JO: Coğrafya ödevini yapmadığın için genç ölmüyorsun. | TED | جايمي أوليفر: لن تموت في سن صغيرة لأنك لم تؤد فرض الجغرافيا الدراسي. |
yapmadığın için mutlu ol. Yoksa ikinizi de öldürmüş olacaktım. | Open Subtitles | كن سعيدا لأنك لم تفعل لكنت قتلتكما انتما الاثنان |
Bak, muhtemelen dün ödevimi yapmadığın için sana kızacağımı düşünüyorsun. | Open Subtitles | أنظر ربما تعتقد أنني هنا لكي أنقذك لأنك لم تؤدي فروضك بالأمس |
Bunu hiç yapmadığın için ne anlama geldiğini bilemezsin ama nefes almak kadar gerekli bir şey. | Open Subtitles | لأنك لم تجربه فلن تعرفه. لكنضرورىكالتنفس. |
Sana piçlik yapmadığın için... teşekkür etmek istedim. | Open Subtitles | فقط أردت أن أشكرك أعتقد لأنك لم تكن وغداً |
Sırf işini adam gibi yapmadığın için, o dosyayı aldım. | Open Subtitles | أخذت ذلك الملف فقط لأنك لم تكن تؤدي وظيفتك كما يُفترض. |
Yani hiçbir şey yapmadığın için kendini iyi hissedebiliyorsun. | Open Subtitles | وتشعرين بالرضا لأنك لم تفعلي شيئاً |
İlk önce sen istek yapmadığın için senin şarkın benimkinden sonra çalar. | Open Subtitles | أغنيتك تبدأ بعد ذلك لأنك لم تطلب أولاً |
Kaza yapmadığın için şanslısın. | Open Subtitles | أنت محظوظ لأنك لم تتحطم. |
Bu konuşmayı düğünümden yapmadığın için teşekkür ederim. Annie'nin Liam'ı atlatmasını senin Max'e yaptığın gibi değerlendiremezsin. | Open Subtitles | شكرا لأنك لم تقولي هذا كنخب في حفل زفافي. نعم, لا تتوقعي أن تنسى (آني) (ليام) |
Evet, daha önce yapmadığın için doğru gelmiyor. | Open Subtitles | فقط لأنك لم تقم بذلك مسبقاً |
Sen hiç bir şey yapmadığın için de, arkadaşın öldü. | Open Subtitles | الآن صديقك ميت، لأنك لم تفعل شيئا ، |