Konu Han'ını ve İmparatorluğu korumaya gelirse Yapılması gereken her şeyi yapar. | Open Subtitles | وعندما يتعلق الأمر بحماية خانها، وإمبراطوريتها فإنها ستفعل ما يجب القيام به |
Her zaman Yapılması gereken, geliştirilecek bir şey var. | TED | هناك دائما شيء يجب القيام به، شيء ما يجب صقله. |
Yapılması gereken doğru şey bu. | Open Subtitles | لأنه هذا هو الشيء الصحيح الذي ينبغي عمله |
Şiddeti sonlandırmak, Yapılması gereken doğru bir şey, küçük bir yatırım. Kanıtlanmış çözümlerimiz var ve yolun başındayız. | TED | إنهاء العنف هو ما ينبغي القيام به، إنه استثمار ذكي نقوم به، لدينا حلول قائمة على أدلة، ولدينا بدايات الرحلة، |
Gerçek sorunlu bu dünyada Yapılması gereken işler var. | Open Subtitles | هناك ما يجب عمله في العالم الحقيقي المضطرب |
Yapılması gereken şeyleri yapma konusunda hep iyi olmuşsundur. | Open Subtitles | كنت دائماً جيد في فعل مايحتاج الأتمام |
Yüz yüze Yapılması gereken bir sohbet gibi geldi bana. | Open Subtitles | هذا يوحي بأن هذه المحادثة يجب أن تتم وجهاً لوجه |
Yani Yapılması gereken ilk şey, tünel çapını iki veya daha fazla kat azaltmak. | TED | أول شيء يجب القيام به هو تقليل قُطر النفق للنصف أو أقل. |
Yapılması gereken şey, polisin buna karışmasını engellemek. | Open Subtitles | ما يجب القيام به هو إيقاف الشرطة من التدخل في هذا. |
Yapılması gereken bu, Kim yaparsa yapsın. | Open Subtitles | هذا شيء يجب القيام به ولا يهم مَن سيقوم به |
Yapılması gereken bu, kim yaparsa yapsın. | Open Subtitles | هذا شيء يجب القيام به ولا يهم مَن سيقوم به |
Yapılması gereken buydu, Eli. | Open Subtitles | كان الشيء الصحيح الذي يجب القيام به، أيلاي |
- ...fakat bu Yapılması gereken doğru şeydi. | Open Subtitles | ولكن كان هذا هو الشيء الصحيح الذي ينبغي عمله. |
Üzerinde düşündükçe ve artılarını eksilerini tarttıkça Yapılması gereken en doğru şey olduğuna karar verdim. | Open Subtitles | وضح الإيجابيات والسلبيات كلما بدا كل ذلك وكأنه كوني والشيء الصحيح الذي ينبغي عمله لذلك |
Bilmiyorum. Yapılması gereken doğru şey bu gibi görünüyordu. | Open Subtitles | أنا لا أعرف , لقد بدا الشيء الصحيح الذي ينبغي عمله |
Yapılması gereken önemli bir şey olduğunda en iyi kim yapar biliyorum. | Open Subtitles | إذا كان هناك أي شيء مهم ينبغي القيام به أنا أعرف من هو الأفضل لتحقيق ذلك |
O zaman Yapılması gereken ne doktor? | Open Subtitles | ما الذي ينبغي القيام به بعد ذلك ، يا دكتور؟ |
Yapılması gereken şeyi yapmamı, engelleyemeyeceksin. | Open Subtitles | لا يمكنك أن تعوقنى عن عمل ما يجب عمله |
Yapılması gereken şeyleri yapan bir hayalet. | Open Subtitles | شبح لازلت تقوم بفعل مايحتاج القيام به |
Fakat, hâlâ Yapılması gereken bir sürü şey var. | Open Subtitles | ولكن لازال الكثير من الأمور التي يجب أن تتم هنا |
Bununla birlikte, çocukların bu kurumlarda kalmasını önlemeye yönelik Yapılması gereken oldukça fazla şey var. | TED | ولكن لا يزال هناك الكثير الذي يتعين القيام به لوضع حد لمنهجية وضع الأطفال في المؤسسات. |
Çünkü bu Yapılması gereken en doğru şeydir. | Open Subtitles | لان هذا الشيء الصحيح الذي يجب فعله |
Hayır, Yapılması gereken buydu. | Open Subtitles | لا, هذا هو التصرف الصحيح, يمكنني أن أنهي فترة عملي |
Eğer Yapılması gereken bu diyorsa, o zaman Yapılması gereken odur. | Open Subtitles | إن قال بأن هذا هو الشيء الصحيح لفعله فهو الشيء الصحيح لفعله |
İşe döndüm, kanserim yayılmış mı görmek için daha fazla test yaptıracağım dönemde Yapılması gereken acil işlerimi teslim ettim. | TED | عدت للعمل، وقمت بتسليم الأمور المُستعجلة التي يجب عملها عندما كنت أجري المزيد من الاختبارات لمعرفة إن كان السرطان قد انتشر. |
Ben de korkuyorum ama Yapılması gereken şey bu olmasa sana bunu yaptırmazdım. | Open Subtitles | أنا خائفةٌ أيضاً لكن ما كنتُ لأجعلكَ تفعل هذا لو لم يكن الفعل الصائب |
Yapılması gereken en doğru şeyi yaptım.Tüm paramla ona nişan yüzüğü aldım ve evlilik teklif ettim. | Open Subtitles | اشتريت بكل المال الذي ادخرته خاتم زواج انه العمل الصائب برأيي لذا تقدمت للزواج بها |
Site üzerinde Yapılması gereken, zorunlu bir donanım güncellememiz var. | Open Subtitles | لدينا ترقية إلزامية لنقوم بها على الأجهزة تحتاج لأن يتم إنجازها في الموقع |