Yale formlarıyla yok ama benim için yapabileceğin bir şey var. | Open Subtitles | ليس مع تقديم يال ولكن هناك شئ يمكنك فعله من أجلي |
Beni kulübe geri almak için yapabileceğin bir şey yok mu? | Open Subtitles | لكن هل هناك أي شيء يمكنك فعله لأعادتي في النادي ؟ |
Buna mani olmak için yapabileceğin bir şeyin olmadığına emin misin? | Open Subtitles | أنت متأكد لم يكن هناك شيء يمكنك القيام به لمنع ذلك؟ |
Ölümünün çabuk olması için dua etmekten başka yapabileceğin bir şey yok. | Open Subtitles | كل ما تستطيع فعله هو أن تدفع لقاء موت سريع والذي |
Burada yapabileceğin bir şey yok, ve muhtemelen oraya gelecektir. | Open Subtitles | لا يمكنك فعل شىء هنا على الأرجح سيحاول الاتصال بك هناك |
Şimdi yapabileceğin bir şey yok.. | Open Subtitles | يبدو لي كأنها أتت في يوم موت امها لا شيء يمكنكِ فعله الآن دعي الأمر |
Kız öldü ve senin yapabileceğin bir şey yoktu. | Open Subtitles | توفيت الطفلة، ولم يكن هناك شيء تستطيعين فعله. |
Benim için yapabileceğin bir şey var çok uzun zamandır unuttuğum bir şey. | Open Subtitles | ثمة شيء يمكنك أن تفعله لي شيء لم أعرفه منذ أمدٍ طويل جداً |
Ama gerçekten biliyorsun, yapabileceğin bir şey yok. | Open Subtitles | لكن بالحقيقه تعرف انه ليس هناك شيء يمكنك فعله |
Eğer gerçekten gay ise yapabileceğin bir şey yok. | Open Subtitles | اسمعني، إن كانت شاذة حقاً، فلا يوجد ما يمكنك فعله حيال هذا |
Doktor. Sana güvendiğimi söyleniyorum ama yapabileceğin bir şey olmalı. | Open Subtitles | حسناً يا دكتور ، أنا لا أثق بك لكن لابد من وجود شئ يمكنك فعله |
Eve gitmelisin, Alex. Burada yapabileceğin bir şey yok. | Open Subtitles | يجب أن تذهب للمنزل، أليكس لا يوجد شيء هنا يمكنك فعله |
yapabileceğin bir şey yok. Güce sahip değilsin. | Open Subtitles | لا يوجد شئ يمكنك فعله , انت لا تمتلك القوى |
Evet, önemli, ama bu konuda yapabileceğin bir şey yok. | Open Subtitles | إنه شيء مهم، لكن لا أعتقد بأنه يمكنك القيام بشيء حيال ذلك |
Söz vermiştin, benim için yapabileceğin bir şey olduğunda... | Open Subtitles | وكنت وعدتنى إذا كان هناك أى شئ يمكنك القيام به |
Çok geç. yapabileceğin bir şey yok. | Open Subtitles | لقد فات الأوان ليس هناك شيئا تستطيع فعله |
Üstelik duysa bile, yapabileceğin bir şey yok. | Open Subtitles | حتى لو كان سيسمع صراخك فلا يمكنك فعل أي شيء |
yapabileceğin bir şey olmalı. Bu şerefsizin hayatını mahvetmesine izin veremezsin. | Open Subtitles | لابد من وجود أمراً يمكنكِ فعله لا يمكنكِ ترك ذلك الوغد يحطم حياتك |
Şu anda yapabileceğin bir şey yok. | Open Subtitles | أنظري، حالياً، لا يوجد شئ تستطيعين فعله. |
Tüm yapabileceğin bir erkek gibi hissetmek. | Open Subtitles | كل ما يمكنك أن تفعله هو أن تعامله على أنك رجل |
İple yapabileceğin bir sürü eğlenceli ve ilginç şey var. | Open Subtitles | ثمّة أشياء ممتعة وشيقة لا تحصى بوسعك إنجازها بحبل. |
Evet, bizim için yapabileceğin bir şey var. | Open Subtitles | . حسناً . هُناك شيء يُمكنك فعله من اجلنا |
Silinen derslerini kaydetmek için hala yapabileceğin bir şey var. | Open Subtitles | يبقى أمر واحد يمكن أن تقومي به لكي تعيدي تلك المواد التي تركتِها |
Burada yapabileceğin bir şey yok, Baş Müfettiş. | Open Subtitles | لا يوجد هنا ما يمكنك أن تقوم به سيدي المفتش |
Artık yapabileceğin bir şey yok. Biri görmeden gidelim hemen buradan. | Open Subtitles | لا شيئ يمكنك عمله يجب أن نذهب قبل أن يراكِ أحد |
Bunu engelleyebilmek için yapabileceğin bir şey yoktu. | Open Subtitles | ما من شيء تستطيع فعله للحؤول دونه |
Eğer yapabileceğin bir şey olsaydı zaten sana yaptırırdım. | Open Subtitles | اذا كان هناك أي شيء بأمكانك فعله فلقد فعلناه بالفعل |
Arkadaşını geri getirmek için şu an yapabileceğin bir şey yok. | Open Subtitles | لا يوجد شئ بإمكانك فعله الآن قد يرجع صديقك، هل تفهمين؟ |