Yapabileceğimiz bir şey olmalı. Muhakkak bir şey vardır. | Open Subtitles | لا بد آن هناك ما يمكننا فعله بلى ، هناك ما يمكننا فعله |
Hayır, aslında Yapabileceğimiz bir şey var. Hademe Brooksie'yi yardım etmesi için buraya getirebilirsin. Ben de Todd'a cumhuriyetçilerin bencil olmadığını söyledim. | Open Subtitles | لا، هناك شياء يمكننا فعله لذا أخبرت تود أن النظام الجمهوري ليس بأناني |
Korkarım hayır. Bu gece burada Yapabileceğimiz bir şey yok. | Open Subtitles | للأسف ، لا لا يوجد شيء يمكننا القيام به الليلة |
Üzgünüm ama şuanda onun için Yapabileceğimiz bir şey yok. Hemen limana gitmeliyiz. | Open Subtitles | أنا متأسف لا يمكننا فعل شيء حيالها الآن علينا الوصول إلى مرفأ السفن |
Yapabileceğimiz bir şey yoktu. | Open Subtitles | كلنا قد تفرقنا و لم يكن يوجد شيئاً نستطيع فعله حيال هذا |
İyileşmesini umut edip beklemekten başka Yapabileceğimiz bir şey yok. | Open Subtitles | ولاشيء يمكننا أن نفعله غير أن ننتظر ونتمى الخير |
Logan AB negatif. Bulunması en zor olan kan tipi. Üzgünüm Yapabileceğimiz bir şey yok. | Open Subtitles | فصيلة لوجان اي بي سالب ، وهي أصعب فئة في الحصول عليها أنا آسف ، ليس هناك ما يمكننا فعله |
Vücudun kalbi reddetmeye başlarsa Yapabileceğimiz bir şey kalmaz. | Open Subtitles | لو حصلت على أي التهاب أو تراجع حالة فلا شيء يمكننا فعله |
Yapabileceğimiz bir şey varsa lütfen söyle. | Open Subtitles | حسنا, إذا كان هناك أيّ شئ يمكننا فعله أخبرنا رجاءً |
Tumnus'a yardım için Yapabileceğimiz bir şey var mı? | Open Subtitles | ـ هل هناك ما يمكننا فعله لمساعدة تومنوس؟ |
Ben asıl Jake'e yardım etmek için Yapabileceğimiz bir şey var mı diye soracaktım. | Open Subtitles | سؤالي كان، أهناك شيء أخر يمكننا فعله له؟ |
Bu akşam seni izlemekle görevliyim ama birlikte Yapabileceğimiz bir şey biliyorum. | Open Subtitles | انا أعرف شئ يمكننا فعله الليله لإننى مكلف بمراقبتك |
Eski kocanı yerin dibine sokmak için Yapabileceğimiz bir şeyler olmalı. | Open Subtitles | لابد أن يكون هناك شيئ يمكننا القيام به لتفسيد زوجك السابق |
Bu süreci hızlandırmak için Yapabileceğimiz bir şey yok mu? | Open Subtitles | هل هناك أي شيء يمكننا القيام به لتسريع هذا الأمر؟ |
Bana umut veren şeyse bununla ilgili Yapabileceğimiz bir şeyler olması. | TED | ما يعطيني أملاً الآن هو أنه يمكننا فعل شيء حيال هذا الأمر. |
Zamanında varsak bile, kadın için Yapabileceğimiz bir şey yok. | Open Subtitles | لا يمكننا فعل شيء بخصوص المرأة حتى وان امسكتهم في الوقت المناسب |
Bu durumda, Yapabileceğimiz bir tek şey var. | Open Subtitles | في هذه الحالة, هناك شيء واحد فقط نستطيع فعله. |
Ve bunun hakkında Yapabileceğimiz bir şeyler var mı ona bakmalıyız. | Open Subtitles | لنرى إن كان هناك شيء يمكننا أن نفعله بخصوص هذا |
Bakın, hakiki deriyi fabrikada döşerler. Yapabileceğimiz bir şey yok ama patronumla görüşeceğim. | Open Subtitles | إنهم يضعون الطلاء في المصنع و لا يمكننا أن نفعل شيئاً ، لكن ساكلم رب العمل |
Her neyse, Yapabileceğimiz bir şey yok. Kontrat işi halloldu. | Open Subtitles | في كلّ الحالات، لا يمكننا عمل شيء، نحنُ مقيّدون بالعقـد |
Yani burada Yapabileceğimiz bir sürü heyecan verici şey var. Bir sonraki kısmı Eric'e havale ediyorum. | TED | وحتى لا يكون هناك الكثير من الأشياء المثيرة يمكن أن نفعله هنا، وسوف ننتقل لاريك للجزء القادم. |
Küçüğü için Yapabileceğimiz bir şey yok ama bu onlar için bir şans olabilir. | Open Subtitles | ولكننا لن نستطيع عمل أى شئ للمذنب الصغير ولكن ربما هذا يعطيهم فرصة |
Hayır Gina, Yapabileceğimiz bir şeyler olmalı. Bir miktar param var. | Open Subtitles | نستطيع فعل شيء يا ـ جينا ـ لدي أشياء في المستودع |
Bu nedenle büyük bir hayal kırılığı yaşadım çünkü gördüğüm kadarıyla, ofis ortamındaki müstakbel çalışanlarımızdan onunla aynı fikirde olanları susturmak için arkadaşlarımın ve benim Yapabileceğimiz bir şey yoktu. | TED | لقد كنت محبطًا تمامًا، لم يكن بوسعنا فعل أي شيء لنسكت أي أحد أيّد قراره في بيئة المكتب لعمالنا في المستقبل. |
Çünkü bu konudan bu derece rahatsızlık duyuyorsan... Demek istediğim, Yapabileceğimiz bir takım şeyler var. | Open Subtitles | أعني، إن لم تكوني كذلك، أعني، أنّ هناك أمور يمكننا القيام بها. |
Onun için Yapabileceğimiz bir şey kalmadı. | Open Subtitles | انتظار. لا يوجد شيء أكثر يمكننا القيام به بالنسبة له. |
Geri dönene kadar başka Yapabileceğimiz bir şey yok yani tek şansımız rüyalarımızı takip etmek. | Open Subtitles | حسناً ، ليس هناك شيء نستطيع القيام به حتى نعود لذالك خيارنا الوحيد متابعة هو أحلامنا |
Albayla buluşmanın FBI'ın tuzağı olup olmadığını öğrenmek için Yapabileceğimiz bir şey daha var. | Open Subtitles | هناك شيءٌ إضافي يُمكننا فعله للتأكد من أن اللقاء مع العقيد هو فخ من مكتب التحقيقات |