Neden hala karım dediğimi bilmiyorum. yalan söylüyor ya ada aklını kaçırmış olmalı. | Open Subtitles | اٍننى لا أعرف لماذا لا زلت أقول زوجتى اٍنها تكذب أو فقدت عقلها |
Bana yalan söylüyor ve uğrunda uğraştığı her şeyi fırlatıp atıyor. | Open Subtitles | والآن هي تكذب عليّ وإنها تتخلى عن كل شيء عملت لأجله |
Bu konuda yalan söylüyorsa, başka ne konuda yalan söylüyor? | Open Subtitles | إن كانت تكذب بشأن هذا، فما الذي تكذب بشأنه أيضاً؟ |
O bir yalancı. Bize yalan söylüyor, dostum. O bize yalan söylüyor. | Open Subtitles | إنه كاذب ، إنه يكذب علينا ، يا رجل إنه يكذب علينا |
Daha da ilginci, annesi neden babasının su fışkırtan papatyaları hakkında yalan söylüyor? | Open Subtitles | الأكثر اثارة للفضول ما الذي يفسر كذب الأم بشأن ان الأب حي يرزق؟ |
Hayır, her şey hakkında yalan söylüyor. Sadece kendi hikayesini yazıyor. | Open Subtitles | لا، انه يكذب حول كل شيء، ويبيع قصته من أجل الربح. |
Ya patronu yalan söylüyor ya da o patronuna yalan söylüyor. | Open Subtitles | حسنا، إذن إمّا رئيسها يكذب علينا، أو أنّها تكذب على رئيسها، |
Annesi kendini korumak için çocuğu hakkında yalan söylüyor olabilirdi. | Open Subtitles | من الممكن أن تكذب الأم بشأن الطفل لكي تحمي نفسها |
Görünen o ki; asıl katili korumak için yalan söylüyor. | Open Subtitles | فلماذا اعترفت؟ من الواضح أنها تكذب للتغطية على القاتل الحقيقي |
Saçmalıyor, yalan söylüyor, öldürmekle ilgili şakalar yapıyorsun. | Open Subtitles | ستعرف قريبا انه من الخطر ان تكذب عن ان تمزح بشأن القتل |
- yalan söylüyor. - Unut bunu. Makina kandırılamaz. | Open Subtitles | هي تكذب انسيه.أنتى لا تستطيعى خداع الماكنة |
Yani bana yalan söylüyor olsaydın, buna katlanamazdım. | Open Subtitles | ببساطه لن اقدرا على تحمل ذلك ان تكذب على. |
- yalan söylüyor. - Sakin ol güvenliği çağıracağını söyledi. | Open Subtitles | إنه يكذب خذ الأمور بسهولة، لقد هددنا بالأمن |
yalan söylüyor, efendim. Sizin maçoluk taslayan cinliklerinizden ben bıktım. | Open Subtitles | إنه يكذب يا سيدي، أنا الذي ضقت ذرعاً بألاعيبك العقلية! |
Bu dava Beatrice' e karşı bir dava. yalan söylüyor. Git ve onu yakala. | Open Subtitles | هذه هى القضية الأهم ضد بيتريس ، إنه يكذب اذهب إلى هناك و اثبت كذبه |
Ailesinin ve kız arkadaşının endişelenmesini istemiyor o yüzden yalan söylüyor Alaska'ya yani ulaşılmayacak bir yere gideceğini söylüyor. | Open Subtitles | لا يريد لوالديه و صديقته أن يقلقوا ، لذلك كذب و قال بأنه ذاهب إلى آلاسكا حيث سيجني ثروة |
- Benimle dalga geçilmesini sevmem. - yalan söylüyor. Yerini biliyor. | Open Subtitles | انا لا احب ان يمزح احد معى انه يكذب, انه يعرف مكانها |
İşin aslı, ilk günden beri bana yalan söylüyor. | Open Subtitles | الحقيقة هي، لقد كان يكذب عليّ من اليوم الاول |
- o halde yalan söylüyor. Onun tehdit olduğunu biliyor. | Open Subtitles | .إذن إنّه يكذب - .إنّه يعلم أنّه تُشكّل تهديدًا - |
- Çocuk hiç bağırmadığını söyledi. - yalan söylüyor olmalı. | Open Subtitles | ـ الطفل قال إنه لم يصرخ قط ـ لابد أنه يكذب |
Dr. Sapirstein ya yalan söylüyor ya da ne bileyim, kafayı sıyırmış. | Open Subtitles | الدّكتور سابيرستين يأمّا يَكْذبُ أَو هو أنا لا أَعْرفُ اتجنن |
Üçüncüsü, bize şu, 50 kalibrelik... koca delik konusunda yalan söylüyor. | Open Subtitles | و ثالثا ، هو يكذب علينا بخصوص فتحة الـ 50 عيار تلك |
- Bence ikisi de yalan söylüyor. - Şimdi ne yapacaksın? | Open Subtitles | أعتقد أنهما الأثنان يكذبان ماذا ستفعل الآن ؟ |
- Bu bizim haklı olduğumuzu ispat eder. Bu şahitler yalan söylüyor. - Ne hikaye ama! | Open Subtitles | الدفاع كان على حق هؤلاء الشهود كاذبون - يالها من قصه - |
yalan söylüyor olabilirim de, neden bana güvenesiniz ki? | Open Subtitles | ويمكنني أن أكون كذاب لماذا تثقون بي |
Kendini melek gibi gösteriyor. Feci yalan söylüyor. | Open Subtitles | لقد رسم نفسه كأنه ملاك انه كاذب حتي الثمالة |
Ve birden, yalan söylüyor oldum. İnsanlara yalan söyletiyorlar. | Open Subtitles | فجاة اصبحت اكذب وهم يجعلوني اكذب على الناس |
Bana her zaman yalan söylüyor. | Open Subtitles | وهي الكذب لي في كل وقت. |