Yemek yediğin zaman, tatlı bir şekilde dudaklarını şapırdatırdın ya? | Open Subtitles | أتعرف عندما تأكل ، وتلعق شفتيك بطريقة لطيفة حقا ؟ |
Bu krepi yediğin andaki surat ifadeni çok merak ediyorum. | Open Subtitles | إني اتحرق شوقاً لأرى التعبير على وجهك عندما تأكل هذه |
Söz veriyorum, çıkartırken de tadı yediğin zaman ki kadar güzel olacak. | Open Subtitles | أعدك أن هذا سيكون طعمه جيداً عندما تتقيأه مثل طعمه عندما تأكله |
Belki yediğin bir şey yüzündendir. Belki de bu şapşalla tanışınca verdiğin bir tepkidir. | Open Subtitles | ربما كنت أكلت شيئا سيئا او رد فعل على رؤية مثل ذلك المتطفل. |
Evet, geldin ve yediğin herşeyin parasını senden alacağım. | Open Subtitles | نعم لقد مررت, وسأجعلك تدفع لقاء كل ما أكلته |
Benimle gel. yediğin en leziz ve iri geyik eti böreği vereceğim. | Open Subtitles | تعال معي وأعدك بأجود فطيرة لحم غزال أكلتها في حياتك |
Ona dediklerini biliyor musun, yediğin kaba pisledin demişler, aynen böyle. | Open Subtitles | يقولون أنك تبصقين فى نفس الطبق الذى تأكلين فيه |
Ne de olsa, yemeğini evinde yediğin sürece, nerede atıştırdığın hiç önemli değildir. | Open Subtitles | في النهاية، لا يهم .. ما الذي فتح الشهيّة طالما تأكل العَشَاء بالمنزل |
Adem, karının sözünü dinlediğin ve ağaçtan yediğin için toprak senin yüzünden lanetli oldu ve ondan, ömrünün her günü zahmetle yiyeceksin ve sana diken ve çalı bitirecek. | Open Subtitles | آدم لأنك سمعت لقول امرأتك وأكلت من الشجرة ملعونة الارض بسببك بالتعب تأكل منها كل ايام حياتك |
Ve neden havuç yediğin hakkında hiçbir fikrim yok. | Open Subtitles | التي لن تخطر لك ولا أعلمُ لماذا تأكل الجزر |
Sadece kanıtı yemiyorsun, yediğin tüm gece sokakta kalmıştı. | Open Subtitles | ليس فقط أن تأكل الادله أنها الادله التي كانت ملقاة طوال الليل في الزقاق |
Burada yediğin herşey.... 500 metre çapındaki bu araziden geliyor. | Open Subtitles | كل شيءٍ تأكله هنا، يأتي من على بعد ٥٠٠ قدم. |
Çocuk bezine ihtiyacım var ve reçete, ve yediğin yumurtalar bedava değil. | Open Subtitles | الطفل بحاجة لبعض الحفاظات والادوية والبيض الذي تأكله ليس مجاناً |
yediğin bir şey, neden yiyoruz ki? | Open Subtitles | انها الشيء الوحيد الذي تأكله. لماذا نأكل؟ |
Frank, hayvan yüzünden değil, bozuk, kurtlu et yediğin için hastasın. | Open Subtitles | فرانك، أنت مريض.. لأنك أكلت لحم فاسد ليس بسبب الحيوانات |
Sanırım o kanunlar ayrıca, sığır eti yediğin takdirde üç ay boyunca bir inekle birlikte yaşayıp idrarını içmen gerektiğini de söylüyor. | Open Subtitles | أيضاً يقول أنك إن أكلت لحم البقر يجب أن تعيش مع البقر لـ3 أشهر وتشرب أبوالها |
Uyumuyorsun, ve son üç gündür yediğin tek şey bir paket kuru pasta. | Open Subtitles | أنت لا تنامين و الشيء الوحيد الذي أكلته في الأيام الماضية هو كيس من النعناع ميلانوس |
Eğer sana, yediğin bütün burgerlerden daha iyi bir hindi burger yapabilirim desem? | Open Subtitles | ماذا لو أخبرتك أنني أستطيع صناعة برغر الديك الرومي ومذاقه سيكون أفضل من أيّ برغر قد أكلته من قبل؟ |
Gerçekten söylesene bu yediğin en güzel bamya değil de ne? | Open Subtitles | بجد، أليست هذه أفضل باميا أكلتها على الاطلاق؟ |
Dondurma yediğin zaman, içindeki yağ senin vücudunda yağ şekline dönüşür. | Open Subtitles | حينما تأكلين الآيس كريم ينتقل الدهن الذي به إلى جسدك |
Son birkaç gün hiç faklı yaptığın veya yediğin bir şey oldu mu? | Open Subtitles | هل هنالك شيء غير اعتيادي قد عملتيه أو تناولتيه في الأيام القليلة الماضية؟ |
yediğin bütün o yiyeceklerin büyü ile mi dolaba girdiğini sanıyorsun? | Open Subtitles | أتعرف أن جميع الأطعمه التي تأكلها صنفت بطريقه سحريه في الدواليب؟ |
Onlardan beş tane yediğin zaman sözleri az önceki açıklamanla çelişen şarkılar uydurmuştun. | Open Subtitles | لقد كتبتي أغنية بعد أن أكلتي خمسة منهم بالقصائد الغنائية التي تتناقض في القافية |
Bu yediğin en kötü dayak mıydı? | Open Subtitles | هَلْ هذه أسوأ ضربات تلقيتها على الاطلاق؟ |
Gerçekliğin bir kombinasyonu, bir düş, duygu ve yemekte yediğin şeyler. | Open Subtitles | مزيج من الواقع، الخيال، المشاعر، وما تناولته على العشاء |
O yediğin kurt. Tadı nasıl? | Open Subtitles | أنت تَأْكلُ الدودَ كيف طعمه؟ |
Odada yemediğin sürece, nerede yediğin umurumda bile değil. | Open Subtitles | ،لا أكترث أين تتناول الطعام طالما لن تتناوله في تلك الغرفة |
Geçen sene tatil partisinde yediğin 2 ayrı doktor tarafından teşhisi konulan korkunç besin zehirlenmesi geçirdiğin zamanki kalamar. | Open Subtitles | ذلك الذي اكلته في حفلة الاجازة العام الماضي عندما اصبت بذلك التسمم الغذائي القوي |
Bu sabah yediğin peynir var ya yavaşça atardamarlarını tıkıyor. | Open Subtitles | هذا الجبن الذي اكلتيه من قبل يسد مجى تنفسك ببطئ |