İstediğin herhangi bir yeşil... ağaç yeşili, zümrüt, okyanus yeşili. | Open Subtitles | أيّ نوع من الأخضر تريده الشجرة الخضراء، الزمردة البركة الخضراء |
İstediğin herhangi bir yeşil... ağaç yeşili, zümrüt, okyanus yeşili. | Open Subtitles | أيّ نوع من الأخضر تريده الشجرة الخضراء، الزمردة البركة الخضراء |
Dekor çok garipti. Altın yeşili renkte bir oturma odası gibiydi. | Open Subtitles | نوع من الأخضر لا يستطيع إلا الإنجليز ابتكاره |
Bu bir kamuflaj yeşili ve kılık değiştirme derisi. | Open Subtitles | دعني أفكر، لون أخضر بجلد غير مدبوغ للتخفي |
Ona o aptal mavi ayakkabıları ve limon yeşili süveteri giydirmişler. | Open Subtitles | لقد جعلوه يرتدي ذلك الحذاء الرياضي الازرق السخيف و كنزة خضراء |
İster İngiliz hakisi giysin, ister İrlanda yeşili, isterse de Alman grisi. | Open Subtitles | الكاكى الانجليزى ، الاخضر الايرلندى او الرمادى الالمانى |
Göğsünü sarkıtarak konuşmandan ve kendini limon yeşili, polyester ceketinin içinde saklamandan anladım. | Open Subtitles | بطريقة تكلمك، طريقة تخبئة نفسك وراء البولستر الأخضر |
Tam olarak, bir üstü açık XK8, İngiliz yarış yeşili renginde. | Open Subtitles | ويريدها قابلة للتحويل، إلى السباق الأخضر البريطاني |
Kırmızı bluzumu mu giysem, yeşili mi, hani belki gözlerin beni arar diye. | Open Subtitles | لبستُ القميص الأحمر أَو الأخضر في حالة إذا كنت تبحث عني |
Bu tonda yeşili gördüğümden bile emin değilim. | Open Subtitles | لا أظن أنني رأيت درجة اللون الأخضر هذه من قبل |
Belki de yeşili seven başka birisidir. | Open Subtitles | حسناً , ربما كان شخصاً آخر مع تفضيله للون الأخضر |
Seyirci yeşili sevmiyor. Yazık! | Open Subtitles | آخر أبحاثنا أظهرت أن مشاهدينا لا يحبون الأخضر |
Bakırın yeşili, sodyumun sarısı, lityumun kırmızısı... | Open Subtitles | الأخضر للنحاس و الأصفر للصوديوم و الأحمر لليثيوم |
Eğer olan biten hoşunuza gidiyorsa, yeşili gösterin. | TED | إن أعجبكم ما يقوله فأظهروا اللافتة الخضراء. |
Ben doğudan diye cevap verecektim ama yeşili alayım bari. Merhaba baba. | Open Subtitles | اه,كنت اعتقد الاسيويات, ولكني سوف اخذ الخضراء اهلا, ابي |
Başına bir bone takmış, ve bezelye yeşili bir elbise giymiş, kollarında bir şala sardığı bir yastık tutuyordu, sanki tuttuğu bir bebekmiş gibi. | Open Subtitles | لكنه كان بيتر يرتدي قلنسوة و فستان أخضر و يحمل وسادة في ذراعة ملفوفة في شال كما لو كان طفلاً |
Kireç yeşili, orman yeşili sarı, mavi. | Open Subtitles | الأأخضر الزيزفوني, أخضر الغابة الأصفر, واحد, أزرق |
Tanrı bile gölgelerde yeşili kullanmamış, Mrs. Donahue. | Open Subtitles | حتى الله لم يخلق ظلاً أخضر يا سيدة دانهيو |
Ona o aptal mavi ayakkabıları ve limon yeşili süveteri giydirmişler. | Open Subtitles | لقد جعلوه يرتدي ذلك الحذاء الرياضي الازرق السخيف و كنزة خضراء |
Baykuş ve kedi fıstık yeşili bir tekne ile denizde açılmışlar. | Open Subtitles | ذهبت البومة والقطة الى البحر على قارب بشكل بازلاء خضراء جميله. |
"Hiçbir şey geçirmiyor sırtına yalnız deniz piyadesi yeşili | Open Subtitles | كلب البحر الذى لا يرتدى الا لبس المارينز الاخضر |
Bir fikrim var. Aynı odada hem yeşili hem de kırmızıyı kullanabiliriz. | Open Subtitles | اليك الأتي , بأمكاننا القيام بكلا اللونين الأحمر والأخضر في الغرفة ذاتها |
Bir deniz yeşili renginde gizem olan Uranüs. | Open Subtitles | اورانوس" - وهو لغزٌ زمردي" |