ويكيبيديا

    "yapmaktan" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • القيام
        
    • الفعل
        
    • إجراء
        
    • أداء
        
    • لعمل
        
    • بالقيام
        
    • بفعلها
        
    • بممارسة
        
    • تُنفقين أموالاً هائلة على سيارات
        
    • ان تفعل
        
    • اقتراف
        
    • من ممارسة
        
    • عن جعل
        
    • أنه كل ذلك
        
    • يمنعنا
        
    İşini yapmaktan daha çok laklak eden ve devamlı atıştıran demek. Open Subtitles معناها أنه معظم الوقت يثرثر ويتناول الكعك بدلاً من القيام بوظيفته
    Bütün bunlar onun gelecekte iyi şeyler yapmaktan uzak tutmak ve hayatını aşama aşama tehlike altına atmak olurdu. Open Subtitles كل ما من شأنه القيام به هو الحفاظ عليه من الجيد القيام المستقبل وتعرض حياتك للخطر في هذه العملية.
    Bizim için fedakarlık yapmaktan çünkü bu ilişkiyi ciddiye almıyor. Open Subtitles القيام بأي تضحية من أجلنا لأنها ليست جادة بشأن العلاقات
    Elbette bunu söylemek elleriniz bağlıyken yapmaktan çok daha kolaydır. Open Subtitles بالطبع القول أسهل كثيراً من الفعل حين تكون يداك مقيدة
    Havasupailer bunu öğrendi ve 700.000 dolar tazminat aldı ve üniversiteyi rezervasyonda (özel bölge) araştırma yapmaktan men ettiler. TED عندما علم الهافاسوباي بذلك، رفعوا دعوى قضائية وربحوا 700،000 $، ومنعوا جامعة ولاية أريزونا من إجراء بحوث على ملكيتهم.
    Bunu yapmaktan nefret ediyorum, fakat babamın kim olduğunu biliyor musun? Open Subtitles أكره القيام بذلك، ولكن هل لديك أي فكرة من هو والدي؟
    ...ve üç... seni harika hissettiren şeyleri yapmaktan her vazgeçişinde seni mutsuz hissettirse de içinde bir şeyler ölüyor. Open Subtitles وثالثاً، كل مرة تبتعد فيها عن القيام بما يجعلك تشعر بالعظمة رغم أن هذا يحزنك يموت شيء في داخلك
    Hastalarım hayatlarında bir şey yapmaktan çekindiğinde onlara bazen balıklama dalmaları gerektiğini söylerim. Open Subtitles هناك شيء أقوله لمرضاي عندما يترددون بشأن القيام بخطوة ما في حياتهم الخاصة
    Ve bununla, biliyorum ki gerekli mesajları alacağım Eğer gerçekten ihtiyacım varsa, olduğunuz gibi daha çok çılgın şeyler yapmaktan gerçekten keyif aldım. TED نعم، لقد استمتعت حقاً باستكشاف العالم أكثر بالفعل، القيام بالمزيد من الأشياء المجنونة مثلما رأيتم في شريط الفيديو.
    Zor görevleri olan insanları, ebeler gibi, kutucukları işaretlemeye zorlayarak dikkatini dağıtıp işlerini yapmaktan alıkoyuyor. TED إنّها تشتّت انتباه الناس المجبرين على القيام بمهام شاقّة، مثل القابلات، و القيام بها يتطلّب أن يعجبهم الأمر.
    Hepimiz bunu yapmaktan biraz korkuyoruz, TED كلنا يعترينا بعض الخوف إزاء القيام بذلك.
    Bir şeyin amacı, o şeyi yapmaktan daha önemliyse o zaman o şey muhtemelen bir oyun değildir. TED لو كان هدفه أهم من القيام به, على الأرجح هذا ليس لعبا.
    Aslında yeni fikirler üreten yaratıcılık sihirli bir şey değil, mesele bazı çok basit şeyleri yapmaktan ibaret. TED وليس هناك عملية سحرية في الإبداع للمجيء بأفكار انها مجرد القيام ببعض الاشياء البسيطة جدا
    Bak, bunu yapmaktan gerçekten nefret ediyorum. Demek istediğim... Open Subtitles انظرى انا فى الحقيقه اكره القيام بهذا .اتفهمى
    Bazı adamlar yapmaktan ziyade konuşmaktan daha büyük zevk alır. Open Subtitles يستمد بعض الرجال متعتهم من التحدث أكثر من الفعل
    Yasadışı genetik deneme yapmaktan dolayı tutuklusunuz. Open Subtitles أنت تحت رهن الإعتقال بتهمة إجراء التجارب الجينية غير المشروعة.
    Daha az tatlı püresi yapmaktan uzak. Çünkü o, desteklenebilirliği karışımın içine ekledi, o aslında önemli ölçüde kıyaslamayı daha iyi yaptı. TED بعيداً عن صنع حساء أقل لذة لأنه أضاف الاستدامة إلى هذا المزيج، تجاوز في الواقع أداء المؤشر بشكل ملحوظ.
    Sen ve yandaşların, ...benim ve adamlarımın çıkardığı altını yasal yapmaktan sorumlusunuz. Open Subtitles أنت، وأنت وحدك... كان مسؤولا أمامي وأمام رجالي لعمل هذا الذهب قانونياً
    yapmaktan hiç de hoşlanmadığım şeyleri de yaptılar ve tamamen farklı amaçları vardı. TED و قاموا بكل الأشياء التي لم أكن مهتماَ بالقيام بها، و لكن كانوا يملكون أهدافاَ مختلفة تماماَ.
    Seni korumak adına yapmaktan gurur duymadığım bazı şeyler yaptım. Open Subtitles فعلت أشياء لست فخوراً بفعلها كي أبقيكِ بأمان
    Hepiniz büyücülük ve iblisle iş yapmaktan suçlu bulundunuz. Open Subtitles لقد وجدناكِ مُذنبة بممارسة الشعوذة والتقرب الى الشر. لتُنقذوا أروحككم من العقاب.
    Buraya almaya gelerek o lanet sigarayı yapmaktan daha çok zaman harcadın. Open Subtitles تُنفقين أموالاً هائلة على سيارات الأجرة لتصلي إلى هُنا أكثر مما تُنفقينه على تلك السجائر اللعينة
    Hayatında, tabancayla atış yapmaktan başka yapmak istediğin bir şey yok mu? Open Subtitles انت لا تريد ان تفعل أي شيء في حياتك سوى اطلاق المسدسات؟
    Hata yapmaktan korktuğunu söylemiştin. Open Subtitles قلت أنك تخشين اقتراف خطأ فادح.
    Evet, belki de Michael'la kavga etmenin sebebi hala seks yapmaktan korkuyor olmandır. Open Subtitles آجل,وربما انتِ أخترتي العراك مع مايكل لآنك لازلتِ تخافين من ممارسة الجنس. اولاً..
    Silikon Vadisi dünyayı daha iyi bir yer yapmaktan bahsedip duruyor. TED يفضّل وادي السيليكون الحديث عن جعل العالم مكاناً أفضل.
    Alışveriş yapmaktan, pazarda saatler geçirmekten, ona uygun yiyecekleri bulmaktan ve patates püresi yapmaktan başka bir şey değil. Open Subtitles أنه كل ذلك التسوق و تضييع ساعات في سوق المزارعين للحصول على الأكل المناسب لها, إنها عصيدة البطاطا الحلوة
    Bizi hayal gücünün ötesinde işler yapmaktan alıkoyan tek şey kanun adamlarının kamu yararı adına koyduğu ahlakî kısıtlamalar. Open Subtitles والشيء الوحيد الذي يمنعنا من إنجاز عمل مثالي، هي هذه التقييدات الأخلاقية التي يضعها القانون تحت مسمى النظام العام.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد