| Tüm halk onun yalanlarına inandı. | Open Subtitles | نحن و كل المستوطنين الذين صدقوا أكاذيبه |
| yalanlarına inanma Bu o Öldür onu | Open Subtitles | لا تصدق أكاذيبه إنه المقصود، اقتله |
| Bu kampı terk et ve yalanlarına... inanmak isteyenler için bir harita çiz. | Open Subtitles | غادر هذا المخيم، وارسم خريطة لأي شخص يود تصديق أكاذيبك اللعينة |
| yalanlarına inandığım günler sona erdi. | Open Subtitles | الأيام التي كنت أصدق فيها أكاذيبك قد إنتهت |
| yalanlarına yalan ekliyor ve onu filme hazırlıyoruz. | Open Subtitles | إطعامها أكاذيب وأكاذيب أكثر و جعلها تجهز نفسها للفلم. |
| Onun yalanlarına inanma. O aradığın kişi. Onu öldür. | Open Subtitles | لا تصدق أكاذيبه إنه المقصود، اقتله |
| Ama inkar etti onun yalanlarına inandım. | Open Subtitles | لكنني ضللت اكذب نفسي و اصدق أكاذيبه |
| - Yardıma ihtiyacı olduğunu söyledi - yalanlarına inanma! | Open Subtitles | تقول أنها بحاجة إلى مساعدتك - لا تصدقى أكاذيبه - |
| 300 yıl önce yalanlarına kandık. | Open Subtitles | وقعنا في أكاذيبه منذ 300 سنة مضت |
| Aslında onun yalanlarına inanmıyorum, siz inanıyor musunuz? | Open Subtitles | بالطبع انتي لا تصدقي أكاذيبه,صحيح؟ |
| Doğru olamayacağını bildiğim halde yalanlarına inanmak istedim. | Open Subtitles | أردت تصديق أكاذيبك رغم علمي بعدم إمكانية صحيتها. |
| tüm yalanlarına rağmen... kaçamaklarına rağmen... hala karımsın. | Open Subtitles | .تعرفين، بالرغم من كل أكاذيبك ،وتخفيك حول .أنتي تبقين زوجتي |
| yalanlarına inanacağımızı sanıyorsan yanılıyorsun. | Open Subtitles | إن كنتَ تظن أن أحداً سيُصدق أكاذيبك فأنتَ مُخطئ |
| Sanki bundan sonra senin yalanlarına kanacağım da! | Open Subtitles | كما لو أنّني سوف أصدّقكَ بعد كلّ أكاذيبك |
| Domuzlar ne derlerse desinler, katillerin yalanlarına kanmayın. | Open Subtitles | إذا إستمر الخنازير علي هذا، فإنها جريمة قتل لا تصدق أكاذيب هؤلاء القتلة |
| Beni pataklamakla ilgili yalanlarına son ver, yoksa seni dümdüz ederim. | Open Subtitles | لا أكاذيب أخري و الا أضعت نفسك |
| - Yaptığın hiç hoş değil. - Bizi yalanlarına alet etme. | Open Subtitles | لا تسحبنا إلى شبكة كذبك يا رجل |
| Kolaylıkla manipüle edebileceği insanları seçer. Onun yalanlarına inanacak birilerini. | Open Subtitles | اختار أناسًا بوسعه التلاعب بهم، أناس يصدقون كذبه |
| Evet, peki, Margaux'yu yalanlarına inandırmak beklediğimden biraz daha uzun sürdü. | Open Subtitles | أجل حسناً ملىء مارغو بأكاذيبك أخذ وقت أكثر من المتوقع |
| Yine onun yalanlarına kanmayacağından emin olmak istedim. | Open Subtitles | إنّما أردت التأكّد أنّك لن تُخدعي بأكاذيبه ثانية |
| İnanmayın onun yalanlarına. Buranın dışındaki bir dünyadan geldim ben. | Open Subtitles | لا تصدقو أكاذيبها لقد أتيت من من عالم خارج هذا المكان |
| Pes edip yalanlarına inanmak o kadar kolay olurdu ki. | Open Subtitles | كان يمكن أن يكون من السهل جدا التنازل ونؤمن أكاذيبهم. |
| Kendi yalanlarına inanmaya başlıyorsun. | Open Subtitles | لقد بدأت بتصديق كذباتك |