Sonra yarattığım bu şeyin sadece tatilde okumam için iyi senaryo bulmaktan çok daha kıymetli olduğunu fark ettim. | TED | ثم أدركت أن هذا الشيء الذي صنعته كان له قيمة أكثر بكثير من أن أجد نص سينمائي جيد لأقرأه خلال العطلات |
Kendini olduğun gibi kabul edebilsen yarattığım çocuk gibi, iyi biri olabilirsin. | Open Subtitles | إذاأستطعتتقبٌلذاتكمثلماتكُن, كالفتى الذى صنعته , ستكُن بخير |
28 milyon insan yarattığım bu şeyi izliyor. | Open Subtitles | 28 مليون شخص يشاهدون شيئاً انا صنعته |
Benim bir yanım daha var: Carrie Dragshaw, Instagram'da yarattığım bir karakter. | TED | ولكن هناك جانب آخر لي: كاري دراجشو الشخصية التي صنعتها في الانستجرام |
İsimsiz yarattığım bu listenin bana, kişisel mail adresimden birçok kez iletildiğini gördüm. | TED | ووجدت أن هذه القائمة التي صنعتها بشكل مجهول تم إرسالها لي عدة مرات في بريدي الإلكتروني الشخصي |
Tüm sanatımı yarattığım bu güvenli, çok güvenli yer, bir efsaneydi. | TED | هذا المكان الآمن جدا الذي خلقته في جميع رسوماتي الأخرى، كان خرافة. |
Belki de annem için yarattığım DAC, aslında benim istediğim ülkeydi. | Open Subtitles | ربما كانت الجمهورية التي خلقتها من أجل أمي هي ما كنت أتمناه فعلاً |
28 milyon insan yarattığım bu şeyi izliyor. | Open Subtitles | ثمانية وعشرون مليون شخص مُرَاقَبَة الشيءِ، خَلقتُ. |
Ben onlara bir çift aşırı gelişmiş iskele sıçanı dedim.... ..ve yarattığım duygusal yıpranma için 4.milyon dolar ödemek zorundayım. | Open Subtitles | أطلق عليهم بأنهم فئران شوارع والأن علي دفع 4 ملايين لهم بسبب الألم الذي سببته لهم ليس عليك التكلم لهؤلاء يامونتي |
Kendi yarattığım hapishaneden beni kovabileceklerini sanıyorlar. | Open Subtitles | تمنعوني من دخول سجن قد أنشأته! كما لو أنه بوسعهم هذا! |
Covent Garden'ın sefil çamurundan... yarattığım bu şey için bayramlık tavrımı mı takınacağım yani? | Open Subtitles | هل علي أن أقلع عن تقاليد الأحد .... من أجل الشيء الذي صنعته ... |
28 milyon insan yarattığım bu şeyi izliyor. | Open Subtitles | 28 مليون شخص يشاهدون شيئاً انا صنعته |
Efendim, bu benim yarattığım robot değil. | Open Subtitles | سيدي، هذا ليس الروبوت الذي صنعته |
Şimdi de cadılar, zamanında benim yarattığım ve ceremesini çektikleri zorba hükümdarı öldürmemi umarak beni buralara kadar getirdiler. | Open Subtitles | "أعادتني الآن مكيدة تحيكها ساحرات، ويصادف أنّي يجب أن أدحر طاغية" "مصّاص دماء صنعته" |
- Medusa, Kripton gezegenini koruma amacıyla benim yarattığım, silah haline getirilmiş bir virüstür. | Open Subtitles | "مادوسا"، هو فيروس صنعته لغرض الدفاع عن كوكب "كريبتون" |
Hepsi öldü ve benim yarattığım zirai ilaçlar yüzünden zehirlendi. | Open Subtitles | ذهبوا كلهم؛ كلهم تسمموا من المبيدات التي صنعتها |
Kendi yarattığım dünyayı çok canlı bir şekilde görebiliyorum ve Cylon yansıtması da çok benzer bir his. | Open Subtitles | أننى أستطيع رؤية حقيقة واضحة قد صنعتها وخبرة تغيير السيلونز تبدو مُمَاثلة تماماً ؟ |
Ve Tanrı dedi ki:'yarattığım adamı ve hayvanları yok edeceğim, çünkü onları yaptığıma pişman oldum.' | Open Subtitles | وقال الله: سوف أدمر الإنسان الذى خلقته لاننى ندمت على أننى خلقت الانسان والحيوان |
Sanırım burada yarattığım atmosferden kaynaklanıyor, öncelikle arkadaşım, sonra patronum... son olarak da eğlendiriciyim. | Open Subtitles | أظن الجو الذي خلقته هنا هو أنني صديق أولاً ثم مدير ثانياً و ربما مرفه عن الموظفين ثالثاً |
Belki de annem için yarattığım DAC, aslında benim istediğim ülkeydi. | Open Subtitles | ربما كانت الجمهورية التي خلقتها من أجل أمي هي ما كنت أتمناه فعلاً |
Birkaç gün önce yarattığım rahatsızlıktan ötürü özür dilerim. | Open Subtitles | أريد الأعتذار عن الأزعاج الذى سببته هنا منذ أيام قليلة |
Ait olduğunu bildiğin tek yere... dileğimle yarattığım diyara. | Open Subtitles | إلى المكان الوحيد الذي تنتمي إليه فعلاً... العودة للعالَم الذي أنشأته بأمنيتي سأعيدك |