Sen insanoğlundan birini yalnızca bir konuyu göz önüne alarak yargılamak istiyorsun. | Open Subtitles | انت تريد الحكم على انسان استناداً فقط على ميزه خارجية واحدة ؟ |
Sonunda hepimizin yaptığı şey kimin kimden daha değerli olduğunu yargılamak. | Open Subtitles | جميعنا يفعل ذلك في نهاية الأمر القاضي فقط من يصدر الحكم |
Onunla ilgili insanların söylediklerini biliyorum ama ben insanları yargılamak istemem. | Open Subtitles | أعرف أناس كثيرة تقول أشياءً عنه، لكنني لا أحكم على الناس |
Ama tabi ki, birinin gerçekten iyi olmasını istiyorsanız, onu yargılamak da o kadar zorlaşır. | TED | ولكن أيضا اذا كنت تتمنى لشخصا ما أن يكون بخير فمن الصعب جدا ان تحكم عليه في نفس الوقت |
Bundan dolayı... bu bireyi mahkemede yargılamak... adalet sistemini alay konusu yapacaktır. | Open Subtitles | وعلى ذلك نقترح أن محاكمة هذا الشخص ستمثّل استهزاءاً للنظام القضائي. |
Aslında beni bunalımlı biri olması ile şaşırttı ama işini kaybetmiş bir adamı yargılamak biraz haksızlık olur. | Open Subtitles | لقد صدمنى أنه مكتئب نوعاً ما و لكن من الظلم أن نحكم على رجل حين يكون عاطلاً |
Üçüncü gözlemim ise, Dengemizi yargılamak için seçtiğimiz zaman çerçevesini oluştururken dikkatli olmalıyız. | TED | الملاحظة الثالثة هي علينا أن نكون حذرين من الإطار الزمني الذي نختاره للحكم على التوازن لدينا. |
Yaptığı veya yapmadığı şeyleri yargılamak bana düşmez ama hem mahkeme hem de sizin için gerçeğe ulaşmaya çalışacağım. | Open Subtitles | ليس من حقي الحكم عليه بسبب ما ربما فعله أو لم يفعله لكني سأحاول الحصول على الحقيقة للمحكمة ولكِ. |
-Bu grubun amacı birbirimizi dinlemek, yargılamak değil. | Open Subtitles | تذكروا أن الهدف من المجموعة هو السماع وليس الحكم على بعض |
Ama yargılamayı yargılamak için çok mu erken davranıyorduk? | Open Subtitles | ، إصدار الأحكام أمر كريه ولكن هل نحن نتسرّع في الحكم على الحكم؟ |
Ama yargılamak için değil, iyileştirmek için burada olduğumdan, sana birkaç ilaç yazacağım. | Open Subtitles | بحيث تكون محطّماً جداً للعبة الكبيرة يوم الأحد ولكن أنا هنا للعلاج ، وليس الحكم سأكتب لك بعض الوصفات |
Bu insanlara kibarlık için değil, kalplerinin kalitesini yargılamak için takıyorum. | Open Subtitles | لا أرتديه كمجاملة لهؤلاء الناس ولكن لأني أحكم على نوعية قلوبهم |
İnsanları doğru yargılamak istiyorsanız salonda bekleyen her danışmanı anında yakalamak ve sorguya çekmeniz gerek. | TED | إن أردت أن تحكم علي الناس بصدق، يجب ان تصل للنقطة التي ينتظرها الاستشاريون، وترسم جدولاً |
Sizi askeri mahkemede yargılamak için. Alicia Florrick'i görmek için. | Open Subtitles | لأحاكمك محاكمة عسكرية لأقابل أليشا فلوريك |
Çünkü bir Mersedes'in içinden yargılamak kolay. | Open Subtitles | وذلك لأنّه من السهل أن نحكم بينما نقود سيّارة من طراز مرسيدس |
Bunları yargılamak için kullandığın değerler nedir? | TED | ما هي القيم التي تستخدمها للحكم على ذلك؟ |
Zarar vermek, yargılamak bunlar insanoğluna ait özellikler. | Open Subtitles | أو يحكم على تصرفاتنا الحكم والإيذاء من صفات الأنسان |
Claudia,seni yargılamak değil niyetim ama sen ve Kevin'ın yaptıkları yüzünden birileri zarar görmüş. | Open Subtitles | كلوديا أنا لست هنا لأحكم عليكِ ولكني أظن أن أحدهم قد تأذى مما فعلتِه أنتِ وكيفين |
yargılamak için değil. Tek istediğim evet ya da hayır demeniz. | Open Subtitles | لا احكم عليك يا سيدي كل ما أحتاجه هو اجابة بنعم أم بلا |
yargılamak istemedim. Yargılanmayı hiç sevmezsin sen. | Open Subtitles | لم أرد أن أنتقدك أنت لم تحب الإنتقاد أبداً |
Alınmaca gücenmece yok, birbirimizi yargılamak yok. | Open Subtitles | من دون مشاعر سلبية، أو أحكام مسبقة، مجرد تبادل حر للمعلومات |
Biliyorsun ki seni yargılamak için elimizde daha çok malzeme var. | Open Subtitles | عندنا أمور أهم للتعامل معها بدلاً من الحُكم عليكِ |
Birini yargılamak için, o kişiyi gözlemlemeli ve şansını denemelisin. | Open Subtitles | اذا أردت أن تحكمي على رجل فاعرفي كيف يتصرف مع الأشخاص من الطبقة الاجتماعية الأقل |
Burada kimsenin fetişlerini yargılamak amacında değiliz. | Open Subtitles | نحن لسنا هنا لنحكم على رغبات الاشخاص المنحرفة |