Kim olduğu umurumda değil. Tek yapması gereken teslim olmak. | Open Subtitles | لا أكترث من يكون، كل ما عليه فعله هو الاستسلام |
Tek yapması gereken babamın adını söylemekti, ama yapmadı; ağzını kapalı tuttu. | Open Subtitles | كل ما كان عليه فعله هو ذكر اسم أبي ، ولم يفعل |
Bu neslin yapması gereken ikinci şey kurumlarımızı oluşturmaktır. | TED | الأمر الثاني الذي يجب أن يقوم به هذا الجيل هو خلق مؤسساتنا الخاصة. |
yapması gereken önemli bir şey olduğunu söyledi. | Open Subtitles | ذلك لمْ يكن من طبيعتها. قالت أنّه كان لديها شيء مُهمّ لتفعله. |
Bütün yapması gereken monitörü kayışla arkasına bağlamaktı. | Open Subtitles | أعني، كان كل ما كان عليه القيام به هو حزم الشاشة علي ظهره. |
Tek yapması gereken, fotoğrafıma bakmaktı. | Open Subtitles | كل ما عليها أن تفعله هو أن ترى صورة أخذوها له |
Tek yapması gereken bebek doğana kadar kendine iyi bakmasıydı. | Open Subtitles | كل ما عليها فعله هو الاهتمام بصحتها حتى ولادة الطفل |
yapması gereken tek şey ne istediğini bilmesi ve bunun için çalışması. | Open Subtitles | كل ما عليه فعله هو أن يعرف ما يرد ويعمل بجد كي يصل إليه |
Dosyalarda ırk yazmaz. Tek yapması gereken künyeleri değiştirmekti. | Open Subtitles | الملفات لا تبين الجنس كل ما عليه فعله تبديل كل شىء |
Tek yapması gereken, aktif görev için yoklama vermeden önce bu mektubu yollamak. | Open Subtitles | كل ما عليه فعله هو ارسال هذه الرسالة قبل أن يتم طلبه |
Tek yapması gereken babamın adını söylemekti, ama yapmadı; ağzını kapalı tuttu. | Open Subtitles | كل ما كان عليه فعله هو ذكر اسم أبي ، ولم يفعل |
Tüm yapması gereken zincirlerin her birinden kendisini kurtarmasıydı. | Open Subtitles | كل ما كان عليه فعله .. هو أن يفك نفسه من السلاسل |
Bir babanın oğluna yapması gereken her şeyi yaptım! | Open Subtitles | ـ قمت بكل شيء ـ قمت بكل شيء من المفترض أن يقوم به الوالد مع ابنه |
Lennox'ın yapması gereken çok işi var ve Salı günü önemli bir sınava girecek. | Open Subtitles | لدى "لينكس" الكثير لتفعله ولديها امتحان كبير يوم الثلاثاء |
Tek yapması gereken biraz beklemekti. Zaten salıvermek zorundaydın. | Open Subtitles | جلّ ما عليه القيام به هو الإنتظار، وستطلقين سراحه. |
Tek yapması gereken saat 10'a kadar dayanmak! | Open Subtitles | كل ما عليها أن تفعله و هي أن تصمد حتى العاشرة! |
Hadi ama Cherly, tek yapması gereken biraz kurabiye yemesi ve gülümsemesi. | Open Subtitles | بحقك شيريل كل ما عليها فعله هو اكل البسكويت و الابتسام |
yapması gereken tek şey şu. | Open Subtitles | كل ما عليه أن يفعل هو هذا |
Yani bütün gezegen bir roketi çekiyor ve onun dünyadan kaçmak için tek yapması gereken saniyede 11,2 km ile gitmek. | Open Subtitles | وكل ما عليها فعله أن تنطلق بسرعة 7 ميل في الثانية للإفلات من جاذبية الأرض |
Benimle dövüşmek istiyorsa, tek yapması gereken bara gelip sorun çıkarmak. | Open Subtitles | لو أنها تريد النزال ، كل ما عليها هو أن تأتي إلى النادي |
İnternetin, kablolunun, dijital yayının yapması gereken, özgürlüğü ve seçenekleri arttırmaktır. | Open Subtitles | ما المفترض بالشبكة أن تفعله ؟ ماذا يفترض بالنظام الناقل السريع أن يفعله ؟ ما المفترض بالنظام الرقمي مهما يكون ان يفعل ؟ |
Tüm yapması gereken uzak durmak ve ünvanını korumak. | Open Subtitles | كُلّ ما يَجِبُ أَنْ يَعمَلُ ان يبقى بعيداً وهو يَحتفظُ باللقب. |
Tek yapması gereken kapıyı açıp içinden geçmek. | Open Subtitles | كل ما يجب عليه فعله ان يفتحه ويستيقظ حينها |
İnsanlar bunu sorun etmiyor çünkü bence bu iyi bir ebeveynin yapması gereken şey. | TED | كل شيء على ما يرام مع الإغلاق، لأنهم يفكرون أن هذا ما يجب أن يفعله الآباء الجيدين. |