Utanç yürüyüşü, haklı ama Kim dayanabilir bir K.O.K.'a? | Open Subtitles | مشية الخجل لا يمكن لومها من يستطيع مقاومة أحد فتيان نادينا؟ |
Ben ona gurur yürüyüşü derdim ve kollarımı bu şekilde kaldırarak yürürdüm. | Open Subtitles | اقول سمها مشية فخر و امش ويديك عالياً ، مثل كذا. |
Elbette yürüyüşü değişik. Ayakkabıları giydiği günden beri çok yavaş. | Open Subtitles | باستثناء طريقته في المشي التي اصبحت ثقيلة جدا منذ أن لبس الحذاء |
Kan bağışı ya da yardım yürüyüşü yok. | Open Subtitles | لامزيد من القيادة الدموية أو المشي الخيري |
Adanın çevresinde bir yürüyüşü en katıksız keşif gezisine dönüştürebilirdi. | Open Subtitles | إنها تستطيع ان تحول السير حول الجزيرة الى رحلة اكتشاف نقية |
Kadınlara oy hakkı için ülke çapında yapılan ilk toplu protesto olan Kadınlar yürüyüşü'nün başındaydı. | TED | كانت في مقدمة موكب حق النساء في التصويت أول احتجاج جماهيري للمطالبة بحق النساء في التصويت على نطاق وطني. |
Şey, ikisi de yürüyüşü sever ve ikisi de cehennem gibi inatçıdır. | Open Subtitles | حسناً، كلاهما يحبون نزهة السير وكلاهما عنيدان أيضاً. |
Cadılar Bayramı sonrası utanç yürüyüşü kalabalığı burayı sardı. | Open Subtitles | انه تدافع مابعد عيد الهالويين, صداع الكحول و مشية العار |
Biraz giysini ve öz saygını kaybetmedikçe münasip bir utanç yürüyüşü olmaz. | Open Subtitles | حسنًا،إنها ليست مشية عار صحيحة ما لم تفقد بعض من ملابسك و بعض من إحترامك لذاتك |
Kulakları eğik, tüyleri mat ve komik bir yürüyüşü var. | Open Subtitles | أذنه مسطحة، ومعطفه باهت ولديه مشية مضحكة |
Kazandık. Oh, utanç yürüyüşü, galibiyet yürüyüşü... | Open Subtitles | هيا ، مشية الخزي مشية الانهزام |
Hiçbir şey sabah yürüyüşü gibi, küçük bir gayret daha fazla konuşabilmek için. | Open Subtitles | لا شيء مثل المشي في الصباح، تستفيد الكثير من جهد قليل |
Dwight, bu güzel mi güzel kadından onun için bir ölüm ilerleyişi olan 8 kilometrelik yürüyüşü nedeniyle, özür dilemeni istiyorum. | Open Subtitles | لإجبارها على المشي خمسة أميال ،والذي يعتبر بالنسبة لها بمثابة المشي للتهْلُكةْ هي التي يتوجب عليها شكري |
Kadının üzerine dağ yürüyüşü giysilerini giydirdi ve cesedini çöle attı. | Open Subtitles | وضعها بزي رياضة المشي وألقى بجثتها في الصحراء |
7 Ekim 1989 akşamı, yüzlerce insan bir akşam yürüyüşü için birleşti... sınırlar olmadan yürüme fikrine... destek vermek için. | Open Subtitles | مساء السابع من أكتوبر 1989 اجتمع بضع مئات من الشعب لمسيرة ليلية لتشجيع فكرة السير دون حدود |
7 Ekim 1989 akşamı, yüzlerce insan bir akşam yürüyüşü için birleşti... sınırlar olmadan yürüme fikrine... destek vermek için. | Open Subtitles | مساء السابع من أكتوبر 1989 اجتمع بضع مئات من الشعب لمسيرة ليلية لتشجيع فكرة السير دون حدود |
Bu General Sherman, Sherman'ın yürüyüşü, Sherman tankı. | Open Subtitles | هو الفريقُ شيرمان، موكب شيرمان، دبابة شيرمان. |
Onu bir de ağrıyan sırtıma söyle! Bu aile yürüyüşü değil ki. | Open Subtitles | قلى هذا لوجع ظهرى انها ليست نزهة عائلية هومر نسى |
Görebildiğiniz gibi, bir Bonobo'nun yürüyüşüyle bir Avustralopitekus'un (tahmini) yürüyüşü arasında pek fazla farklılık yok. | TED | كما ترون لا يوجد الكثير من الفروق، بين طريقة مشي البونوبو والطريقة التي قد يمكن أن يمشي بها الأسترالوبيثين. |
Bu dünyada birçok insan hâlâ ilk ay yürüyüşü yapan insanın Michael Jackson olduğunu sanıyor. | Open Subtitles | يفكرون مثل مايكل جاكسون... للمشي على سطح القمر |
Gördükleri eziyet ülke çapında haberlere konu edildi. yürüyüşü kamuoyunun gündemine taşıdı. Kadın oy hakkı savunucuları büyük bir sempati topladı. | TED | أخبار إساءة معاملتهن انتشرت في كافة أنحاء البلد، وحسّنت مكانة المسيرة لدى الرأي العام وزادت من التعاطف مع مطلبهم. |
yürüyüşü, dış görünüşü, insanı delirtecek bir güzelliği vardı. | Open Subtitles | تمتلك تلك المشية , جمالها نقي , عيناها يمكنك أن تغوص بهم |
Bacağım çok yürürsem ağrıyor ve belki yürüyüşü siz yaparsınız, ben de içki içerim. | Open Subtitles | لأن ساقي تؤلمني فقط إذا مشيت كثيراً. ربما يمكنك أن تمشي و أنا يمكنني أن أشرب. |
Numaranı AIDS yürüyüşü listesinden almamı umursamıyor musun? | Open Subtitles | أنت لا تمانعين أني أخذت رقمك من قائمة ممشى الإيدز ؟ |
yürüyüşü ve konuşması buralarda pek normal değildi. | Open Subtitles | فى المشى و التحدث و التى لم تكن مألوفه هنا |
Tıpkı bir çeşit koma yürüyüşü halindeyiz. | Open Subtitles | إنها مثل أن نكون في نوع من الغيبوبة بالمشي |
İnsanın hareketleri, kendini ifade ediş biçimi, yürüyüşü hepsi güzelliğine dâhildir, haksız mıyım? | Open Subtitles | إلى جانب ذلك، أنا لا أتحدّث عن الجمال الساكن. حركات الشخص, تعبيراته، طريقة مشيه .. |
Ve ikimiz için de bu diyalog, Kadın yürüyüşü konusunda hemfikir olmasak da birbirimizin bakış açısını anlamamızı sağladı. | TED | وفي رأينا، سمح لنا هذا الحوار أن نفهم وجهة نظر بعضنا البعض بخصوص مسيرة المرأة على الرغم من اختلافنا. |