Transta, geçmişime açılan bir kapıya yaklaştım, ama kapı kilitliydi. | Open Subtitles | في الغيبوبة، اقتربت من باب ماضيي، ولكن الباب كان مغلق. |
Yüzünü görecek kadar yaklaşırsam, suratına ateş edecek kadar yaklaştım demektir. | Open Subtitles | لو اقترب بما يكفي لرؤيتي فأكون قد اقتربت بما يكفي لأقتله |
Çok yaklaştım. Çalı biraz büyümüş, o kadar. | Open Subtitles | أنا قريب جداً , إن الشجيرات نمت قليلاً و حسب |
- En iyiyim zaten. Zirveye çok yaklaştım. | Open Subtitles | إنني الآن في قمّة مجدي قريب جداً من القمه |
Kızdığınızı biliyorum. Hakkınız da var ama çok yaklaştım. | Open Subtitles | أعلم أنك محبط ، ولديك الحق دعنيأخبركبشيءلقد إقتربت. |
Başımdan neler geçtiğine inanmayacaksın, ama şimdi epey yaklaştım. | Open Subtitles | غوردن ، لن تصدق ما عنيته لكنني أصبحت قريبة الآن |
Nehre yaklaştım bir ağacın önünde suyun içinde gördüğüm şey, bana doğru gelen altı motorsiklet farı gibiydi. | Open Subtitles | وبينما أقترب من النهر. كان أمام الشجرة. في الماء. |
Daha da yaklaştım ve gerçekten çığlık attım. | TED | و عندما أقتربت أكثر و أكثر , في الواقع صرخت |
Uzun süredir bu adamların peşindeyim ve çok yaklaştım. Onları yakalayacağım. | Open Subtitles | لقد كنت اسعى وراء هؤلاء الرجال منذ فترة طويلة وقد اقتربت, وسأقبض عليهم |
yaklaştım ve doğrudan ona ateş ettim. | Open Subtitles | لقد اقتربت منة و أطلقت علية النار مباشرة |
Lütfen, rahatsız etmek istemem ama köprünün sonuna yaklaştım mı? | Open Subtitles | المعذرة، لا أقصد المقاطعة لكن هل اقتربت إلي نهاية هذا الجسر |
yaklaştım, yüzde 30 saturasyon elde ettim. | Open Subtitles | لقد اقتربت للغاية. لدىّ 30بالمائة إزالة إشباع. |
Kafedeydim, dediğin gibi ona yaklaştım ve öğle yemeğine çıktık. | Open Subtitles | كنت بالمقهى و اقتربت منه كما طلبت مني و ذهبنا لتناول الغداء |
Çok uzak yollardan geldim ve artık sana yaklaştım. | Open Subtitles | سافرت بأعلى في كل مكان، والآن أصبحت قريب |
Onu alıkoymanın yanlış olduğunu biliyorum ama çok yaklaştım ve onun yetenekleri... | Open Subtitles | أعلم أنّ خطفها كان أمر خاطئ. لكنني قريب للغاية، وهباتها بإمكانها تغيير العالم |
Anlaşmaya çok yaklaştım. Beş yıl içerisinde 68'e 64. | Open Subtitles | أنا قريب للغاية من إتفاق على 64 و68 خلال خمس سنوات |
Ve eğer yürümezse, harika bir şeye ilk defa bu kadar yaklaştım ve bu çok güzel. | Open Subtitles | وحتى إذا لم ينجح الأمر، يبقى الشيء الوحيد الذي إقتربت إليه بتلك الروعة، وذلك كافي ورائع. |
Olaylar biraz karışık görünüyordu. Olabildiğince yaklaştım. | Open Subtitles | حسناً, إن الأمر هناك فوضوي بعض الشي لقد إقتربت بقدر مايمكنني |
Bu Phoebe'yi şevhetli bir duruma sokmaz ve planımdan vazgeçmek için şu an fazla yaklaştım. | Open Subtitles | والتي وضعت بالكاد فيبي في مزاج غرامي، وأنا قريبة جدا الآن على التخلي عن خطتي. |
Çözmeye çok yaklaştım sanıyordum ama şimdi kafamda cevaplardan çok sorular var. | Open Subtitles | ....... ظننت انى قريبة لشىء، لكن الان لدى اسئلة اكثر من الاجوبة |
Ona yaklaştım. Özellikle bu iş için aldığım bir bez vardı elimde. Onu boğmak için. | Open Subtitles | و أنا أقترب منها حاملاً بيدي القماش الذي ابتعته لهذا الغرض تحديداً، و هو خنقها، |
Belki de çok yaklaştım. Bilmiyorum. | Open Subtitles | ربما كنت قد أقتربت من الأمر , لا أعلم |
Yapabileceğini biliyordum. İşe yarayacak. Çok yaklaştım. | Open Subtitles | علمتُ بأنّ باستطاعتكِ فعلها، هذا سوف يعمل أنا قريبٌ جدًّا، فقط يوم أو اثنان |
Hiçbir değerin yok! Daha insan olduğum zamanlardan beri istediğim bir şeye çok yaklaştım. | Open Subtitles | أنا على مقربة من نيل شيء أردته منذ أن كنت بشري |
Çok hızlı bir şekilde yaklaştım, görüldükten sonra dikkatim dağıldı ve ben O'nun resmini çekemeden O benim resmimi çekti. | Open Subtitles | أنا اقترب بسرعة كبيرة جدا و قد رآنى الخصم و تشتت إنتباهى و قد إلتقطت صورتى قبل أن أتمكن من إلتقاط صورة لها |
Cafe deydim ona yaklaştım söylediğiniz gibi ve öğle yemeği yedik. | Open Subtitles | كنتُ بالمقهى و اقتربتُ منه كما طلبتِ مني وذهبنا لتناول الغداء |