ويكيبيديا

    "yükselen" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • ارتفاع
        
    • صاعد
        
    • فلايمس
        
    • إرتفاع
        
    • يرتفع
        
    • الصاعد
        
    • الصاعدة
        
    • ترتفع
        
    • تصعد
        
    • رايزنغ
        
    • صاعدا
        
    • المشرقة
        
    • المرتفع
        
    • المتصاعدة
        
    • نهضة
        
    Gerçek şu ki, ben Amerika'nın en hızlı yükselen girişimcilerinden biriyim. Open Subtitles الحقيقة هي، أنا واحد من أصحاب المشاريع أسرع ارتفاع في أمريكا.
    Lokomotif bölümü başkan yardımcısı. General Electric'in yükselen değeri. Open Subtitles نائب رئيس القاطرات ونجم صاعد في شركة جي.إي
    James'in ilk grubu yükselen Alevler'den bahseder misiniz biraz? Open Subtitles وأخبرني عن فرقة (جيمس) الأول، "فايمس فلايمس"
    Kitt, bu yükselen sıcaklıkta Mike ve benim yaşama şansımız 997.000 de 1. Open Subtitles كيت ، فرص مايك و أنا للبقاء على قيد الحياة مع إرتفاع درجة الحرارة هي 1 في 997.000
    Mars yüzeyinde 24 km boyunca yükselen, şimdilerde sönmüş bir volkan. Open Subtitles إنه بركان خامد معروف والذي يرتفع 15 ميلا فوق سطح المرّيخ
    Ama Gençler Milli Şampiyonalarına davet edilen yükselen yıldız Donovan Peck şimdi o rekorları yerle bir etmek üzere. Open Subtitles لقد دعا النجم الصاعد من البطولة القومية للناشين مؤخرا وهو الان على وشك تحطيم لقب اْخر
    Endüstrinin bir kesitininin yanı sıra yeni nesil yükselen yıldızları da çektim. TED قمت بتصوير جزء من الصناعة، فضلا عن الجيل القادم من النجوم الصاعدة.
    Bunun yerine ihtiyacımız olan daha fazla kontrol edemeyeceğimiz seviyeye doğru yükselen ortalama yoğunluk. TED انما ما نحتاجه كثافة متوسطة ترتفع الى مستوى معين بحيث لا يتوجب علينا ان نقود سياراتنا لمسافات طويلة
    Acele eden fırıncının karısı göğe doğru yükselen ikinci fasulye sırığını fark etmedi. Open Subtitles وعلى عجالة منها لم تلحظ زوجة الخباز ساق الفاصولياء الثانية تصعد إلى السماء
    yükselen kıyı suları, yoğunlaşan hava modeli, hepsi tek yönlü biletimize damga vuruyor. Open Subtitles ارتفاع منسوب المياه الساحلية, تُكثف أنماط الطقس. إنهم جميعاً يدفعوننا بتذكرة إتجاهٍ واحد
    Tartıştığım durum, yükselen ekonomik eşitsizliklerin aptalca ve nihayetinde kendi kendini engellemek olduğudur. TED ما أناقشه هو ارتفاع اللامساواة الاقتصادية إنه غباء وتدمير ذاتي غير محدود.
    yükselen eşitsizlik sadece bizlere dirgenlerden gelen riskleri arttırmaz, aynı zamanda ticaret için de çok kötü sonuçlar doğurur. TED ارتفاع عدم المساواة لا تزيد من أخطارنا فقط من العصي، وإنما من الفظاعة التي تحتل الأعمال أيضًا
    Dik uçurumların yarattığı yükselen hava akımları akbabaların iri gövdeleriyle havalanmalarını çok kolaylaştırıyor. Open Subtitles المنحدرات الصخرية الهائلة تخلق تيار هوائي صاعد, مثالية لرفع اجسام الكندور الضخمة الى الهواء.
    En gözde bilim adamlarından biri, yükselen bir yıldız, 6 rakamlı bir maaş. Open Subtitles أحد أكبر علماءها, نجم صاعد راتبه رقم من 6 أعداد
    "Biz" falan deme James. "yükselen Alevler"den bahsetmiyorum. Open Subtitles ليس "نحاول"، ليس الـ"فايمس فلايمس"
    Açıkçası beyler James Brown, yükselen Alevler'e ihtiyacı olmayan güçlü bir yetenek. Open Subtitles الحقيقة يا سادة، (جيمس بروان) هو الملعقة الذهبية والذي لا يحتاج "فايمس فلايمس .."
    Böylece yükselen kan şekeri seviyeniz daha çok azalır ve uzun süre böyle kalır. Open Subtitles لذا إرتفاع سكر الدم سيكون منخفض جدا سيأخذ وقت أطول
    Bizans imparatorunun, halkı huzura kabul ettiğinde görüşme süresince ziyaretçileri dehşet içinde bırakarak havada gizemli bir şekilde yükselen bir tahtı varmış. Open Subtitles كان إمبراطور بيزنطة حين يستقبل الناس يجلس على عرش و أثناء الحوار كان يرتفع بطريقة غامضة لكى يثير الزعر بين الزوار
    Biz "yükselen Yıldız" için her ay dört adet böyle görüşmeler yapıyoruz. Open Subtitles نحن نحتاج أربعة مقابلات من هذا القبيل كل شهر من أجل النجم الصاعد.
    İşte bu: Yeni ortaya çıkan yükselen güçleri kısıtlamak için Batı'nın yapabileceği en iyi şey ne? TED هي الآتي: ما هي الطريقة الافضل للغرب لإجبار القوى الصاعدة الجديدة التي تنبثق؟
    yükselen kanser oranlarına baktığımda, kalp hasatalığı, felç, Open Subtitles عندما أرى مُعدَّلات السرطان ترتفع أمراض القلب ترتفع، الجلطات ترتفع.
    Tüm pterosaurlar gibi, o da dev kanatlarını kullanıyor karadan yükselen ılık hava akımlarında süzülmek için. Open Subtitles وككل الزواحف الطائرة العملاقة يستخدم أجنحته الهائلة للركوب على تيارات الهواء الحار التي تصعد لفوق اليابسة
    Bense "yükselen Yıldız"a yatırdım. yükselen Yıldızmış! Open Subtitles وضعت رهاني على (رايزنغ ستار) (رايزنغ ستار)!
    Ve şimdi, beyler ve bayanlar, bu yılın "Eyaletin Şirketi"ni söylemesi için yükselen bir yıldızı seçtim. Open Subtitles والان سيداتي سادتي لتسليم عنوان هذه السنة من حالة الشركة اخترت نجما صاعدا
    yükselen güneşle birlikte Gülümseyen üç minik kuş Open Subtitles ابتسمت مع الشمس المشرقة و كان هناك 3 عصافير صغيرة
    Yalnız onunki, insanoğlunun yükselen okyanusun dibinde kalması ve bir vatozun sindirim borusundan geçmesiyle sonlanıyor. Open Subtitles لكنها تنتهي بوجود الإنسانية في قعر المحيط المرتفع ليمروا من خلال القناة الهاضمة للحيتان
    Üçüncüsü, yükselen denizlerle uyumlu olmak. TED ثالثاً، التكيف مع نسبة مياه البحر المتصاعدة.
    Bahsetmiş olduğum şey şu anda yükselen Afrika öyküsünün bilinen bir parçasıdır. TED والذي تحدثت عنه أصبح فيما بعد جزء من قصة نهضة أفريقيا

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد