| Burası hayatımın senin yarattığın bir bölümü. | Open Subtitles | هنا قضيت جزءً من حياتى والذى صنعته من آجلى |
| Bunca zaman sonra, yarattığın şeyi bırakmak. | Open Subtitles | بعد كل هذا الوقت تضطر للتخلي عما صنعته بيديك |
| Kendi yarattığın dünyadan ibaretsin ve hayatın sona erdiğinde yarattığın bu dünya da sona erecek. | Open Subtitles | إنّك العالم الذي خلقته لنفسك، و عندما أن تزال من الوجود، فأن هذا العالم سوف يزال من الوجود أيضاً. |
| Sen kendi kendinin kralısın... ve bu da kendine yarattığın cehennem. | Open Subtitles | أنتملكنفسك، وهذه الجحيم التي خلقتها لنفسك. |
| Benim kadim kılıcım senin yarattığın teknolojinin üstesinden gelmekte yetersiz kalıyor. | Open Subtitles | شفرة سيفي القديم لاتستطيع خرق التكنولوجيا الحديثة التي صنعتها |
| Burada yarattığın şey gerçekten etkileyici. | Open Subtitles | ما قمت بإنشائه هنا مثير للإعجاب بحق |
| Bir gün... bir gece... sana yarattığın canavarı göstereceğim. | Open Subtitles | ذات يوم .. ذات ليلة وسوف أريك الوحش الذي صنعته |
| yarattığın o şeyin seni ne kadar çabuk gözden çıkaracağını bir düşün. | Open Subtitles | تخيل مدى السرعة التي سينبذك فيها ذلك الشيء الذي صنعته |
| Tam olarak burada değil. Senin yarattığın hapishanede. | Open Subtitles | ليس هنا بالضبط تماماً، إنه في السجن الذي صنعته |
| Senden yarattığın dünyada iyi şeyler yapabilmek için bizi korumanı istiyoruz. | Open Subtitles | ونطلب منك حمايتنا لأجل القيام بالخير للعالم الذي خلقته |
| Seni yok edecek ve muhtemelen sonra yarattığın her şeyi yok edecek. | Open Subtitles | ستقوم بالقضاء عليك و بعدها ستدمر كل شيئٍ قد خلقته |
| Senin yarattığın yüzüne paralel gelen yumruğum. | Open Subtitles | كل ما خلقته أنت هو أثر قبضتي على وجهك |
| Peki, o çocuk için yarattığın ortam yaşadığı yer, gittiği okul hepsi standartların altında. | Open Subtitles | حسنا، البيئة التي خلقتها لتلك الطفلة من مسكنها ومدرستها، تحت المستوى بكل المقاييس أخالفك الرأي |
| yarattığın pisliğin içinde yatman | Open Subtitles | أن تنام في القذارة التي خلقتها |
| Bak. yarattığın kendini beğenmiş, yalnızlığı seven adam imajını anlıyorum. | Open Subtitles | أسمعني ، أعرف أنك تحب صورتك كوحيد متعجرف التي صنعتها لنفسك |
| yarattığın şey bir manastır. | Open Subtitles | ما قمتِ بإنشائه هو دير |
| yarattığın değerlinin böyle yanlış yönetilmesi. | Open Subtitles | لتشاهد صنعك الثمين أن يدار بطريقة سيئة كهذه، |
| Bilmem farkında mısın,senin yarattığın karışıklığı temizlemek için burda canımız dişimizde uğraşıyoruz. | Open Subtitles | تعلمين,نحن جميعاً نحاول جاهدين إنقاذ هذه الشركة من براثن الفوضى التي تسببتِ بها |
| Benlik, bulunan bir şey değildir. Kendi yarattığın bir şeydir. | Open Subtitles | بل هو شيء تكوّنه |
| Senin yarattığın salgını durdurmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | أحاول إيقاف الوباء الذي أنشأته |
| En iyisi kendi yarattığın tariflerdir. | Open Subtitles | إن الوصفات التي ابتكرتها بنفسك هي الأفضل |
| Bu kadın senin yarattığın bir yük çünkü... | Open Subtitles | هذه الإمرأه هي مصدر موثوق أنت قمت بإختراعها لماذا؟ |
| Şiddet taraftarı bir adam değilim ama yarattığın özel bir şeyin senden çalınmasının insanı nasıl çıldırttığını iyi bilirim. | Open Subtitles | لست رجلًا عنيفًا، لكنني أعرف إلى أي درجة يمكن أن تغضي عند خلقك شيئا مميز ليُسرق منك. |