Bu sabah, intihar bombacısı Yeşil Bölge'nin kapılarından birini patlattı. | Open Subtitles | شخص أنتحاري فجر أحد البوابات في المنطقة الخضراء هذا الصباح |
Yeşil Bölge'deki kadın ve çocukları öldürmekten daha fazlasını yaptı. | Open Subtitles | لقد فعل أكثر من قتل النساء والأطفال في المنطقة الخضراء |
Bağdat havaalanından Yeşil Bölge'ye giden yolun kod adıdır. | Open Subtitles | انها شفرة للطريق من مطار بغداد الى المنطقة الخضراء |
Ona, Frankie'lerin Yeşil Bölge'den çıkacaklarını, Tehlikeli Yol'da keklik gibi avlanabilecekleri bilgisini verdim. | Open Subtitles | لقد جعلته يصدق انهم سيغادرون المنطقة الخضراء و سيغلقون الطريق الايرلندى |
Yeşil Bölge'ye yanımda götürdüm. | Open Subtitles | جلبت له المنزل مع لي إلى المنطقة الخضراء. |
Yeşil Bölge'deki iyonlanmış alanlar yüzünden gerçek hava durumu sonuçlarına ulaşamıyoruz. | Open Subtitles | لا يمكننا الحصول على حالة الطقس بدقة قراءات في المنطقة الخضراء بسبب حقول المؤينة. |
Bir gönüllü kapıyı açana kadar Yeşil Bölge'ye girme iznim yok. | Open Subtitles | انا غير مسموح لى بهذا حتى نصل الى المنطقة الخضراء و يفتح متطوع الباب |
Yeşil Bölge'de cep telefonumla konuştum. | Open Subtitles | انا اخذت مكالمة هاتفية فى المنطقة الخضراء |
Bu Yeşil Bölge saçmalığından bıktım. | Open Subtitles | أنا متعب من هذا كله القرف المنطقة الخضراء. |
Sanat bilginizden faydalanıp bay Burgess'ın eşinin yanına geçene kadar Yeşil Bölge'de bir dizi önemsiz işte çalışmışsınız. | Open Subtitles | لقد شغلتي عدة وظائف وضيعة في المنطقة الخضراء إلى أن أستغليتي مهارتكِ في الفنون |
Gracie'nin eğitimine neden Hudson ile birlikte Yeşil Bölge'de devam edemediğini anlayamıyorum? | Open Subtitles | لم أفهم لماذا لا تستطيع غرايسي أن تـُـكمل فروضها المدرسية مع هودسون في المنطقة الخضراء |
Yeşil Bölge sınır çiti hemen tepenin üzerinde. | Open Subtitles | سياج حدود المنطقة الخضراء في التل الموجود هناك |
Teyzen ve kuzeninle birlikte Yeşil Bölge'de biraz daha fazla zaman geçirmeye ne dersin? | Open Subtitles | ما رأيكِ حول قضاء بعض من الوقت في المنطقة الخضراء مع عمتـُـكِ وأبن عمتـُـكِ؟ |
Teyzen Maddie ve kuzeninle kalman için Yeşil Bölge'ye gitmen lazım. | Open Subtitles | سوف تذهبين إلى المنطقة الخضراء عند عمتـُـكِ مادي وأبن عمتـُـكِ |
Burası Yeşil Bölge. Buraya öylece dalamazsın. | Open Subtitles | نحن في المنطقة الخضراء, لا تستطيع الدخول عنوة هكذا |
İşini ve Yeşil Bölge'deki evini muhafaza etmek istemesine güvenebiliriz. | Open Subtitles | نثق أنه يقوم بعمل جيد في منازل المنطقة الخضراء |
Onu Yeşil Bölge'nin kapısına bıraksak bile, | Open Subtitles | حتى لو تركناه على مشارف أبواب المنطقة الخضراء |
Eşin, bayan Kenner'ı Yeşil Bölge'de ne sıklıkla ziyaret ediyor? | Open Subtitles | كــم مرة زارت زوجتـُـك السيدة كينر في المنطقة الخضراء |
En azından ben sana üçüncü seviye bir iş ve Yeşil Bölge'de bir ev sözü vermedim. | Open Subtitles | على الأقل أنا لم أطلق لك وعداً بوظيفة من الدرجة الثالثة في السلطة ومنزل في المنطقة الخضراء |