ويكيبيديا

    "yapmak yerine" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • عوضاً عن
        
    • بدلاً من
        
    • بدلا من
        
    • بدلًا من
        
    • وبدلاً
        
    Bu limitli düşünme yaklaşımını benimsedim ve tuvalime taşıdım ve düşündüm ki, tuvale resim yapmak yerine sadece göğsüme resim yapsam ne olur? TED أخذت هذا النهج التفكيري التقليدي إلى قماشتي و تساءلت ماذا لو ، عوضاً عن الرسم على القماش ، يمكنني فقط الرسم على صدري ؟
    Bu yüzden öyle yapmak yerine, kalkanını döndürür ve ona arkadan yaklaşır. Open Subtitles لذا ما فعله عوضاً عن ذلك اخذ درعه واستداره ثم اقترب منها من الخلف
    Başkan hanım, bu hazırlığı yapmak yerine, belki de saldırının önüne geçmeliyiz. Open Subtitles بدلاً من الاستعداد له لربما علينا محاولة وقف هذا الهجوم سيدتي، الرئيسة
    Yani tüm bu zahmetli diyet ve egzersizleri yapmak yerine, sadece onların şişmanlarını beklememiz yeterli, belki birkaç turta yaparız. TED اذاً بدلاً من كل تلك المشقة في الحمية والتمارين فقط نحتاج أن ننتظر حتى يُصبحوا بُدناء ربما نقوم بخبز بعض الفطائر
    Belki kendi ayrıcalığının keyifle gösterişini yapmak yerine, ayrıcalığın keyifli gösterişiyle dalga geçiyordu. TED ربما بدلا من التباهي ببهجة بامتيازاتها كانت تسخر من أولئك الذين يتباهون بامتيازاتهم.
    Ama hafıza kartlarıyla pratik yapmak yerine, uyurken hafızamızı kandırabilecek ilginç bir yöntem olabilir. TED ولكن بدلًا من التدرب باستخدام البطاقات التعليمية، قد يكون هناك طريقة أكثر متعة، وهي أن نخترق ذاكرتنا أثناء نومنا.
    Anne yarın burada olacak ve bense hazırlık yapmak yerine bir hayalet ve köpekle aynı masada oturacağım. Open Subtitles فالأم ستأتي غداً، وبدلاً من الأستعداد أجلس علي مائدة واحدة مع شبح وكلب.
    Şu anda onun nöbeti olmalıydı ama yapması gereken şeyi yapmak yerine o dışarıda seninle birlikte. Open Subtitles من المفترض أن تكون مناوبتها الآن، لكن عوضاً عن فعل ما هو مفترض عليها، إنّها هنا معك.
    Bacakları ile yapmak yerine bütün işi esnek sırtı ile yapıyor, tırtıl gibi omurgasını bükerek vücut ağırlığının çoğunu kaldırıyor. Open Subtitles عوضاً عن إسناد المهمة جميعا لأرجله، يثني ظهره كاليسروع، مُقوساً عموده الفقري ليرفع معظم ثقل جسمه.
    Çünkü kızgınlık hissettiğinde, birinin suratına yumruğu atmak istediğinde bunu yapmak yerine kâğıda dökersin. Open Subtitles لأنهُ عندما تشعرُ بالغضبِ ، عندما تُريد أن تضرب أحدا ما فى وجهة تضعها على ورقةٌ عوضاً عن ذلك.
    Saç yapmak yerine, saç satmaya da başlayacağız. Open Subtitles عوضاً عن تصفيف الشعر سوف نبداً ببيعه أيضاً
    Toplumlarımızdaki toplu veya ortak irfana ulaşmak ve daha üretken çözümler bulmak adına onlara yatırım yapmak yerine siyasi duruşa tenezzül ettik. TED عوضاً عن محاولة الوصول إلى الحكمة المتجمّعة في مجتمعاتنا و إستثمارها لإيجاد حلول أكثر إبداعاً كنا قد عدنا إلى مواقفنا السياسية
    Bir arabaya yatırım yapmak yerine, topluluğa yatırım yapıyoruz. TED بدلاً من الإستثمار في سيارة, نستثمر في مجتمع.
    İlk hedefimiz için öncelikle geleneksel yapay zekâda gerektiği gibi yüzlerce pahalı test yapmak yerine sadece bir tıbbi görüntü kullandık. TED بالنسبة لهدفنا الأول، بدلاً من البدء بالعشرات والآلاف من هذه الصور الطبية المكلفة، واستعمال الذكاء الاصطناعي التقليدي بدأنا بصورة طبية واحدة
    Linux her bir görevi önem sırasına göre derecelendirirdi bazen de görevleri yapmak yerine önem sırası için daha çok zaman harcardı. TED كانت لينكس تقوم بترتيب كل مهمّة من مهامها حسب أهميّتها، مستغرقةً أحياناً وقتاً أكثر في ترتيبها بدلاً من أدائها.
    Bu adımların üç veya dördünü de yapıyoruz, sırayla yapmak yerine, paralel olarak yapıyoruz. TED نقوم بهذه الخطوات الثلاث أو الأربع، بدلاً من فعلها بتتابع، نقوم بهم معاً.
    çok açık bir duyguyla bu yüzden gelecekte bilgisayarlarımızdan yada dışardan alış-veriş yapmak yerine ihtiyacımız olan herşeyi evimizde kendi kişisel üreticilerimizde üreteceğiz Open Subtitles بإدراك واضح جدا لذا بالمستقبل، بدلا من التسوق عبر الإنترنت أو في الشارع يمكننا أن ننتج كل شيء نريده أو نحتاجه في المنزل
    Seni rahatsız eden şeyle ilgili bir şey yapmak yerine bodrumda surat asıyorsun. Open Subtitles عابس هنا في الدور السفلي بدلا من ان تقوم بشيء عن مايزعجك حقا
    Bunu yapmak yerine, biz balıkları besleyebileceğiniz bazı balık çubukları geliştirdik. TED بدلا من القيام بذلك في الواقع، لقد قمنا بتطوير بعض عيدان الأسماك يمكنك إطعام الأسماك.
    Diğer çocuklarla parti yapmak yerine aynen şimdi olduğu gibi seni bir kova dondurmanın başında bulmuştum. Open Subtitles وجدتك هنا, مثل تلك المره تأكلين الكثير من الآيس كريم بدلًا من الخروج و الإحتفال مع الأطفال الآخرين
    Ve bir sözleşme yapmak yerine aşkı bekleyerek ölmeyi tercih ederim. Open Subtitles وأفضل الموت ريثما يحدث بدلًا من أبدله بعلاقة اتفاقية.
    Gerçek işimi yapmak yerine, burada senin kötü bir durumu daha kötü yapmanı engellemeye çalışıyorum. Open Subtitles بدلًا من تأديتي لواجبي الحقيقيّ، إنّني هُنا أحاول إقناعك لتتوقّف عن زيادة الطين بلّة.
    Mayıs sineğimiz aile hayatının boğucu zincirlerinden kaçıp TV karşısında sonsuz geceler geçirmek veya çekemediği; berbat, rezalet, sıkıcı insanlarla barbekü yapmak yerine gönül eğlendirmek için aklını, zekasını ve gizlenmenin gücünü kullandı. Open Subtitles هذا الرجل ذو اليَوم الواحد كان يحاول الهروب من القيود العائلية الخانقة، وبدلاً من مشاهدة التلفاز لليالي لا نهاية لها

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد