En yakın arkadaşı hastaymış, Ailesi de ölmüş. | Open Subtitles | لأن صديقتها المفضلة مريضة وأبويها صادف أن كانا ميتان |
Babam bunun Anne'in yakın arkadaşı Leydi Russell'ın işi olduğunu söyler hep. | Open Subtitles | حسناً أبي يقول أنه بسبب صديقتها العزيزة الليدي راسل |
İşte o gün Dwight bu konuda önderlikte bulundu ve bizi yakın arkadaşı olduğunu söylediği Dönüştür-Adam'la tanıştırdı. | Open Subtitles | وقام دوايت بتولي الأمر وقدم لنا صديق مقرب جدا له اسمه ريساكلوبس |
Kendimi yakın arkadaşı olarak göremem. Değil. | Open Subtitles | حسنا , لم أعتبر نفسي صديق مقرب , لا |
Ve bu olay ben, en yakın arkadaşı Derek ile evliyken oldu. | Open Subtitles | وهذا حدث عندما كنت مازلت متزوجة بديريك، صديقه المقرب |
Az önce kocamın en yakın arkadaşı mı dedin benim için? | Open Subtitles | مهلاً ، هل قلتِ للتو انني صديقة مقربة جداً من زوجك ؟ |
Ona da, hem onu yetiştiren hem de en yakın arkadaşı olan hizmetçileri Delilah vermiş. | Open Subtitles | اعطتها اياها مدبرة منزلها دليلة التي ربتها و كانت صديقتها المفضلة |
Ben onun arkadaşıyım. Hiç yakın arkadaşı yok. | Open Subtitles | أننيّ صديقتها, ليس لديها أيّ أصدقاء مُقربينّ |
Akşam Lemon'a hoş geldin partisi düzenliyorum ve onun en yakın arkadaşı olarak, orada olmanı bekliyorum. | Open Subtitles | اوه سأقيم حفلة عشا الليلة للترحيب بليمون و أتوقع صديقتها المقربة بأن تكون هناك |
Erkek arkadaşı yok, yakın arkadaşı yok. | Open Subtitles | لا يبدوا لديها عشيق , أو صديق مقرب |
Erkek arkadaşı yok, yakın arkadaşı yok. | Open Subtitles | لا يبدوا لديها عشيق , أو صديق مقرب |
John Luther'ın yakın arkadaşı olduğunuz doğru mu? | Open Subtitles | هل هذا صحيح انت صديق مقرب لـ (جون لوثر) ؟ |
Metal bir başlık giyen en yakın arkadaşı yanında olabilir. | Open Subtitles | ربما يكون مع صديقه المقرب الذي يرتدي خوذة معدنية |
Kurbanları arasında bir zamanlar yakın arkadaşı ve danışmanı olan harika bir devlet adamı ve filozof Thomas More ve Henry'nin evlenmek için ülkeyi paramparça ettiği yeni kraliçe Anne Boleyn vardı. | TED | من بين ضحاياه رجل الدولة العظيم والفيلسوف توماس مور - الذي كان سابقاً صديقه المقرب ومستشاره - وآن بولين، الملكة الجديدة التي مزق هنري البلاد ليتزوج منها. |
Özür dilerim ama Homer Amca'nın yakın arkadaşı Lippoli Dükü telefon etti ve sizinle görüşmek istedi. | Open Subtitles | صديقه المقرب في الحقيقة, دوق (ليبولي). إنه يرغب في لقائكما. |
Kadının yakın arkadaşı olduğunu söyledi. | Open Subtitles | قال فقط أنها كانت صديقة مقربة. |
İşverenler, sicilinden dolayı onu geri çevirdi. Kalp rahatsızlığı ve diyabeti nedeniyle annesi, en yakın arkadaşı, 43 yaşında hayatını kaybetti. | TED | فقد رفضه أرباب العمل بسبب سجله الإجرامي، وتوفيت والدته، أعز صديق له في عمر 43 عاماً بسبب أمراض القلب ومرض السكري. |
Bu hakim, Jillian Garr,onun yakın arkadaşı. | Open Subtitles | القاضية، جيليان جار صديقة شخصية قريبة |
Burada bir avukat olmalıydı ama benim avukatım Onun en yakın arkadaşı. | Open Subtitles | ...كان يجب أن يأتى المحامى الخاص بى و لكن و لكنه صديقه العزيز |
Aklınıza gelen yakın arkadaşı ya da komşusu yok mu? | Open Subtitles | هل كان لديها أصدقاء مقربين أو الجيران الذي قد تعرفهم؟ |
Ve sosyal bozukluğa sahip en yakın arkadaşı azılı rakibi; | Open Subtitles | و أعز أصدقائه المختل إجتماعياً الذي تحول لعدوه اللدود |
Burada biz ve beş yakın arkadaşı için güzel, samimi bir yemek yaptı. | Open Subtitles | جاء إلى المنزل وطها وجبة حميمية لي ولـ5 من أعز أصدقائها. |
Albay Campbell'ın kızı Bayan Dixon, Bayan Fairfax'ın en yakın arkadaşı. | Open Subtitles | ابنة العقيد (كامبل)، السيدة (ديكسن) هي أعز صديقات الآنسة (فيرفاكس) |
Ne kadar eğitimli olursanız olun, birinin en derin sırlarını çalmak için yaptığınızı bilerek birinin en yakın arkadaşı olmak zordur. | Open Subtitles | مهمـآ كان محآولتك فإنه من الصعب أن تصبح أقرب صديق لشخص ما مع العلم انك ستفعلها فقط |
O gece, Mani kendi dilinde ormanın ruhuyla uzun uzun konuştu... ve bundan yakın arkadaşı Fronsac bile hiçbir şey anlamadı. | Open Subtitles | تلكالليلة،أستدعى"ماني" أرواحالغابة... بلغة حتى الفارس نفسه لا يفهمها |