Bir başka şey de, çoğu tekne, belli bir hıza eriştiğinde, dalgalanmaya başlar, suyun üstünde çarpıp vurmaya başlar, ilerleyen gücün büyük bir kısmını kaybeder. | TED | الأمر الآخر هو، معظم القوارب، حين تصل سرعة معينة، وتمشي على الأمواج، تبدأ في ضرب وصفع سطح الماء، والكثير من الطاقة تضيع وهو يتقدم للأمام. |
Veya bir dükkanı soymaya ya da bir rahibeyi vurmaya karar verirse? | Open Subtitles | وماذا لو قرر أن يغش محل خمور أو إطلاق النار على راهبة؟ |
Bıçak kullanan Zodiac Katili daha sonra insanları vurmaya başlamıştı. | Open Subtitles | قاتل الأبراج الفلكية تحول من طعن الناس الى اطلاق النار عليهم |
Bana inanma. Kızla yatmadım dedim ya. vurmaya devam et, bak ne yapıyorum. | Open Subtitles | أخبرتك أنني لم أضاجعها وإن إستمريتي في ضربي سأبرحك ضرباً |
Dot, sürekli ateş et. Bir at vurmaya çalış. | Open Subtitles | دوت أنت تستمرّين بالإطلاق محاولة إصابة حصان |
Beni öldürmek istiyormuş gibi vurmaya başladı. | Open Subtitles | لقد دفعني وبدأ يضربني كما لو أنه أراد قتلي. |
Benim girdiğim dövüşlerde, hiç kimse beni vurmaya çalışmıyordu. | Open Subtitles | في المعارك التي خضتها لم أتعرض لإطلاق النار |
Onu kesin bir noktaya yollamak, canlı arı fırlatarak bir yavru köpeği vurmaya benziyor. | Open Subtitles | محاولة ارساله إلي مكان معين كمحاولة ضرب كلب برمي نحلة عليه |
Hemen altımızda ilerliyorlar. Sürücüyü ayakkabımla vurmaya çalışacağım. | Open Subtitles | يمكنني رؤيتهم تحتي سأحاول ضرب السائق بحذائي |
Buna vuran adamdan bunu vurmaya ihtiyacım olacak. | Open Subtitles | سأحتاج لذلك الرجل الذي ضرب هذه، ليضرب هذه. |
Bu ülkede köpek vurmaya karşı yasalar var. | Open Subtitles | قانون هذه المقاطعة يمنع إطلاق النار على الكلاب |
vurmaya karar vermedikçe asla birine silah doğrultma. | Open Subtitles | لاتوجهي مسدسك لأحد إلا إذا كنت تنوين إطلاق النار عليه |
Birini görür görmez vurmaya hazır ol. | Open Subtitles | ركز فقط على إطلاق النار على واحد من هؤلاء الملاعين كلما إقترب أحدهـم أكثر إقتله |
vurmaya gerek yok. Bakın ellerimiz havada. | Open Subtitles | لسنا بحاجة لأن يتم اطلاق النار علينا حقا انٍظر، سنرفع أيدينا |
Bana monitörün vasıtasıyla vurmaya mı çalıştın lan? | Open Subtitles | هل حاولت للتو ضربي من خلال شاشة كمبيوترك؟ |
Kevin, babasının birini vurmaya gittiğini düşünüyor. | Open Subtitles | كيفن، يعتقد صراحة بأن والده بعيدا من إصابة أحد |
İstekayla bana vurmaya çalışan o adamı... | Open Subtitles | أخرجت ذلك الرجل في البار الذي كان يضربني فيه |
Gelecek yaz fil vurmaya gitmek isteyecekler. | Open Subtitles | الصيف القادم سوف يذهبون لإطلاق النار بعض الأفيال |
Şimdi de, 40 tonluk erkekler birbirlerine vurmaya başladı. | Open Subtitles | وها قد بدأ الذكور بوزن الـ 40 طناً بضرب أحدهم الآخر. |
İstedi ama vermedi ve o kurşuna gelince gerçekte beni vurmaya çalışmıyorlardı. | Open Subtitles | لقد أراد ذلك، لكنه لم يفعل وتلك الرصاصة لم يكونوا يريدون إصابتي |
vurmaya devam et ve kafataslarını yamyassı et. | Open Subtitles | لذا، عليك الاستمرار بضربه إلى أن تحطم جمجمته |
Senin gibi birine asla bakmaz dedim ve sinirlendi ve bana vurmaya başladı. | Open Subtitles | أخبرته أنّها لن تنظر إلى شخص مثله فأصابته نوبة غضب ، وقام بضربي |
Adamların iki polisi vurmaya hazır değillerse eğer onlara silahlarını derhal kılıflarını koymalarını söyle. | Open Subtitles | الان حتى رجالك جاهزون لاطلاق النار على شرطيين, قل لهم ان يخفضوا اسلحتهم الان. |
Bir ocak demiri kaptı, onunla kafama vurmaya çalıştı. | Open Subtitles | التقطتت قضيباً معدنياً وحاولت ضربى به على رأسى |
Ama Mr. Blonde milleti vurmaya başlayana kadar kıpırdamadılar. | Open Subtitles | ولكنهم لم يتحركوا إلا بعد أن بدا السيد بلوند بإطلاق النار |
Pekâlâ, burası Chris' in rehineleri vurmaya başladığı yer. | Open Subtitles | حسنا,هنا بدأ كريس يطلق النار على الرهائن |