"yarattığı" - Translation from Turkish to Arabic

• خلق
• خلقه
• صنعه
• صنعها
• خلقها
• أنشأه
• مخلوقات
• صنعته
• يخلق
• بخلق
• صنعتها
• اختلقها
• المبنيّة عليكِ
• خَلقَ
• خلقك

Hahamların yaradılışla ilgili çok güzel bir yorumu var. Bu yoruma göre Tanrı dünyayı yarattığı zaman düşündü ki; dünyayı yaratmanın en iyi yolu adaleti kutsal bir şekilde dağıtmaktı.
وهنالك تفسير رباني جميل عن بداية الخلق يقول انه عندما خلق الله الكون اعتقد انه من الافضل ان يخلق فقط مع العدل الالهي

Ama gerçek Nemesis ulaştığında, yarattığı şey dünyayı kurtarmada temel alınacak.
لكن ما خلقه سيكون ضروري لإنقاذ الكوكب عندما نيميسيس الحقيقي يجيء

Ancak yarattığı zengin evren önyargılardan uzak olmalıydı.
لكن العالم الحافل الذي صنعه سيبقي تحيزاته الشخصية طويلاً.

Şimdi belli bir sonucun zihinsel kapasitende yarattığı farka odaklanıyorum.
أنا الآن أقوم بالتركيز على الاختلاف لسعة تفكيرك المتتالية المخصصة التي يمكنك صنعها

Bu saçma görünüyor olsa da mimarların yarattığı modellerden çok farklı değildi.
وفيما تبدو هذه الأفكار ساذجة، فإنها لا تختلف كثيرًا عن تلك الأفكار التي خلقها المصممون.

Tüm insanları kendi suretinde yarattığı söylenir.
لكنه رب جميع الناس يقال أنه خلق جميع الناس فى أحسن صوره

Ve Tanrı'nın siz insanları hergün... sizin için yarattığı bu mükemmel Dünyada izlemesi... bizim türümüzün daha önce yaratılmasına rağmen... sizin türünüzün en saygı gören olmasının açık işaretidir.
وهو رؤيتك للناس علي هذا الحال العالم المثالي خلق لك رسالة تذكير ثابتة

Gökyüzünün kuşlarını ve yeryüzünün yaratıklarını yarattı, ve yarattığı şeye baktı ve iyi olduğunu gördü.
, خلق طيور الهواء و وحوش الأرض و نظر إلى مخلوقاته و رآها جيدة

Bir iki gün sonra Tanrı'nın bu gezegende yarattığı en güzel toprakları göreceksiniz.
بعد يوم أو يومين سترى أجمل ريف خلقه الله

Ayrıca insanoğlu, Allah'ın yarattığı... en üstün varlıktır ve değerlidir.
و البشر هم أعلى المخلوقات و حياة الإنسان غالية فهي من خلقه

Bazıları ise bu lanet şeyin yarattığı batağa bulaşmış ve hayatta kalmaya çalışan kimselerdi.
والبعض منهم فقط إنغمسوا في الجنون الذي خلقه وضعنا الذي نحن به وأيضاً مجرد البقاء على قيد الحياة

İşte Yeni Dünya'nın yarattığı adam bu.
نعم، لننظر وحسب إلى ما صنعه العالم الجديد

Şimdi, buradaki herkesten Tanrı'nın yarattığı bu çifte dua etmesini istiyorum.
الآن ، أطلب منكم جميعا لتصلوا لأجل هذا الرباط الذي صنعه الرب

Ve kılıcın büyüsüyle, Aku'nun şeytani güçleri toprağa aktarılıp onu sonsuza kadar kendi yarattığı çölde taşlaştırdı.
و بسحر السيف، غرزت قوى آكو الشريرة في الأرض فحبس إلي الأبد في تلك القفار القاحلة التي صنعها بنفسه

Oyuncakçı denen, bir delinin yarattığı bir video oyununda.
في لعبة صنعها رجل مجنون يدعي صانع الالعاب

yarattığı hayatı anladığını göstermek için.
ليرينا ان الرب يفهم معنى الحياة التى خلقها

Altı Yolun Bilgesi'nin yarattığı dünya başarısızlıkla sonuçlanmıştı.
العالم الّذي أنشأه الريكودو سينين عالمٌ فاشل.

Tabiki hayır. Tanrı'nın yarattığı bu güzel gezegendeki her varlığı severim.
طبعاً لا ، أحب كل مخلوقات الرب على هذه الأرض الخضراء

Bunu ilk duyduğumda, kendimle gerçekten gurur duydum. Şöyle düşündüm, araştırmamın yarattığı etkiye bakın.
وعندما عرفت ذلك لأول مرة، شعرت بالفخر بنفسي إلى حد ما. فقد فكرت : أنظر إلى حجم التأثير الذي صنعته أبحاثي.

Kendi yarattığı kazalarla, kendi resimlerini oluşturmaya başladı.
وبدأ بخلق صوره الخاصة بالحوادث التي يسبّبها

Stanley, sence Kantmiss yarattığı çılgınlığın farkında mıdır?
ستانلي هل أحسست بأن كانتميس واعية لحالة الجنان التي صنعتها ؟

Ortalama insan ömrünün 30 yıl olduğu zamanlarda insanların yarattığı saçma ve demode bir kurum olduğunu biliyor muydun?
إنها مؤسسة عتيقة غير مدروسة اختلقها الناس الذين لم يتخطون عمر الثلاثين

- Senin üzerinden yarattığı karakter.
-نيكي هيت)؟ ) -الشخصيّة المبنيّة عليكِ .

Onun güzelliği taşkınlık yarattığı zaman tartışma başlar.
عندما خَلقَ جمالَها هيجاناً، المُناقشة بَدأتْ.

Sadece tanrının seni yarattığı kadar akıllı olabilirsin. Yada olamazsın.
تستطيع أن تكون ذكياً بقدر ما خلقك الله, أو بدون