Beyaz bir erkek, 43 yaşında, Yalnız yaşıyor. | Open Subtitles | ذكر أبيض فى الثالثه والأربعون يعيش لوحده |
Bekâr, Yalnız yaşıyor ne bir disiplin suçu var, ne de suç kaydı. | Open Subtitles | أعزب ، يعيش لوحده ليس لديه أي عقوبات تأديبية او سجل إجرامية |
Sırf bir kadın Yalnız yaşıyor diye bu demek değildir ki o lezb... | Open Subtitles | فقط بسبب ان امرأة تعيش لوحدها لا يعني انها سحا.. |
"Senin yaşlı annen Yalnız yaşıyor ve senin yanına taşınmak istiyor. | Open Subtitles | "والدتك المسنة تعيش وحدها وتسألك لو يمكنها أن تنتقل للعيش معك |
"Yalnız yaşıyor, muhtemelen çok pis bir evde." "Evi muhtemelen temiz ve düzenli." | Open Subtitles | ـ يعيش وحيداً غالباً في منزل فوضوي منزله نظيف ومرتب |
Yalnız yaşıyor hiç evlenmemiş Vintage Kitapevi'nin sahibi. | Open Subtitles | اه ، انها تعيش وحيدة لم تتزوج وتمتلك محل كتب فى المدينة |
- Yalnız yaşıyor, doğru mu? | Open Subtitles | إنه شريكنّا الجديد في السكن. ـ وإنه يعيش بمفرده هناك، صحيح؟ |
Kayıta kendim baktım. Heryere baktım. Adam orada Yalnız yaşıyor. | Open Subtitles | لقد رائيت التوقيع بنفسي ورائيت المكان كله يبدوا لي ان الفتي يعيش وحده |
Yalnız yaşıyor ve çalışmıyormuş. Cesedi almaya da kimse gelmedi. | Open Subtitles | كانت تعيش بمفردها لا تعمل، ولا أحد حتى جاء ليتحقق من الجثة |
- Yalnız yaşıyor sanırım. - Kötü bir şey değil bu tabii. | Open Subtitles | حسنا، من الواضح أنه يعيش لوحده - ليس كأنه أمر سيء - |
- Şimdi Yalnız yaşıyor. | Open Subtitles | يعيش لوحده الآن |
Büyük bir evde Yalnız yaşıyor. | Open Subtitles | انه يعيش لوحده في مسكن كبير |
Bir kadının Yalnız yaşıyor olması lez... | Open Subtitles | فقط بسبب ان امرأة تعيش لوحدها لا يعني انها سحا.. ِ |
Zabıta göre kadın Yalnız yaşıyor, kocası ölmüş. | Open Subtitles | شباب وفق تقارير الشرطة فالمراة تعيش لوحدها زوجها متوفي |
"Senin yaşlı annen Yalnız yaşıyor ve senin yanına taşınmak istiyor. | Open Subtitles | "والدتك المسنة تعيش وحدها وتسألك لو يمكنها أن تنتقل للعيش معك |
Aslında senin için mükemmel. Deneyimli, Yalnız yaşıyor. Onu her gün ziyaret edebilirsin. | Open Subtitles | لديها خبرة , تعيش وحدها , تزورها كل يوم |
72 yaşında emekli mühendis. Yalnız yaşıyor. Akrabası yok. | Open Subtitles | بعمر 72 , مهندس متقاعد يعيش وحيداً بلا أقارب |
Yakın akrabası yok, Yalnız yaşıyor. | Open Subtitles | ليس لديه قرابة أسرية,يعيش وحيداً |
Aurélie çok tatlı bir kız. Tuhaf bir şekilde Yalnız yaşıyor. | Open Subtitles | أوريلي فتاة لطيفة جداً ومع ذلك هي تعيش وحيدة |
Yalnız yaşıyor, tuhaf işlerde çalışıyor | Open Subtitles | يعيش بمفرده ويقوم بأعمال بسيطة. |
Yalnız yaşıyor. Adını Motorlu Taşıtlar Dairesi'nden araştırıyoruz. | Open Subtitles | يعيش وحده ونحن نبحث الإسم في سجل المركبات |
Yalnız yaşıyor, az arkadaşı var. | Open Subtitles | إنها تعيش بمفردها. مع قليل من الأصدقاء. |
- Evet, Yalnız yaşıyor Tendyne Systems adındaki şirketin beta testçi olarak çalışıyor. | Open Subtitles | ، أجل ، لقد عاش وحيداً عمل في الإختبار التجريب لشركة تدعى أنظمة تنداين |