهاض السلوك ببساطة عن طريق إعطاء أو سحب الانتباه من و إلى أطفالهم.
    Onu size vererek kendimi aşağılamam mümkün değil. Open Subtitles سيدىالعزيز،للأسف،انه تافه لن أجلب العار على نفسي بإعطائك اياه
    Seçim gününde bana oy vererek değişiklik istediğinizi gösterin. Open Subtitles يمكنكم أن تقوموا باختيار التغير بإعطائي أصواتكم في الإنتخابات
    Aşk bir üründür, onu bedava numuneler vererek pazarlamayın dedi. Open Subtitles قال ان الحب منتج لا يباع بمنح عينات مجانية
    Ayrıca hidrojen sülfit vererek normalde ölümcül oranlarda olan kan kaybına dayanıklı hale de getirebiliyorduk. TED لقد اكتشفنا أيضًا أنه بإمكاننا تعريض الحيوانات لفقد حاد للدم ويمكننا أيضًا إنقاذهم بإعطائهم كبريتيد الهيدروجين.
    Hobimdir. Bu sene bize mahsullerinin çoğunu vererek, işlerini şansa bırakıyorlar. Open Subtitles سيقوموا بإعطائنا الكثير من محصولهم هذه السنة.
    Gazeteye ilan veriyoruz: "1 saatinizi bize vererek 6 dolar kazanmak ister misiniz?" Open Subtitles من خلال إعلان في الجريدة المحلية هل ترغب في الحصول علي 6 دولارات
    Ama kartınızı başka oyuncuya vererek günü sağ tamamlayabilme ve radyasyon bertaraf etme aşamasını geçme şansınız var. Open Subtitles لكن لديك فرصة للنجاة هذا اليوم بإعطاء بطاقتك للاعب آخر و النجاة من الإستبعاد الإشعاعي
    Borneo ormanlarının derinliklerinde de bazı bitkiler rüzgârı tohumlarını yaymak için kullanır ama tamamen farklı bir şekilde, tohumlarına kanatlar vererek. Open Subtitles في عمق غابات جزيرة بورنيو بعض النباتات تستخدم الرّياح لتنشر بذورها ولكن بطريقة مختلفة تماما بإعطاء بذورها أجنحة
    Senin gerçek ismini vererek doktor hasta mahremiyetimize ihanet edecek değiliz. Open Subtitles من مبدأ السرية بين المريض والطبيب فإنهم لن يقوموا بإعطاء إسمك كاملاً
    İnanıyorum ki Orta Doğu'daki çatışmaya son vermenin ve barışı getirmenin özünde bizim bugün o topraklarda bulunan pasif liderlere daha fazla dikkat vererek pasif direnişi fonksiyonel bir davranış dönüştürmemiz yatıyor. TED وأعتقد أن في صميم إنهاء الصراع في الشرق الأوسط وإحلال السلام بالنسبة لنا يكمن في تحويل اللاعنف إلى سلوك موظّف من خلال إعطاء اهتمام أكثر بكثير إلى قادة اللاعنف على الأرض اليوم.
    Farklı dalgaboylu dalgaları bir araya getirerek. Yani kuantum nesnemize farklı momentumlara sahip olma olasılığı vererek. TED من خلال مزج الموجات بأطوال موجية مختلفة، ما يعني إعطاء الجسم الكمي احتمالية الحصول على قوى دافعة مختلفة.
    "...öldükten sonra size güzel, sonsuz bir hayat vererek bunu telâfi eder." Open Subtitles فهو يعوضك بإعطائك أشياء جيدة إلى الأبد بعد مماتك
    Sana kadın bilgimden bir şeyler vererek iyiliğinin karşılığını ödeyeyim. Open Subtitles دعني أعيد اليك الجميل بإعطائك بعض معلوماتي النسائيه
    Bana Atlantis'in adresini vererek başlayabilirsin. Open Subtitles يمكن أن تبدئي بإعطائي عنوان بوابة أتلانتس
    Her neyse, neden bize ekibinin bu bölgedeki operasyonları hakkında bilgi vererek başlamıyorsun? Open Subtitles لماذا لا تبدأ بإعطائي بعض الأفكار عن مالذي تقوم به وحدة المهمات الخاصة بك في هذه المنطقة ؟
    Bu zavallı adama su ve yemek vererek başlıyorum. Open Subtitles بداية بمنح هذا الرجل المسكين بعض الطعام والماء
    Bence bu operasyon hala parçalı olan ordulara, ortak bir amaç vererek, onların birleşmelerini sağlayacaktır. Open Subtitles أَعتقدُ أن هذا المسعى سيوحد العديد مِنْ الجيوشَ المتفرقه بإعطائهم التركيز على هدف مشترك
    Bize iyi bir kira ücreti vererek gerçekten çok yardım ediyorsun, ama özür dilemeye devam etmeye çekinme. Open Subtitles أنت حقاً تساعدنا بإعطائنا صفقة جيدة للإيجار . لكن ، إشعر بالراحة بإستمرارك بالإعتذار
    Sen ne zannediyorsun, basit ve sıradan bir cevap vererek, beraberinde getirdiği tüm o ödüllerle birlikte işi alabileceğini mi? Open Subtitles لماذا تتوقع أنك ستفوز بهذه الوظيفة؟ مع كل المكافآت التي تأتي معها والتيستقتلمن أجلها، من خلال منحهم إجابة بسيطة مكتوبة؟
    Tabii ki Richard, terbiye edilmesinin tamamen bittiğini bana kanıtlamak için merhametli bir ölüm vererek seni bu eziyetten kurtarabilir. Open Subtitles بالطبع، ريتشارد" يمكنه انقاذك من هذا العذاب" بمنحك ميته اكثر رحمه،
    Bu buluş her ev ve iş yerindeki prizlerde otomosyon ve uzaktan kontrole izin vererek global enerji tüketimini azaltacak. TED سيقلل هذا الإختراع من إستهلاك الطاقة عالمياً بالسماح بالتحكم عن بعد والتشغيل الآلي لكل مقبس في كل بيت ومكان عمل.
    Poz vererek geçirdiğim her saate değdi. Open Subtitles تستحق كل ساعه قضيتها متخذاً هذا الوضع
    Onun hayalarını kesip eline vererek ne yapmayı planlıyordun? Open Subtitles وماذا كنت تنوين أن تفعلي برجولته -بعد سلبِها ؟
    Courtney'e kendi haritasını vererek yardım etmeye çalıştığını söyledi. Open Subtitles تقول بأنها حاولت مساعدة كورتني بإعطائها خريطة أفضل
    Yani geleneksel modelde, öğretmenlerin zamanlarının çoğu ders vererek, not vererek,ve neyin yapılmayacağını söyleyerek geçiyor. TED ولذا في النموذج التقليدي، فان معظم زمن المعلم يُقضى في تقديم المحاضرات وإعطاء العلامات
    O televizyonları, dükkanında satmana izin vererek sana büyük bir iyilik yapıyorum! Open Subtitles أنا عملت لك خدمة بجعلك تبيع تلك التلفازات في محلك

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus