ويكيبيديا

    "yaşamaktan" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • العيش
        
    • بالعيش
        
    • المعيشة
        
    • عيش
        
    • تعيشون
        
    • لعيشي
        
    • الذين يعيشون
        
    • ينعم
        
    Bu senin burada yaşamaktan hoşlanmıyorum demenin pasif-agresif bir yolu mu? Open Subtitles هل هذه طريقتكِ السلبية العدوانية لتقولي أنكِ لا تحبين العيش هنا؟
    Çünkü burası insanların yaşamaktan gerçekten sıkıldıklarında geldikleri tür bir yer. Open Subtitles لأن هذا المكان يرتاده فقط الأشخاص الذين يسئمون من العيش بالواقع.
    Seni sevmeyen biriyle yaşamaktan daha kötü bir şey varsa... Open Subtitles اتعلمين ماهو الشيء الوحيد الاسوء من العيش مع احد لايحبك
    Eğer yarın evlenebilseydik, yılda 50 paund ile bile yaşamaktan mutlu olurdum. Open Subtitles لو نستطيع الزواج غداً سأكون سعيدة بالعيش براتب 50 باوند في السنة
    Belki de böyle bir ticari ortamda yaşamaktan memnunsunuzdur ama memnun olmayanlar var. TED وحسناً، ربما لا تمانع العيش في هذا السّجن التجاري، لكن الآخرين يمانعون.
    Ve bu şekilde yaşamaktan bıktım, bir kasabadan diğer kasabaya, gözlerinin olması gereken yerde delikler olan, ruhları yaralanmış köşelerde dikilen insanlar. TED وقد سئمت من العيش هكذا اتنقل من بلدة الى بلدة و اناس يقفون حول الاركان يحملون ثقوبا مكان اعينهم، ارواحهم معطوبة.
    Karavanda yaşamaktan, kanepemde arkadaşlarımla olmaya zıpladım TED وتناوبت العيش في الفان و التجوال مع الأصدقاء.
    Bilmeni isterim: Eğer o tuvalette yaşamaktan sıkılırsan buralara hoş karşılanırsın. Open Subtitles أريد أن أخبرك أنك متى ما تعبت من العيش في ذلك المرحاض
    Diğerleri gibi yaşamaktan bıkmıştı, bataklıktaki domuzlar gibi. Open Subtitles لقد ضجر من العيش كالبقية، يعيشون بتطفل كخنازير في بالوعة
    Ama galiba ben çok yalnız yaşamaktan açgözlü oldum ve bencilleştim. Open Subtitles أعتقد أنني أصبحت جشعة وأنانية العيش لوحدي طوال هذه المدة
    Eğer senin yerinde olsaydım geçmişte yaşamaktan vazgeçerdim. Open Subtitles أتعرفين، لو كنت مكانكِ لكنت قد توقفت عن العيش في الماضي
    Bence birilerini sevmek, onlarla birlikte yaşamaktan çok daha kolay. Open Subtitles أظن من السهل الوقوع في حب .شخص ما من العيش معهم
    Bu çirkin vücutta ve Olmayan Ülke'de yaşamaktan nefret ediyorum! Open Subtitles اكره ان يخيب املى و اكره العيش بهذا الجسد المريض واكره نيفر لاند
    Hayır, ben sadece üç tane kadınla yaşamaktan bıktım. Open Subtitles كلا فقد سئمت من العيش مع ثلاثة نساء لامعات
    Onunla beraber yaşamaktan korkardım. Güzel şeylerle dolu güzel bir evde yaşamak isterdim. Open Subtitles لا امانع العيش في ذلك البيت الجميل والحصول على اشياء حسنة
    Bir grup meteliksiz insanla yaşamaktan nefret ediyorum. Open Subtitles أكره العيش مع مجموعه من الناس المخنثين المفلسين
    Geçmişte yaşamaktan vazgeç. Gözünün önünde duranlara bir bak. Open Subtitles توقفى عن العيش فى الماضى وأنظرى دائما للأمام
    Yani, lütfen, ailenden uzakta tek başına yaşamaktan gerçekten mutlu musun? Open Subtitles أقصد، بربك، هل أنت بالفعل سعيد بالعيش لوحدك بعيداً عن عائلتك؟
    Seninle yaşamaktan nefret ediyorum ama sohbetine diyecek yok. Open Subtitles أكره المعيشة معك ولكن مناقشتك تعتبر درجة أولى
    "Hayatımın sahte olduğunun anlaşılması korkusuyla yaşamaktan bıktım. Open Subtitles لقد مللت من عيش حياتي خائفاً أن يتم اكتشاف مدى زيفي
    Bakın, eğer bütün altınınızı İrlanda'ya göndermekten köle olarak yaşamaktan tamamiyle memnunsanız, hiçbir şey yapmayın. Open Subtitles أنظروا , إذا كنتم سعداء لإرسال ذهبكم الى أيرلندا تعيشون كالعبيد بكلّ المعانى ولا تفعلون شيئاً
    Oysa ben bu modern dünyada yaşamaktan memnunum. Open Subtitles بينما أنا سعيد لعيشي في هذا العالم المتحضّر.
    Kişisel düşüncem, ebedi hayatın hayali onun içinde yaşamaktan çok daha ilgi çekici bir şey. Open Subtitles شخصيا، أعتقد حلم الحياة الأبدية هو أقوى بكثير من الواقع الذين يعيشون واحد.
    yaşamaktan zevk alan yanımı da kaybettim. Open Subtitles بل فقدت جزئي الذي كان ينعم بالحياة

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد