Brain Jr'ı karınıza Yalan söylemesi için ve ailesi araba kazasında ölmüş İsveçli bir çocuk gibi davranmaya zorladığınız doğru mu? | Open Subtitles | هل هو صحيح أنك اجبرت براين الصغير ليكذب علي زوجتك ويدعي انه يتيم سويدي من هما والديه الذان ماتا في الحادث؟ |
O manyak kızın bize Yalan söylemesi için parayla tuttuğu bir telekız bile olabilir. | Open Subtitles | ليس شخصًا في مشغل الاتصالات الجنسية دفعت له تلك الفتاة المجنونة ليكذب علينا |
Kendi kardeşinin, bu sırrı söylediği adamın, Oliver'ın cesedini gördüğü hakkında ona Yalan söylemesi için hiç neden yok. | Open Subtitles | أخوه, الرجل الذي ائتمنه على هذا السر ليس لديه أي سبب ليكذب لأجله بخصوص رؤية جثة اوليفر |
Ortada Yalan söylemesi için bir neden yok. iste zorluk hep buradadir. | Open Subtitles | لم يبدو أن لديها دافعاً للكذب لطالما كانت هذه صعوبة |
Yalan söylemesi için bir sebep yoktu, hata yapmış olamaz. | Open Subtitles | لا سبب يدعوه للكذب وصعب أن يخطئ بمعرفتها |
Sana Yalan söylemesi Will Graham'e gerçeği söylediğine dair şüphelerimi ortadan kaldırıyor. | Open Subtitles | واقع أنه كذب عليك يجعلني أكثر تيقنا من قوله الحقيقة لويل جراهام |
Neden, bana tekrar Yalan söylemesi için, ona bir şans daha vereyim ki? | Open Subtitles | لمَ أعطيها فرصة أخرى لتكذب عليّ ؟ |
Kim olduğuyla ilgili Yalan söylemesi? | Open Subtitles | بعدما تعلم بأنها كانت تكذب عليك حول من كانت هي؟ |
Ben biliyorum. Michael'de aynı bok. - Yalan söylemesi için bir sebebi yok. | Open Subtitles | ـ أنا أعرف ، و(مايكل) دوماً ملئ بالحيل ـ ليس لديه سبب ليكذب |
Ama ölüyordu efendim. Yalan söylemesi için bir sebep yoktu. | Open Subtitles | كان يموت، سيدي ليس لديه سبب ليكذب |
Clayton'ın bize Yalan söylemesi için hiçbir sebep yok ki. | Open Subtitles | لم يكن لكليتون أي سبب ليكذب علينا |
Ve ona sana Yalan söylemesi için bir şans daha mı vereceksin? | Open Subtitles | وتعطيه فرصة أخرى ليكذب عليك؟ |
Sana Yalan söylemesi için özel bir sebep var mı? | Open Subtitles | ألديه سبب محدَّد ليكذب عليكِ؟ |
Oğlumuz Sin Rostro tarafından kaçırıldıktan sonra, eski nişanlım Michael onu kurtardı ve Rafael bir adam tutup polise Michael hakkında Yalan söylemesi için para verdi. | Open Subtitles | وإنقاذ خطيبي السابق (مايكل) له أن (رافاييل) قرر أن يدفع لشخص ما ليكذب على الشرطة |
Yalan söylemesi için bir sebep yoktu. | Open Subtitles | لم يكن لديه سبب ليكذب |
Yalan söylemesi için bir sebep yoktu, hata yapmış olamaz. | Open Subtitles | لا سبب يدعوه للكذب وصعب أن يخطئ بمعرفتها |
Tanığın Yalan söylemesi için neden yok. | Open Subtitles | لا يوجد داعِ يدفع الشاهد للكذب |
Sadece bana Yalan söylemesi değil. | Open Subtitles | هو فقط لا يحبّها للكذب لي. |
Sana Yalan söylemesi Will Graham'e gerçeği söylediğine dair şüphelerimi ortadan kaldırıyor. | Open Subtitles | واقع أنه كذب عليك يجعلني أكثر تيقنا من قوله الحقيقة لويل جراهام |
Alex'e kadına baktığı için kızgın bile değilim bana Yalan söylemesi sinirimi bozuyor. | Open Subtitles | تعرفون، أنا لستُ حتى غاضبة أن (أليكس) تفحّص تلك الفتاة أنا متضايقة فحسب أنه كذب بخصوص ذلك |
Şimdi beni dinle. Scarlett Jones'un Yalan söylemesi için bir çok nedeni var. | Open Subtitles | والآن إستمع إليّ، كانت لدى (سكارليت جونز) الكثير من الأسباب لتكذب. |