10 milyar doları yönetmeye başladığında, paranın yarısını dışarıdan almıştın. | Open Subtitles | انتقلت من إدارة 10 ملايين من المال الخارجي إلى النصف |
2004 yılında savunma istihbaratına geçmiş ve operasyon birimini yönetmeye yardım etmiş. | Open Subtitles | إنتقل لمخابرات الدفاع عام 2004 وساعد في إدارة قسم العمليات الخاص بهم |
Bunun yanı sıra maliyeyi daha iyi yönetmeye başladık. | TED | والشيء الآخر الذي قمنا به أيضا في إدارة مواردنا المالية بشكل أفضل. |
Klanları yönetmeye layık kişi sen değilsen, hiç kimse olamaz. | Open Subtitles | إنْ لمْ تكوني أهلاً لقيادة القبائل فلا أحد أهلٌ لذلك |
Bir orduyu yönetmeye asla uygun değildi ve kesinlikle bir galaksiyi yönetemezdi. | Open Subtitles | هو ما كان أبدا ملائم لقيادة جيش، وهو بالتأكيد لم يكن ملائم لحكم هذه المجرة |
Kendimizi yönetmeye ve kendi yeni ulusumuzu başlatmaya hazırdık ama inşa ettiğimiz, çıkardığımız, yaptığımız ne varsa hâlâ ihtiyar Dünya Ana'nın malıydı. | Open Subtitles | كنا على استعداد لنحكم أنفسنا بأنفسنا والبدء في أمة جديدة من جانبنا ولكن كل ما بنيناه، أو استخرجناه أو صنعناه |
Babam oradan sevkiyat yapardı ne zaman işleri yönetmeye başladı biz de oradan çıktık ve sigara satmaya kumarhane vs. işletmeye başladık. | Open Subtitles | كان معتاد والدي على تركنا هناك حينما كان يذهب لأداء بعض الأعمال نذهب للخلف، نسرق السجائر نلعب لعبة المنزل كما تعلمين، شيء من هذا القبيل |
Potansiyel yatırımcılarla görüşebilmek için sürekli koşuşturduğumu hatırlıyorum. Tabii bir yandan da mevcut işimi yönetmeye çalışıyordum. | TED | أتذكر أنني كنت أتسابق لمقابلة المستثمرين المحتملين مع محاولة إدارة أعمالي الفعلية. |
Burada bir şehri yönetmeye çalışıyoruz, lanet bir demokrasiyi değil. | Open Subtitles | إننا نحاول إدارة مدينة وليس ديمقراطية لعينة |
Aranızdan hiç birisinin bir hapishane yönetmeye dair en ufak bir fikri var mı? | Open Subtitles | هل يفهم أحدكم شيئاً عن كيفية إدارة هذا السجن؟ |
Artık şirketimi, sessizce başarısız olmamı umut eden bir yığın hırslı ortağıma şevkat göstererek yönetmeye çalışacağım. | Open Subtitles | ساحاول إدارة شركتي بمراعاة بعض الشفقة بسبب الجماهير الغاضبة من والديّ والذين يتمنون سقوطي |
kısıtlı kaynaklarla bir şehri yönetmeye gelince ve öncelikleri dengede tutmaya.. | Open Subtitles | إدارة مدينة بموارد محدودة وأولويّات متوازنة |
Lynette, her ne kadar hayatımı yönetmeye çalışmanı takdir etsem de, bu benim kararım, ve hayır diyorum. | Open Subtitles | لينيت, بقدر ما أقدر لك إدارة حياتي هذا قراري, وسأقول لا |
Baban hücresinden bir casus şebekesi yönetmeye devam ediyor. | Open Subtitles | يكمل والدك إدارة حلقة التجسس المحظورة من زنزانته الخاصة |
Kasabayı yönetmeye, burayı beklemenin de dâhil olduğunu bilmiyordum. - Angie nerede? | Open Subtitles | لم أعلم أن إدارة البلدة يعني خدمة مواطنيها أيضًا |
Bir ülkeyi yönetmeye yardım etmeyi bildiğini ...gösterecek kelimeleri söyle diye. | Open Subtitles | أشياء لقولها حيث تبدين وكأنك تعرفين كيفية المساعدة في إدارة البلاد ؟ |
Yarın sabah, savaşacak adamları yönetmeye gidiyorum. | Open Subtitles | صباح الغد أنا ذاهب لقيادة الرجال في المعركة |
Ama sen kanunun koruyucusu olarak göz alıcı bir başarısızlıksın... ve Salem'i bırak, dilencilerin geçit törenini yönetmeye bile uygun değilsin. | Open Subtitles | ولكن ان كنت مذهلة فشل كحارس للقانون ولا يصلح لقيادة موكب من المتسولين، ناهيك عن سالم. |
Başkan Yardımcısı'nın, bu kriz sırasında, bu ülkeyi yönetmeye daha uygun olduğuna inandığını, sır olarak saklamadın. | Open Subtitles | ...أنت لم تخفِ إعتقادك بأن نائب الرئيس كان أفضل لقيادة هذه البلاد عبر تلك الأزمة |
Nihayet yönetmeye! | Open Subtitles | أخيرا, لنحكم |
Babam oradan sevkiyat yapardı ne zaman işleri yönetmeye başladı biz de oradan çıktık ve sigara satmaya kumarhane vs. işletmeye başladık. | Open Subtitles | كان معتاد والدي على تركنا هناك حينما كان يذهب لأداء بعض الأعمال نذهب للخلف، نسرق السجائر نلعب لعبة المنزل كما تعلمين، شيء من هذا القبيل |
Krallığı yönetmeye uygun değildin ve emin ol bu kasabaya da uygun değilsin. | Open Subtitles | لمْ تكن مناسباً لإدارة المملكة و طبعاً لن تكون مناسباً لإدارة هذه البلدة |