Zehirler yaşamak için en iyi şey olmadığı için vücutlarımız karışıklığa yol açan yediğimiz şeyden direkt fakat hoş olmayan bir şekilde kurtulmak üzere evrim geçirdi. | TED | ولأن السموم ليست بالشيء المثالي للبقاء على قيد الحياة، فإن أجسامنا قد طوّرت شكلا مباشرا وغير لطيف للتخلص مما قد نكون أكلناه والذي سبب هذا التداخل. |
Ama yediğimiz her şeye mum koydurttu. | Open Subtitles | لكنّه جعلهم يضعون الشموع في كلّ شيء أكلناه |
Sonuç olarak, yarım erzak yediğimiz birkaç gün oldu. | TED | بسبب ذلك، أمضينا عدة أيام نأكل نصف ما يفترض أن نأكله |
Aslında genetik modifikasyon yeni değil. Hemen hemen yediğimiz her şeyin bir şekilde genetiği değiştirilmiş. | TED | الآن، التعديل الوراثي ليس شيئاً جديداً، عملياً كل شيء نأكله قد تم تعديله وراثياً بشكل من الأشكال. |
Tava sandviçi. Bu beraber yediğimiz ilk yemek. | Open Subtitles | هذه هي الوجبة الأولى التي تناولناها معاً |
Dün gece yemek yediğimiz lokantadaydı. | Open Subtitles | حيث كانا بالمطعم حينما تناولنا العشاء بالأمس |
Neticede, hepimiz yediğimiz et porsiyonunu yarıya indirseydik, yarımız vejetaryen olmuş gibi olurdu. | TED | فوق كل شئ، إذا أكلنا جميعاً نصف كمية اللحوم، فسيكون مثل أن نصفنا كانوا نباتيين. |
- Ne? Mezuniyet gecesinde yediğimiz şeyden olabilir. | Open Subtitles | لابد أن ذلك بسبب القذاره التي أكلناها بالحفل |
yediğimiz kadar çok et yemek için hiçbir iyi sebep yok. | TED | ليس هناك سبب وجيه لأكل كمية اللحوم الكثيرة التي نأكلها. |
Bugün yediğimiz onca şeyi yapmaya nasıl vakit bulabildi? | Open Subtitles | كيف سيكون لديكِ الوقت لعمل كل هذا و كل شيء أكلناه اليوم |
Bizi yamyam ya da köpekbalığı olmakla suçlamadan önce, sanırım yediğimiz şeyin insan eti olup olmadığını çözmemiz gerekiyor. | Open Subtitles | قبل أن تتهمنا بأننا من آكلي لحم البشر أو قروش أو أي شئ تحاول أن تقوله أعتقد يجب أن نكتشف ماإذا كان ما أكلناه لحم بشري |
Gerçekten o gece yediğimiz o berbat Çin yemeğini hatırlamıyor musun? | Open Subtitles | ألا تتذكر الطعام الصيني الفاسد الذي أكلناه تلك الليلة ؟ |
Ayrıca, bağırsaklarımızda hangi mikropların yaşadığını yediğimiz besinler de etkiler. | TED | الطعام الذي نأكله أيضا يؤثر في نوعية الميكروبات التي تعيش في أمعائنا. |
Yine de hesabımıza göre, yediğimiz yiyeceklerin her üç ısırığın biri dolaylı veya dolaysız bal arıları tarafından yayılan polenlemeyle oluşmuştur. | TED | لكننا نقدر أن حوالي واحد في ثلاثة لقم من الطعام الذي نأكله هي بصورة مباشرة او غير مباشرة لقاح النحل |
Bu servisler herşeyi içine alıyor, yediğimiz yemek, giydiğimiz kıyafetler, izlediğimiz TV, ısıtma | TED | هذا يشمل كل شيء، الطعام الذي نأكله ، الملابس ، التلفاز، التدفئة . |
İstiladan hemen sonra yediğimiz o harika elmalı turtayı hatırlıyor musun? | Open Subtitles | أتتذكّرين فطيرة التفاح المُدهشة التي تناولناها بعد الغزو؟ |
Umarım dün yediğimiz dürümler yüzünden değildir. | Open Subtitles | اتمنى ان لا يكون ذلك بسبب الاطعمة التي تناولناها بالامس |
Burası 1935'teki o yemeği yediğimiz yer. Hatırladın mı? | Open Subtitles | لقد تناولنا تلك الوليمه هنا عام 35 أتذكر؟ |
Ama tüm istiridyeleri yediğimiz için ve plankton ile beslenen tüm balıkları yediğimiz için planktonu yiyen hiç bir şey yok. Ve daha fazlası çok daha fazlası var. Bu yüzden yaşlılıktan ölüyorlar Bu plankton için duyulmamış bir durum. | TED | ولكن منذ أن أكلنا جميع المحارات وأكلنا جميع الأسماك التي تأكل عوالق الكائنات الحية لن يوجد شي واحد ليأكل عوالق الكائنات الحية وسيوجد الكثير والكثير منه هكذا ستموت بعد ان تعيش طويلا والتي تكون مجهولة بالنسبة لعوالق الكائنات الحية |
Az önce yediğimiz 4 böreğin ücreti, 9750 rupi. | Open Subtitles | بعد حساب قيمة الأربعة فطائر التي أكلناها الآن |
Aslında yediğimiz deniz mahsüllerinin yarıdan fazlası– fin balinası ve kabuklu deniz ürünlerinden deniz yosununa kadar– vahşi hayatta yakalanmıyor. | TED | في الحقيقة، أكثر من نصف الأطعمة البحرية التي نأكلها من الأسماك والمحار للأعشاب البحرية والطحالب لا تصطاد في البرية. |
Görünen o ki yediğimiz yağ miktarı kilomuzu, kolestrolümüzü ya da kalp hastalığı riskini yediğimiz yağın türü kadar etkilemez. | TED | اتضح أن كمية الدهون التي نتناولها لا تؤثر على وزننا أو الكولسترول لدينا أو مخاطر الإصابة بأمراض القلب بقدر تأثير نوع الدهون التي نتناولها |
Buldum.Öğle yemeklerini yediğimiz yerdeki Gabrielle. | Open Subtitles | انا اعرف، غابريل بائعة الساندويش |
yediğimiz her şey Ojai'de ürettiğimiz şeyleri sunuyor. Çok iyi. | Open Subtitles | كل ما تناولناه اليوم هو من منتجات "أوهاي" جيد جداً |