ويكيبيديا

    "yaymak" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • نشر
        
    • ونشر
        
    • ينتشر
        
    • تنشر
        
    • لينشر
        
    • أنشر
        
    • لنشر
        
    • ينشر
        
    • نشرها
        
    • لأنشر
        
    • لينشروا
        
    • أعظ
        
    • لتنشر
        
    • ألصين
        
    Buraya bağışıkların öğretilerini yaymak için basit bir kılavuz olarak geldim. Open Subtitles لقد جئت هنا كما رسول المتواضع الخاص بك، نشر إنجيل المحصنين.
    Sorunları yaymak için ona yardım ettiğine inandığım nokta burası işte. Open Subtitles وهذا هو المكان الذي أعتقد انها جندته لمساعدتها في نشر الاضطرابات
    New York'ta ne zaman bir duvara denk gelsem, projeyi yaymak için onun fotoğraflarını kullanıyorum. TED في كل مرة أحصل على جدار في نيويورك، أستخدم صوره للاستمرار في نشر المشروع.
    Çalışmam, kanser hücrelerinin bile vücutlarımızı işgal etmek ve gazaplarını yaymak için işbirliği yaptıklarını gösteriyor. TED يُظهِر عملي أنه حتى الخلايا السرطانية تستخدم التعاون لغزو أجسامنا ونشر غضبها.
    O, Irak'taki isyanın İslami bir devrimi, Arap dünyası boyunca yaymak için kullanılabileceğine ikna olmuştu. Open Subtitles فقد كان مقتنعاً بأن التمرد في العراق يمكن أن ينتشر ليشعل ثورة إسلامية في أرجاء العالم العربي
    Ancak, doğruyu yaymak, eskisinden çok daha kolay. TED كما أنه من الأسهل أن تنشر الحقيقة مما كان عليه في السابق.
    Demek adamımız bu hesabı hacklemiş ve iletiyi yaymak için kullanmış. Open Subtitles ، إذا ، رجلنا تسلل إلى حساب اشتراكه - واستعمله لينشر الموضوع
    Ve bu bilgiyi yaymak -- Afrikanın gerisinde çok önemli. TED لذلك نشر تلك المعلومة لـ في كل أرجاء أفريقيا هو أمر هام
    bilgi kısmında benim hakkımda "erkek düşmanı, kaslı lezbiyen ve kariyerimde başardığım tek şey sapkın cinselliği yaymak." yazıyordu. TED تقول السيرة الذاتية أنني "كارهة للرجال وسحاقية وأن الشيء الوحيد الذي حققته في حياتي المهنية هو نشر انحرافي الجنسي."
    YNH: Evet, öyle. Yani teknoloji değişiyor ve artık hem doğruyu, hem kurguyu ve yanlışı yaymak daha kolay. TED يوفال: نعم، إنه كذلك، اعني، التكنولوجيا تتغير، وأصبح الآن من السهل الآن نشر كلاً من الحقيقة والخيال والباطل.
    Kız kardeşi grip olmuş ve mikroplarını etrafa yaymak istemiyormuş. Open Subtitles أختها أصيبت بالإنفلونزا وهي لا تريد نشر الجراثيم
    Çıkmadığımızı bilmen gerek. Tek yaptığın yalan dedikodular yaymak. Open Subtitles عليكِ أن تعلمي أننا لا نتواعد, كل ما تفعلينه هو نشر شائعات خاطئة.
    Bu yalanı yaymak için televizyon kulemizi havaya uçurdular. Open Subtitles دمروا برج التليفزيون من أجل نشر هذه الكذبة
    Din adına hayat yerine ölüm yaymak... masum çocukların eline kalem yerine tüfek vermek... Open Subtitles من أجل نشر الموت بدلا من الحياة باسم الدين من أجل وضع مسدس في يد الأطفال الأبرياء بدلا من الألعاب
    Tekrar karşılaştığımızda, olabildiğince çok gezegene ilacı yaymak için en iyi yöntemi konuşmak istiyorum sizlerle. Open Subtitles في المرة القادمة أودّ أن أناقش نشر المخدّر على عوالم قدر ما نستطيع.
    Enerjinizi nükleer bomba yapmaya ve yıkımın karanlığını yaymak için kullanabilirsiniz, yada ışığın neşesini milyonlara yaymak için kullanabilirsiniz. TED يمكنك استخدام طاقتك لبناء القنابل النووية ونشر ظلام الدمار، أو يمكنك استخدامه لنشر فرحة الإضاءة للملايين.
    "Gerizekalıyla evleniyorum." Kim bunu herkese yaymak ister ki? Open Subtitles "أنا أتزوج رجلا أحمق" من يريد أن ينتشر هذا بالأرجاء ؟
    Niyetiniz bu yalanı tüm köyün huzurundaki mahkemede yaymak mı? Open Subtitles وأنت تنوي أن تنشر هذه الأكاذيب في محكمة مفتوحة أمام القرية بأكملها ..
    Demek adamımız bu hesabı hack'lemiş ve iletiyi yaymak için kullanmış. Open Subtitles إذا ، رجلنا تسلل إلى حساب اشتراكه - واستعمله لينشر الموضوع -
    - Ona mesajını yaymak için bir fırsat vereceğim. Open Subtitles -أستطيع أن أعرض عليه بأن أنشر رسالته في الخارج
    Bu fikirlerin sahipleri, bunları başkalarına yaymak için çok çalışıyorlar. TED الطفيليات تعمل جاهدة لنشر أفكارها للآخرين.
    Majesteleri savaşa devam edeceklerini biliyordu, bu yüzden insanlara dileklerini yaymak istedi. Open Subtitles عرف جلالته بأنهم يريدون الإستمرار بالقتال لذا قرر بأن ينشر رغبته للناس
    Resmi ilan olmadıkça, AI, bu topluluğu etkileyecek bilgileri yaymak benim için hak değil kutsal görevdir. Open Subtitles غياب الإعلان الرسمي معلومات تؤثر على المجتمع ليست من إستحقاقي نشرها
    Bu dünyaya barış ve sevgi mesajı yaymak için getirildim ben. Open Subtitles لقد وضعت على هذه الأرض لأنشر رسالة السلام والحب
    Görünüşe göre, Koruyucular kötülük yaymak için ölümlü katillere yardım ediyor. Open Subtitles على مايبدو، أنَّ " الحُرَّاس " يساعدون البشر المُجرمين لينشروا الشرّ
    Şarkının teması, İncil'i yaymak için doğmam üzerine. Open Subtitles موضوع هذه الاُغنيه هو لقد وُلدت لكي أعظ بالإنجيل
    Borneo ormanlarının derinliklerinde de bazı bitkiler rüzgârı tohumlarını yaymak için kullanır ama tamamen farklı bir şekilde, tohumlarına kanatlar vererek. Open Subtitles في عمق غابات جزيرة بورنيو بعض النباتات تستخدم الرّياح لتنشر بذورها ولكن بطريقة مختلفة تماما بإعطاء بذورها أجنحة
    Çok yakında bu cesur savaşçılar Hades'in ruhunu yaymak ve yaşatmak için ülkenin dört bir yanına dağılacaklar. Open Subtitles بِشانِ يوم غد محارِبوا (الفاجرا) سيُقتلون في كُلِ أنحاءِ (ألصين)

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد