Uyku hapları! Ona uyku hapları vermişler. | Open Subtitles | أقراص منومه لقد أعطوه كل هذه الكميه من الأقراص |
Neyse ki üstünü kapatman için ufak bir lif vermişler. | Open Subtitles | من الجيد أنهم أعطوك هذه المنشفة لتغطية نفسك |
Demek ki şeker değil, ilaç vermişler gerçekten. | Open Subtitles | مما يعني أنهم أعطوني عقار بالفعل وليس حلوى |
Buraya göre üç yıl önce başkan yardımcılığı için başvuru yapmışsın ama işi senin yerine Alan stansby'e vermişler. | Open Subtitles | يقول هنا أنك منذ ثلاث سنوات تقدمت للحصول على منصب نائب الرئيس ولكنهم أعطوا المنصب لـ آلان ستانسبي بدلاً منك |
Miadından doğmuş ve sürfaktan da vermişler. | Open Subtitles | إنّها كاملة النمو، وقد أعطوها مذّيب السوائل |
İleriye dönük çalışanlar bir sürü kişisel bilgi vermişler sosyal güvenlik numaraları gibi banka detayları, hepsi güvenlik bahanesiyle arka plandaki çekler içinmiş. | Open Subtitles | الموظفون الجدد يقدمون طنا من التفاصيل الشخصية مثل أرقام الضمان الإجتماعي التفاصيل المصرفية و كلها تحت ذريعة |
Ekstra kızartma vermişler. | Open Subtitles | أعطونا بطاطس إضافية |
Üniforman çok güzel. Cop da vermişler! | Open Subtitles | انظر إليك في هذه الملابس و اعطوك أيضاً هراه الشرطه؟ |
Homo habilis daha hiçbir şey kullanamıyordu ve ona kilden bir çömlek vermişler. | Open Subtitles | انسان الغابة لم يكن يستطيع استخدام الأدوات, و أعطوه أواني فخارية ؟ |
Doktorları ona akıl sağlığının gayet yerinde olduğuna dair rapor vermişler. Maddie'yi bulmalıyız. | Open Subtitles | الأطباء النفسيون أعطوه براءة من أي أمراض تخص الصحة العقلية إسمعي يجب أن نجد مادي |
Acil serviste ağrı için ibuprofen vermişler. Bu tür ağrıda işe yaramaz. | Open Subtitles | الأطباء أعطوه مسكناً للألم لا يفيد مع هذا الألم |
Uçak indiğinde de uyumaya devam edecek kadar vermişler. | Open Subtitles | أعطوك بما فيه الكفاية حتى تبقى في حالة دوار عند الهبوط |
Çünkü o zaman benimkini de sana vermişler demektir. | Open Subtitles | لأنهذايعنيأن.. أنهم أعطوك حذائي. |
Anlayacağın Blake, hastanenin hatasıydı çünkü annene vermeleri gereken odayı bana vermişler. | Open Subtitles | أرأيت يا بلايك؟ كانت غلطة المستشفى نوعًا ما لأنهم أعطوني الغرفة التي كان يفترض أن تأخذها أمك |
Yanlışlıkla çok kuvvetli bir ilaç vermişler. | Open Subtitles | لقد أعطوني حقنة قوية عن طريق الخطأ |
Böylesi bir savaş döneminde tapınaklarını korumak için düşmanlarına mermilerini vermişler. | Open Subtitles | الذين حتى خلال زمن هذه الحرب في الحقيقة أعطوا العدو الرصاص كي ينقذوا المعابد العظيمة |
Allen'ın tüm banka hesaplarının envanterini çıkarmak için yetki vermişler. | Open Subtitles | أعطوها الحرية للتصرف في كل حسابات توني آلن البنكية |
Bedava kahvaltıdan fazlasını vermişler diye duydum. | Open Subtitles | سمعت أنهم يقدمون أكثر من الإفطار |
Frank, bize yanlış daire numarası vermişler. | Open Subtitles | يا (فرانك) لقد أعطونا الشقة الخطأ |
En azından o tuhaf takım elbiseyi vermişler. | Open Subtitles | على الأقل اعطوك هذه البدلة الفاخرة |
Aslında ismimi bir sandvice vermişler. | Open Subtitles | حقيقةً , لقد اسموا ساندويتش بـ اسمي |
İlk mahkemeleri için resmi savunma görevlisi vermişler. | Open Subtitles | لقد أعطوهم محامي عام من أجل أول محاكمة لهم |
Gruba bir tornavida türünün adını vermişler. | Open Subtitles | لقد قاموا بتسمية مفك على أسم فرقة موسيقية. رائع، حسناً، |
Onu beslemişler, altını değiştirmişler, ilacını vermişler. | Open Subtitles | اطعموة , غيروا لة الحفاضة اعطوة دواءة |
Barda tanışıp sarhoş olup tuvalette mercimeği fırına vermişler. | Open Subtitles | التقيا في حانةٍ، ثملا وبعدها أقاما علاقة في الحمّام. |
Adama 700 yıl ceza vermişler. | Open Subtitles | هل تعلم بأنهم منحوه 700 سنة؟ |
Mantıklı bir cevap. Sana Demir Haç madalyası vermişler. | Open Subtitles | حسنا ، هذا رد منطقى ، ارى أنهم قد منحوك الصليب الحديدى |