ويكيبيديا

    "yaşamaya" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • للعيش
        
    • أعيش
        
    • تعيش
        
    • يعيش
        
    • بالعيش
        
    • نعيش
        
    • عيش
        
    • لتعيش
        
    • ليعيش
        
    • اعيش
        
    • لأعيش
        
    • يعيشون
        
    • للحياة
        
    • تعيشي
        
    • بالحياة
        
    Burada yaşamaya geldiysem bile yengem ve dayım için endişelenirdim. Open Subtitles حتى لو جئت للعيش هنا سأكون قلقة بشأن خالي وزوجته
    Eğer benimle yaşamaya başlarsa, özellikle de birkaç yıl, mahvolurum. Open Subtitles أعني، إن انتقلت للعيش معي و لو لعامين سينتهي أمري
    Aslında ben Britanya'dan geliyorum, fakat Maldivler'de yaşamaya başlayalı 26 yıl oldu. TED بالواقع أنا من بريطانيا, لكنني مازلتُ أعيش في المالديف منذ 26 سنة.
    O ölmüş olabilir, ama öğretileri bizde ve öğrencilerinde yaşamaya devam edecek. Open Subtitles ربما يكون قد رحل و لكن تعاليمه تعيش من خلالنا نحن تلامذته
    Michael burada yaşamaya karar verdi... babasının hazırlattığı broşürde görünen bu model evde. Open Subtitles لاثبات اخلاصه لعمل الاسره قرر مايكل ان يعيش هنا فى هذه الوحده النموذجيه
    Bu hayatın sağlıksız olduğunu düşündüm ve onu kırsalda yaşamaya ikna ettim. Open Subtitles شعرتُ أن حياة كتلك غير صحية و أقنعته بالعيش هنا في الريف
    Burada yaşamaya niyetim yok. Çok farklı bir hayatımız olacak. Open Subtitles ليست لدى النية لأعيش هنا سوف نعيش حياة مختلفة تماماً
    Ve bu şekilde yaşamaya devam edersem kendime olan saygımı yitireceğim anlıyor musun? Open Subtitles ولا يمكنني الاستمرار في عيش حياتي بهذه الطريقة، وأستمر في احترام نفسي, تعلم؟
    Bakıcı Carrie bizimle birlikte yaşamaya başladığında babamın üzüntüsü geçmişti. Open Subtitles لقد أصبح أبي سعيداً بعد مجئ المربية كاري للعيش معنا
    Ayrıcalıklı olmak ya da birlikte yaşamaya başlamak bir aşamadır. Open Subtitles أن تكون العلاقة حصرية تعتبر مرحلة أو الانتقال للعيش سوية
    Tamam, bize geçmenin zamanı geldi, yaşamaya devam eden insanlara. Open Subtitles حستاً،حان الوقت لنهتم بأنفسنا نحن، نحن الذين لديهم فرصة للعيش
    Beni beş yıldır görmediğim bir adamla birlikte yaşamaya mı yollayacaksınız? Open Subtitles هل تريدين إرسالي للعيش مع شخص لم ارة طوال الـ5 سنوات؟
    Peki, herhangi bir yetki olmadan hayatımı yaşamaya çalışan ben. Open Subtitles حسناً ، أنا أحاول أن أعيش حياتي بدون أية قوى
    Şimdi şu şeyi kafamdan çıkarın da kendi hayatımı yaşamaya devam edeyim. Open Subtitles و الآن ، أخرجي ذاك الشئ من رأسي و دعيني أعيش حياتي
    Kasabanın dışında yaşamaya devam ediyor buraya haftada iki kez içki almaya gelir. Open Subtitles هي تعيش ببيتها القديم , تأتي مرة أو اثنتين للمدينة فقط لشراء الخمر
    Altı ayda bir evine gelen ve orada yaşamaya devam edip edemeyeceğine karar veren kadın gibi hissediyorum kendimi. Open Subtitles أشعر كأنني تلك السيدة التي كانت تأتي لمنزلك كلستةأشهرعندماكنتطفل.. وتقرر إن ما كنت يجب أن تعيش هنا أم لا
    Hepsi de amcasıyla yaşamaya başladıktan sonraki iki yıl içinde olmuş. Open Subtitles وكلها حدثت خلال السنتين الماضيتين منذ أن بدأ يعيش مع عمه
    Tek bir yerde yaşamaya inanmıyor musunuz, Bay Quick? Ailem taşındı. Open Subtitles انت لا تعتقد بالعيش في مكان واحد يا سيد كويك ؟
    Burada yaşamaya devam etmeyeceğiz. Sana başka bir okul bulacağım. Open Subtitles لن نعيش هنا بعد الان سأبحث لك عن مدرسة أخرى
    O sadece hastalığıyla savaşarak yaşamaya çalışan masum bir kadındı. Open Subtitles هي كانت.. إمرأة بريئة تحاول عيش حياتها بينما تقاتل المرض
    "bir zamanlar altın saçlı bir kız vardı... güzel bir evde yaşamaya giden..." Open Subtitles ذات مر كانت هناك فتاة شعرها أشبه بالذهب ذهبت لتعيش فى منزل جميل
    Evet, anlıyorum, sadece bu evden bin mil uzaktaki bir askeri... okulda yaşamaya zorlandığım gerçeğini ve gerisini unutmaya çalışıyordum. Open Subtitles صحيح اترين لا يمكنني أن أنسى ذلك يجب على المرء أن يكون قويا ليعيش ويبعد ألف ميل عن المدرسة العسكرية
    Hayatını bana göre değil, kendi keyfine göre ayarlıyor. Böyle yaşamaya niyetim yok. Open Subtitles انه قد رتب حياته لراحته هو وليس أنا انا لا انوي ان اعيش هكذا
    Ve bu, onları siyahi ve özgür bir vatanda yaşamaktansa ezici bir beyaz yönetimi ile yaşamaya ikna etmek için yapıldı. TED وكان هذا يتم لأقناعهم بأن حالهم أحسن بكثير تحت حكم البيض المدمر من حاله لو كانوا يعيشون في بلد أسود و حر.
    yaşamaya uygun diye tanımlayacağımız bir durumdan buna doğru değişti çünkü yaşamın üç gereksinimi burada çok önce mevcuttu. TED وقد تغير عن الحالة التي كانت لِتصنفَه ككوكب صالح للحياة، لأن المتطلبات الثلاثة الرئيسية للحياة كانت موجودة منذ زمن.
    Ölmene izin veremezdim. Sanırım bir şekilde seni yaşamaya zorladım. Open Subtitles لم أستطع تركك تموتين,أعتقد أنني بطريقةما أردت لكي أن تعيشي
    Derler ki insan öldükten sonra, ruhu yaşamaya devam edermiş. Open Subtitles يقولون بأنه حين يموت الإنسان , فإن الروح تستمر بالحياة

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد