| Yapabileceğin tek şey, bu seçimin seni mahvetmesine izin vermemek. | Open Subtitles | كل ما يمكنك فعله هو أن لا تسمحي لذلك بتدميرك. |
| Evet. Çok fazla kötü şey yaptın. Şimdi Yapabileceğin tek şey iyi bir şeyler yapıp teraziyi dengelemek. | Open Subtitles | أجل، لقد قمت بالعديد من الأعمال الفظيعة كل ما يمكنك فعله الآن |
| Ayrılman Yapabileceğin tek şey. | Open Subtitles | إنه المكان الوحيد الذي بقي لك |
| Ayrılman Yapabileceğin tek şey. | Open Subtitles | إنه المكان الوحيد الذي بقي لك |
| Yapabileceğin tek şey onlardan ders çıkarmak. | Open Subtitles | كل ما تستطيعي فعله هو محاولة التعلم منها |
| Bazen canım, Yapabileceğin tek şey bu. | Open Subtitles | أحياناً، يا عزيزتي، هذا كل ما يمكننا فعله. |
| Şu anda gelecekle alakalı Yapabileceğin tek şey bu geleceğin içinde olmak isteyip istemediğine karar vermek. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي تستطيعين فعله بما يخصّ المستقبل الآن هو أن تقرّري إن كنتِ تريدين أن تكوني فيه أو لا |
| Yapabileceğin tek şey bu. Charlie Sievers'i tut. | Open Subtitles | هذا كل ما يمكنك فعله استأجر / تشارلى سيفرز |
| Yapabileceğin tek şey tatlı ve harika bir adam olmaya devam etmen. | Open Subtitles | كل ما يمكنك فعله في الإستمرار... في كونك الرجل اللطيف الرائع الذي عهدتك إياه. |
| Yapabileceğin tek şey sinirlenmek. | Open Subtitles | كل ما يمكنك فعله هو الشعور بالغضب. |
| Yapabileceğin tek şey bu. | Open Subtitles | هذا كل ما يمكنك فعله |
| Yapabileceğin tek şey bu zaten. | Open Subtitles | وهذا ما تستطيعي فعله |
| Bazen Yapabileceğin tek şey budur. | Open Subtitles | أحياناً ذلك كل ما يمكننا فعله |
| Yapabileceğin tek şey kedi fotoğraflarına bakmak olduğunda interneti sevmiştim. | Open Subtitles | أحببت الإنترنت عندما كان الشيء الوحيد الذي تستطيعين فعله هو النظر إلى صور للقطط |
| Bunu durdurmak için Yapabileceğin tek şey suçunu itiraf etmek. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي تستطيعين فعله لأيقاف هذا هو الإعتراف |