yaşlılara dikkat etmelisin. Daha az testosteron daha fazla çekicilik. | Open Subtitles | ينبغي عليكِ الحذر من كبار السن جهد قليل وجاذبية كثيرة |
yaşlılara dikkat etmelisin. Daha az testosteron daha fazla çekicilik. | Open Subtitles | ينبغي عليكِ الحذر من كبار السن جهد قليل وجاذبية كثيرة |
yaşlılara karşı davranıştaki çeşitliliğin sebeplerinden bir diğeri de toplumun kültürel değerleri. | TED | المجموعة الأخرى من الأسباب لتفاوت التعامل مع المسنين هي القيم الثقافية للمجتمع. |
Devletin yaşlılara karşı olan tutumu, hapishanedekiler ya da dışarıdakiler fark etmez, hızlı bir şekilde ölmeleri. | Open Subtitles | موقف الولاية تجاه العجائز سواء من هم خارج السجن أو داخله هي عجل بموتك |
yaşlılara gönüllü kitap okumadığın ve evsizlere yardım etmediğin zamanlarda genelde buradasın. | Open Subtitles | إذا كنت لا تتطوع لقراءة القصص لكبار السن أو إطعام الفقراء فأنت بالعادة هنا |
Burada, yeniden evinde aynı hastanede, 12 yıl sonra biraz daha gelişmiş olarak çocuklardan yaşlılara bütün hastalarda kullanılıyor. | TED | ها هي في نفس المكان في نفس المستشفى، تطورت قليلا بعد 12 سنة، تخدم المرضى من الأطفال إلى الشيوخ. |
Mezar taşlarını yaşlılara indirimli satıyorum, ama uzun sürmeyecek. | Open Subtitles | إن قدمت خصومات على شواهد القبور للكبار في السن، لن ينجح عملي |
Onların faydaları değişkenlik gösteriyor ve toplumun yaşlılara karşı tavrının çeşitliliğine katkı sağlıyor. | TED | نفعهم يتنوع ويساهم في تنوع كيفية معاملة المجتمع للمسنين. |
Yaşlı bir kadındı. yaşlılara ne oluyorsa ona da o oldu. | Open Subtitles | كانت كبيرة في السن حدث لها ما يحدث لكل كبار السن |
Bunama gösteren yaşlılara sevdikleri müzikleri gösterdiğinde tam olarak ne olduğu. | Open Subtitles | ما يحدث عندما يُعطي كبار السن المصابين بالخرف الموسيقى التي أحبوها |
Gümüş Hat yaşlılara yardım ediyor. İyiliksevenler'in de bana yardım ettiği gibi. | TED | لذا أعتقد الان أن الخط الفضي يساعد كبار السن بالطريقة نفسها التي ساعديني بها السامريون |
Ayrıca diğer akraba larımıza da duyuruduk, , evde yatan hasta ve yaşlılara gelince, | TED | كما علينا ان نقوم بتقرير حول الافراد الذين قد زرناهم, اي الافراد المرتبطين بالعائلة, المرضى و كبار السن |
- yaşlılara uygun bir spor. - Siz yaşlı mısınız? | Open Subtitles | انها رياضة كبار السن وهل انت كبير فى السن يا سيدى؟ |
Senin dışarı çıkıp, yaşlılara yardım etmen, yürüyüşlere katılman lazım. | Open Subtitles | يجب أن تكوني بالخارج تساعدين المسنين المحالين إلى التقاعد وتشاركين في المسيرات أو ما شابه |
Ajansımızın yegâne amacı yaşlılara yardımcı olmaktır. | Open Subtitles | الهدف الوحيد لدى وكالتنا هو عناية المسنين |
Beni kovabilirsiniz. Ben de yaşlılara doğaçlama öğretme işine dönerim. | Open Subtitles | وحسناً، تستطيع طردي الآن، وأنا سأذهب لتعليم المواطنين المسنين |
Amam yaşlılara yarım etmek ve ev bakımı için kimse cevap vermedi. | Open Subtitles | ولم يستجب أحد , أرسلت بطلب مساعدى العجائز و مدبرى المنازل |
Bir gün markette yaşlılara karşıya geçmesi için yardım ediyordum. | Open Subtitles | لقد كنت في السوق يوما ما اساعد بعض العجائز في عبور الطريق وايا كان ما تسمونه |
Resimlerinizi bu akşam yaşlılara götüreceğim. | Open Subtitles | لذا اليوم سأذهب برسوماتكم لبيت الرعاية لكبار السن |
- yaşlılara danışmalısınız, ne biliyorlar, ne istiyorlar. | Open Subtitles | -عليكم استشارة "الشيوخ "، لنكتشف ما يعرفونه، وماذا يريدوننا أن نفعل |
yaşlılara saygılı ol ve büyükbabanın çantasını taşı. | Open Subtitles | أظهر إحترامك للكبار و أحمل حقيبة جدك |
yaşlılara karşı bu kadar kalpsiz davranan bir cemiyet mi yoksa insanın kendi ailesinin onları istememesi mi? | Open Subtitles | قساوة المجتمع الذي له اعتبار صغير للمسنين |
Aileleri tarafından terk edilmiş yaşlılara değer verdiğim için üzgünüm! | Open Subtitles | إعذرني على إهتمامي بكبار السن الذين تخلوا عنهم عائلتهم |
Çocuklara, kadınlara ve yaşlılara el kaldırmam ben. | Open Subtitles | أنا لا أرفع يدي على النساء والأطفال والعجائز |
yaşlılara dikkat et. Seni bütün gün sadece konuşmak için orada tutarlar. | Open Subtitles | كن حذراً, الكبار في السن سيقونك هناك طوال اليوم فقط ليكون هناك شخص ليتحدثوا معه |