Cidden yaşayan tek polis katili şüphelimizin gözaltındayken... vurulduğunu mu söylüyorsun? | Open Subtitles | هل تخبرني أن المشتبه الوحيد الحي وقاتل الشرطة قتل في حجزتك ؟ |
Bir yıldır gördüğüm, yaşayan tek şeyi öldüremeyeceksin! | Open Subtitles | أنت لن تقتل الشيءٍ الوحيد الحي الذي رأيته خلال عام |
Her yöne 100 mil uzakta yaşayan tek insan sen olacaksın. | Open Subtitles | ستكون الرجل الحي الوحيد الذي يعيش وحيداً على بعد مائة ميل |
Ne yazık ki, Teal'c şu an incelemeye uygun yaşayan tek Goa'uld'u taşıyor ve onu incelememiz gerek, efendim, bu konuda hata yapmayın. | Open Subtitles | مع الأسف، تيلك يحمل الجواؤلد الحي الوحيد للدراسة نريد فقط دراسته سيدى لا خطأ في ذلك |
Saçmalama. Bu civarda yaşayan tek uyuşturucu kaçakçısı biz değiliz. | Open Subtitles | بالله عليك , لسنا تجار المخدرات الوحيدون فى المنطقة |
yaşayan tek çocuğum. | Open Subtitles | إبنى الوحيد الحى |
Bir yıldır gördüğüm, yaşayan tek şeyi öldüremeyeceksin! | Open Subtitles | أنت لن تقتل الشيءٍ الوحيد الحي الذي رأيته خلال عام |
Balon Greyjoy'un yaşayan tek oğlunu. | Open Subtitles | الابن الوحيد الحي لـ بايلون قريجوي |
Ruhsuz yaşayan tek adam. | Open Subtitles | الرجل الوحيد الحي بلا روح. |
Ve ben, seni seven yaşayan tek insan olarak, senden kitap hakkında birkaç sayfa bir şeyler yazmanı rica ediyorum. | Open Subtitles | وأنا , الشخص الوحيد الحي الذي يحبك وأنا أطلب منك بأن تكتب بعض الصفحات عن الكتاب , آرلن) , الذي كتبت عنه ... |
Terk edilme sorunları var. Eyalet yaşayan tek akrabaları olan amcalarını bulup onları bir arada tutmuş. | Open Subtitles | الولاية ابقتهما سوية بايجاد قريبهما الحي الوحيد عمهما |
Dünya, bildiğimiz yaşayan tek gezegen olarak kaldı. Bu durum değişebilir. | Open Subtitles | تظلّ الأرض العالم الحي الوحيد الذي نعرفه |
Oğlunum. yaşayan tek varisinim. | Open Subtitles | أنا ابنك, وريثك الحي الوحيد |
Ravenswood'a yaşayan tek akrabam beni yabancılara bırakmadan önce yüzünü hatırladığım amcamı bulmaya geldim. | Open Subtitles | أتيتُ إلى (رافينزوُد) لأُقابل قريبي الحي الوحيد الخال الذي أعطاني لغرباء قبل أن يكون بوسعي أنْ أذكر وجهه |
Siz onun abisisiniz. Onun yaşayan tek akrabasısın. | Open Subtitles | {\pos(192,210)} أنت شقيقها، قريبها الحي الوحيد. |
Sen beraber olmaya katlanabildiğim yaşayan tek Crocker'dın. | Open Subtitles | كُنت الحي الوحيد من عائلة " كروكير " . |
Saçmalama. Bu civarda yaşayan tek uyuşturucu kaçakçısı biz değiliz. | Open Subtitles | بالله عليك , لسنا تجار المخدرات الوحيدون فى المنطقة |
yaşayan tek çocuğum. | Open Subtitles | إبنى الوحيد الحى انه... |
Elli yaşındaki oğlu, Alan, kendisi bir doktordur bu bölgede yaşayan tek çocuğu o. | Open Subtitles | ثلاثة ابنها ذو 50 عام ، آلن فيزيائي الوحيد الذي يعيش بالقرب |