Bu ışık onların görüntülerini perdeye yansıtıyordu. | Open Subtitles | وذلك النور يعكس صورتهم من على خلف الستار |
Diğer gezegenlerin kusursuz daire şeklindeki yörüngeleri onları oraya koyan Tanrıların kusursuzluğunu yansıtıyordu. | Open Subtitles | الكمال الذي تظهر فيه الكواكب في دورانها حول الأرض يعكس كمال الإله الذي وضعها بهذا الشكل |
İsim yeni yuvamızın bize tehlike döneminden sonra güvenlik ve samimiyet sağlaması, ona benzer bir sığınak olması umudumuzu yansıtıyordu. | Open Subtitles | يعكس الإسم الأمل الذي لدينا بأن موطننا الجديد سيكون ملاذاً مماثلاً يمدنا الأمن و الدفء بعد مرور فترة من الخطر العظيم |
Yaşamının iki ucunu bu inanç oluşturuyordu. Bu iki uç arasında yaptığı yolculuk kalkınmanın değişmekte olan çehresini yansıtıyordu. | TED | أصبحت هذه حدوده في الحياة والرحلة التي سافر فيها بين ذلك عكست التغير في مشهد التطور |
Bu, Katoliklik'teki krizi yansıtıyordu. | Open Subtitles | .. وقد عكست الأزمة الكاثوليكيّة |
Ancak aslında öğretmen, o dönemdeki bilimsel kurumların varmış olduğu sonuçları yansıtıyordu. | Open Subtitles | ولكن تعلمون أن الأستاذ كان يعكس |
Senin dizin, bizim hayatlarımızda olup bitenleri yansıtıyordu. | Open Subtitles | برنامجك كان يعكس مايحدث في حياتنا |
'Oumuamua daha fazla kızıl ışık yansıtıyordu, Rosetta uzay aracı tarafından ziyaret edilen gök cisminin organik zengin yüzeyine çok benziyordu. | TED | في حالة (أومواموا) فهو يعكس الضوء الأحمر أكثر، مما يجعله يبدو كثيرًا مثل سطح المذنب الغني بمواد عضوية التي زارته مؤخرًا مركبة الفضاء (روزيتا). |
Biri güneş ışığını yansıtıyordu sanki. | Open Subtitles | -وكأن أحدًا يعكس ضيّ الشمس . |