Hahamların yaradılışla ilgili çok güzel bir yorumu var. Bu yoruma göre Tanrı dünyayı yarattığı zaman düşündü ki; dünyayı yaratmanın en iyi yolu adaleti kutsal bir şekilde dağıtmaktı. | TED | وهنالك تفسير رباني جميل عن بداية الخلق يقول انه عندما خلق الله الكون اعتقد انه من الافضل ان يخلق فقط مع العدل الالهي |
Ama gerçek Nemesis ulaştığında, yarattığı şey dünyayı kurtarmada temel alınacak. | Open Subtitles | لكن ما خلقه سيكون ضروري لإنقاذ الكوكب عندما نيميسيس الحقيقي يجيء |
Ancak yarattığı zengin evren önyargılardan uzak olmalıydı. | TED | لكن العالم الحافل الذي صنعه سيبقي تحيزاته الشخصية طويلاً. |
Şimdi belli bir sonucun zihinsel kapasitende yarattığı farka odaklanıyorum. | Open Subtitles | أنا الآن أقوم بالتركيز على الاختلاف لسعة تفكيرك المتتالية المخصصة التي يمكنك صنعها |
Bu saçma görünüyor olsa da mimarların yarattığı modellerden çok farklı değildi. | TED | وفيما تبدو هذه الأفكار ساذجة، فإنها لا تختلف كثيرًا عن تلك الأفكار التي خلقها المصممون. |
Tüm insanları kendi suretinde yarattığı söylenir. | Open Subtitles | لكنه رب جميع الناس يقال أنه خلق جميع الناس فى أحسن صوره |
Ve Tanrı'nın siz insanları hergün... sizin için yarattığı bu mükemmel Dünyada izlemesi... bizim türümüzün daha önce yaratılmasına rağmen... sizin türünüzün en saygı gören olmasının açık işaretidir. | Open Subtitles | وهو رؤيتك للناس علي هذا الحال العالم المثالي خلق لك رسالة تذكير ثابتة |
Gökyüzünün kuşlarını ve yeryüzünün yaratıklarını yarattı, ve yarattığı şeye baktı ve iyi olduğunu gördü. | Open Subtitles | , خلق طيور الهواء و وحوش الأرض و نظر إلى مخلوقاته و رآها جيدة |
Bir iki gün sonra Tanrı'nın bu gezegende yarattığı en güzel toprakları göreceksiniz. | Open Subtitles | بعد يوم أو يومين سترى أجمل ريف خلقه الله |
Ayrıca insanoğlu, Allah'ın yarattığı... en üstün varlıktır ve değerlidir. | Open Subtitles | و البشر هم أعلى المخلوقات و حياة الإنسان غالية فهي من خلقه |
Bazıları ise bu lanet şeyin yarattığı batağa bulaşmış ve hayatta kalmaya çalışan kimselerdi. | Open Subtitles | والبعض منهم فقط إنغمسوا في الجنون الذي خلقه وضعنا الذي نحن به وأيضاً مجرد البقاء على قيد الحياة |
İşte Yeni Dünya'nın yarattığı adam bu. | Open Subtitles | نعم، لننظر وحسب إلى ما صنعه العالم الجديد |
Şimdi, buradaki herkesten Tanrı'nın yarattığı bu çifte dua etmesini istiyorum. | Open Subtitles | الآن ، أطلب منكم جميعا لتصلوا لأجل هذا الرباط الذي صنعه الرب |
Ve kılıcın büyüsüyle, Aku'nun şeytani güçleri toprağa aktarılıp onu sonsuza kadar kendi yarattığı çölde taşlaştırdı. | Open Subtitles | و بسحر السيف، غرزت قوى آكو الشريرة في الأرض فحبس إلي الأبد في تلك القفار القاحلة التي صنعها بنفسه |
Oyuncakçı denen, bir delinin yarattığı bir video oyununda. | Open Subtitles | في لعبة صنعها رجل مجنون يدعي صانع الالعاب |
yarattığı hayatı anladığını göstermek için. | Open Subtitles | ليرينا ان الرب يفهم معنى الحياة التى خلقها |
Altı Yolun Bilgesi'nin yarattığı dünya başarısızlıkla sonuçlanmıştı. | Open Subtitles | العالم الّذي أنشأه الريكودو سينين عالمٌ فاشل. |
Tabiki hayır. Tanrı'nın yarattığı bu güzel gezegendeki her varlığı severim. | Open Subtitles | طبعاً لا ، أحب كل مخلوقات الرب على هذه الأرض الخضراء |
Bunu ilk duyduğumda, kendimle gerçekten gurur duydum. Şöyle düşündüm, araştırmamın yarattığı etkiye bakın. | TED | وعندما عرفت ذلك لأول مرة، شعرت بالفخر بنفسي إلى حد ما. فقد فكرت : أنظر إلى حجم التأثير الذي صنعته أبحاثي. |
Kendi yarattığı kazalarla, kendi resimlerini oluşturmaya başladı. | Open Subtitles | وبدأ بخلق صوره الخاصة بالحوادث التي يسبّبها |
Stanley, sence Kantmiss yarattığı çılgınlığın farkında mıdır? | Open Subtitles | ستانلي هل أحسست بأن كانتميس واعية لحالة الجنان التي صنعتها ؟ |
Ortalama insan ömrünün 30 yıl olduğu zamanlarda insanların yarattığı saçma ve demode bir kurum olduğunu biliyor muydun? | Open Subtitles | إنها مؤسسة عتيقة غير مدروسة اختلقها الناس الذين لم يتخطون عمر الثلاثين |
- Senin üzerinden yarattığı karakter. | Open Subtitles | -نيكي هيت)؟ ) -الشخصيّة المبنيّة عليكِ . |
Onun güzelliği taşkınlık yarattığı zaman tartışma başlar. | Open Subtitles | عندما خَلقَ جمالَها هيجاناً، المُناقشة بَدأتْ. |
Sadece tanrının seni yarattığı kadar akıllı olabilirsin. Yada olamazsın. | Open Subtitles | تستطيع أن تكون ذكياً بقدر ما خلقك الله, أو بدون |