Sanki bir şeyle meşgulmüş gibi parmaklarını klavyenin üstünde dolaştırıyordu ama her zamanki bir şey yapmıyordu tabii. | Open Subtitles | حسنا, لقد فعل ذلك الشيء عندما يمثل أنه مشغول, إصبعه يرتعش Shiftفوق زر الـ وهو لا يفعل شيئا حقا, |
Onların yanlarında hiçbir şey yapmıyordu. | Open Subtitles | هو لا يفعل أي شيء في وجودهما |
Ve o yapmıyordu. O tebeşir ile kaldırımda karalama yapıyordu. | TED | و لم يكن يفعل ذلك. كان يخربش بطبشور على الرصيف |
Onu hapiste tutmak, hayata devam etmemi engellemekten başka birşey yapmıyordu. | Open Subtitles | إبقائه في السجن لم يكن يفعل شيئاً سوى منعي من المضي قدُماً |
Eğer bunu Dumbledore'a götürüyorsa, bilerek yapmıyordu. | Open Subtitles | (إنكانتستسلمهذا للأستاذ(دمبلدور، فمؤكد أنها لم تكن بوعيها. |
Yanlış hiçbir şey yapmıyordu. Ve ben bunu ispatlayabilirim. | Open Subtitles | لم تكن تفعل أي شيء خاطئ و بإمكاني إثبات ذلك |
Yani Kont aklını oynatmış numarası yapmıyordu, değil mi? | Open Subtitles | إذًا , لم يزعم الكونت جنونه , صحيح ؟ |
Hayır, bunu yapmıyordu. | Open Subtitles | لا، هو لا يفعل ذلك |
Hayır, tabii ki yapmıyordu! | Open Subtitles | لا, بالطبع لا يفعل! |
Bunu kendi çıkarı için de yapmıyordu. | Open Subtitles | و لم يكن يفعل أياً منها لنفسه |
Hiçbir şey yapmıyordu. | Open Subtitles | لم يكن يفعل أيّ شئ |
Bunu kendi çıkarı için de yapmıyordu. | Open Subtitles | و لم يكن يفعل أياً منها لنفسه |
Eğer bunu Dumbledore'a götürüyorsa, bilerek yapmıyordu. | Open Subtitles | (إنكانتستسلـّمهذا للأستاذ(دمبلدور، فمؤكد أنها لم تكن بوعيها. |
Ama olağandışı bir şey yapmıyordu, o yüzden onu görmemiş gibi davrandım. | Open Subtitles | حسناً , لكنها لم تكن تفعل أي شيء غير إعتيادي لذلك تظاهرت فقط أنّني لم أرَها |
- Öyle yapmıyordu. | Open Subtitles | -لم تكن تفعل |
Yani Kont aklını oynatmış numarası yapmıyordu, değil mi? | Open Subtitles | إذًا، لم يزعم الكونت جنونه، صحيح؟ |