Girmene izin veremem, çünkü bok kadar yaşlısın. Bu kulüp için. | Open Subtitles | لا استطيع السماح لك بالدخول لأنكِ عجوز بالتسبة لهذا النادي |
Çok yaşlısın. Aptal gibi bir şey misin? | Open Subtitles | أنت عجوز هل أنت غبيء أو شيء من هذا القبيل؟ |
Biraz yaşlısın ama, bana borcu olan cerrah bir ev arkadaşım var. | Open Subtitles | أنت كبير السن إلى حدٍ ما، لكن شريك غرفتي جراح، وأنا أدينه. |
Şirketin, pilotluk için yaşlısın demesi bunu doğru yapmaz. | Open Subtitles | غير صحيح حين قالت الشركة أنك كبرت على القيادة، |
Hayır, görmedin. Sen yaşlısın. Bir şey göremezsin. | Open Subtitles | لا لم تفعلي انت مسنة لا تستطيعين رؤية شيء |
Biliyor musun, doğru. Benim için çok yaşlısın. | Open Subtitles | انت دائماً محق, أنت مسن بالنسبة لي |
Bunlar için çok yaşlısın. | Open Subtitles | أنتَ أكبر سناً من أن تفقدَ أعصابك. أنا عجوز ؟ |
Böyle küçük şovlar yapmak,.. ...şehirde etrafta dolaşmak için çok yaşlısın. | Open Subtitles | . أنت جدا عجوز على المرور في كل أنحاء المدينة وتقديم العروض |
Sonuçta, sokak dalaşı için biraz yaşlısın. | Open Subtitles | فبعد كل شيء ، أنت عجوز للغاية على مُشاجرة الشوارع تلك |
Baba olmak için fazla mı yaşlısın yani? | Open Subtitles | أنت لم تقل أنك عجوز لكى تصبح أب ؟ |
- Ben iyiyim sahip. - Neyse, bu yolculuk için çok yaşlısın. | Open Subtitles | أنا بخير ، سيدي - أنت عجوز لتحمل مشاق السفر - |
Ben götü göbeği salmışım, sen de yaşlısın. Bence yapmayalım bunu bak. | Open Subtitles | أنا مترهّل، أنت عجوز هذا غير صائب |
Bak, belki sen hatırlamıyorsundur, anlamak için çok yaşlısın çünkü. | Open Subtitles | لعلك لا تتذكرين، أنت كبيرة في السن كي تفهمي هذا. |
Başrolde sen varsın, babalık. İşi çekip çevirmek için çok yaşlısın. | Open Subtitles | الأمر الأساسي هو أنت, أيها العجوز أنت متقدم في السن جداً و لا يمكنك النجاح |
Bu teşkilatı yönetmek için çok yaşlısın ! | Open Subtitles | و هراءك عن هذا ! لقد كبرت فى السن لكى تدير تلك الوكالة |
Yani aşk için biraz yaşlısın. | Open Subtitles | أعني أنك كبرت قليلا على الوقوع في الحب |
Büyükanne , çok yaşlısın , birilerinin sana göz kulak olması gerekiyor . | Open Subtitles | جدتي، أنتِ امرأة مسنة وعلى أحدهم أن يعتني بك |
Bu tür işleri yapmak için sen fazla yaşlısın.. | Open Subtitles | إنك مسن للغاية للقيام بهكذا عمل |
Sorun şu ki, senin vaktini boşa harcıyor olacaklar çünkü bu iş için çok yaşlısın. | Open Subtitles | لكن المشكلة الوحيدة هي أنهم سيكونون يضيعون وقتكِ لأن سنك كبير |
Hayır tabii ki. yaşlısın ve zaten bir sürü şeyi biliyorsun. | Open Subtitles | لا ، لأنك أكبر سناً وأنت بالفعل تعرف أشياء |
Harikaydı ama sen bayağı yaşlısın ve ağlayıp duruyorsun. | Open Subtitles | كان رائعًا, لكنكِ... أنتِ مسنّة وتبكين كثيرًا. حسنٌ؟ |
Benim için çok yaşlısın. | Open Subtitles | أنت ِ عجوزٌ بالنسبة لي |
Sarkıntılık yapmak için çok yaşlısın! | Open Subtitles | " أنتَ عجوزُ لكي تفقد أعصابكَ " |
Dediğinden biraz yaşlısın ama iş görürsün. Tamam, otobüse bin. | Open Subtitles | أنت أكبر قليلاً مما ذكرت لكنك مميزة, حسناً إلى الحافلة |
Ted 30 yaşındasın, bu şekilde davranmak için çok yaşlısın. | Open Subtitles | تيد ، انت في الثلاثين إنك كبير جداً لتتصرف هكذا |
Ayrıca çok yavaşsın. yaşlısın. Formunu kaybetmişsin. | Open Subtitles | إضافة لذاك أنت بطيء وعجوز وفقدت خطوتك |
Aslında o kadar da eski görünmüyorsun. Sadece biraz yaşlısın. | Open Subtitles | لا تبدو كبير بالسن حقاً فقط كبير نوعاً ما |
Öleceksin. Fotoğrafı gördüğünde yani, yaşlısın diye değil. | Open Subtitles | ستموت عندما تراها ليس لانك كبير بالعمر |