İş ortağının eşi. Sizin şirkette yarı zamanlı olarak çalışıyor. | Open Subtitles | هذه زوجة شريكك التجاري, و تعمل بدوام جزئي في الشركة |
İlk önce yarı zamanlı çalışmaya başlarsan kolay alışırsın. | Open Subtitles | البدء بالعمل بدوام جزئى سيساعدك على التأقلم مجددا |
yarı zamanlı olarak Balmumu Müzesi'nde çalışıyorum. | Open Subtitles | حسناً, أنا أعمل في متحف الشمع في دوام جزئي. |
Babam yarı zamanlı çalışıp öğretmenlik eğitimi gördü ve yerel bir ilkokulda müdürlüğe yükseldi. | TED | عمل والدي في وظيفة جزئية وتدرب كأستاذ، وترقى ليصبح مديرًا لمدرسة ابتدائية محلية. |
Adım Celia Austin, Bay Poirot. Kimya bölümünde yarı zamanlı kurs alıyorum. | Open Subtitles | "أنا "سيليا أوستين" يا سيد "بوارو و انا بصف الكيمياء بنصف دوام |
Biliyorum, yarı zamanlı takılıyoruz ve bence sorun değil. | Open Subtitles | أعرف أننا الآن سوية لجزء من الوقت فقط و هذا أمر جيد |
yarı zamanlı bir iş ama faydasının dokunacağına eminim. | Open Subtitles | إنه عمل بوقت جزئي لكن أعتقد أنك ستجدينها مكافأة جيدة |
yarı zamanlı gönüllü çalışandan paralı çalışana çevrilmiş. | Open Subtitles | قدّ تحول وضعها الوظيفي من متطوعة فئة العمالة المؤقتة ، إلى موظفة ثابتة. |
Kurban Keltie Byrne bir şampiyona yüzücüsü ve Sealand'de yarı zamanlı çalışandı. | Open Subtitles | الضحية، "كيلتي بيرم" كانت بطلة سباحة.. وكانت عاملة بدوام جُزئي فى "أرض البحار". |
Evet, okulu yürütürken yaptığım yarı zamanlı bir iş işte. | Open Subtitles | نعم, إنها مجرّد وظيفة بدوام جزئي بينما أدرس في الجامعة. |
Kendi evimi almak için yarı zamanlı bir işe girip para biriktireceğim. | Open Subtitles | سأبحث عن عمل بدوام جزئي وأوفر بعض المال لمكان العيش الخاص بي |
Sırt ağrısı nedeniyle sadece yarı zamanlı iş bulabiliyordu, ve bu yüzden masaya yemek koyacak ve ailesine bakacak kadar yeterince para kazanamıyordu. | TED | ولم يستطع الحصول الا على عمل بدوام جزئي بسبب اعاقته ولم يكن قادراً على توفير الطعام الكافي لعائلته ولا الاهتمام بها |
İlk önce yarı zamanlı çalışmaya başlarsan kolay alışırsın. | Open Subtitles | البدء بالعمل بدوام جزئى سيساعدك على التأقلم مجددا |
Dersler ve yarı zamanlı işler arasında eve düzenli olarak uğramıyorlardır. | Open Subtitles | بين الحصص و الاعمال بدوام جزئى سيكونوا فى المنزل بشكل متقطع على افضل الاحوال |
Kurbanlarını takip ettiği için ya evinin dışında ya da yarı zamanlı bir işte çalıştığını düşünüyoruz. | Open Subtitles | و لأنه يتعقب ضحاياه نعتقد انه اما يعمل خارج المنزل او عمل بدوام جزئى |
Sanık haftada üç gün yarı zamanlı temizlik işinde çalışma cezasına çaptırıldı. | Open Subtitles | المتهمة كان لديها دوام جزئي في محل تنظيف لثلاثة أيام أسبوعياً |
Bir nalburda yarı zamanlı olarak çalışıp, malzeme teslim ediyormuş. | Open Subtitles | كان لديه دوام جزئي كموصّل تجهيزات لدى متجر معدّات عند التلة |
Katende, artık elindeki tek şey yarı zamanlı iş olan bir adam gibi konuşmuyorsun. | Open Subtitles | كاتيندي، أنت لا تتكلم بعد الآن مثل الرجل الذي لديه دوام جزئي فقط |
Aslında okul ücretini ödemek için yaptığım stajlar ve çalıştığım yarı zamanlı işler dışında bu ilk gerçek işim. | Open Subtitles | في الحقيقة ,بعض الزمالات التدريبيةِوأعمال جزئية لدَفْع ثمن المدرسةِ، هذا عملي الحقيقي الاول |
Askere gidene kadar yarı zamanlı çalışacaktım. | Open Subtitles | لقد كُنت أداوم في وظيفة جزئية حتى يتم تجنيدي في الجيش. |
Uzun lafın kısası maaş az, iş yarı zamanlı. | Open Subtitles | القصّة الطويلة موجزها عرض عمل رخيص بنصف دوام |
Daha çok ve daha uzun saatler çalışacaksınız belki ama yanınızda yarı zamanlı çalışan bir asistanınız olacak. | Open Subtitles | أتعلمان ، كلما طال الوقت صعبالعمل.. لكن سيكون هنالك مساعد لجزء من الوقت. |
Para kazanmak için mi devlet okulunda yarı zamanlı öğretmenlik yapmaya başladın? | Open Subtitles | لقد أصبحت مدرسا بوقت جزئي في مدرسة عامة لأجل النقود؟ |
Bir çok geçici yarı zamanlı işte çalıştı ama tüm zaman boyunca sabit gelir kaynağı vardı. | Open Subtitles | عمل بالعديد من وظائف الدوام الجزئي المؤقتة لكن ظل مصدراً وحيداً من مصادر دخله، كان ثابتاً طوال الوقت |
yarı zamanlı elektrikçi ve tesisatçı. | Open Subtitles | يعمل ككهربائي وسباك بدوام جُزئي |