ويكيبيديا

    "yemeğine" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • العشاء
        
    • عشاء
        
    • للعشاء
        
    • الغداء
        
    • لعشاء
        
    • طعامك
        
    • الغذاء
        
    • طعامه
        
    • بتناول
        
    • نتناول
        
    • غداء
        
    • للغداء
        
    • تتناول
        
    • العشاءِ
        
    • لوجبة
        
    ve Natasha, Tim, Gene ve ben akşam yemeğine çıktık. TED وذهبنا نتاشا و تيم و جين و أنا إلى العشاء.
    Bir mektup aldım. Akşam yemeğine burada olacak, 8:00'de efendim. Open Subtitles لقد تلقيت رسالة ، سوف يكونان هنا عند موعد العشاء
    - Oh, güzel. - Ama akşam yemeğine oraya gidelim. Open Subtitles ـ جيد ـ و لكن دعنا نذهب هناك لتناول العشاء
    Benimle iş yemeğine çıkmana izin vermeyecek kadar kıskançtır herhalde. Open Subtitles على الأرجح أنها غيورة للغاية لتدعك تتناول عشاء عمل معي
    Aslında, akşam yemeğine kalman için uğraşıyorum. Bir sürü biftek arttı. Open Subtitles في الحقيقه انا احاول ابقائك هنا للعشاء بعضا من اللحم البقري
    Hayır, din-din ini yemedin, bu yüzden öğle yemeğine kadar bekleyeceksin. Open Subtitles لا. أنتِ لم تأكلي العشاء لذلك يجب أن تنتظري حتى الغداء.
    Beni hiç bu şekilde bir akşam yemeğine götürmedin James. Open Subtitles لم تأخذنى إلى العشاء أبدا تبدو مثل هذا ، جيمس
    Hayır, bir fikri bile yok. Beni akşam yemeğine davet etti. Open Subtitles لا، ليس لديه أدنى فكرة طلبني أن اتناول معه العشاء الليلة
    Harika. Bana telefon edersen belki beraber akşam yemeğine çıkarız. Open Subtitles عظيم اتصلى بى ولربما تناولنا العشاء سوياً أو شىء ما
    Ben kalamam, çünkü şirket yöneticilerini akşam yemeğine davet ettim. Open Subtitles أنا لا أستطيع البقاء،لدي دعوة من مدراء الشركة لى العشاء
    Yarın bizi akşam yemeğine davet etti. O çok nazikti, değil mi? Open Subtitles لقد دعانا لتناول العشاء معه غداً لقد كان مؤدباً جداً، أليس كذلك؟
    Yarın bizi akşam yemeğine davet etti. O çok nazikti, değil mi? Open Subtitles لقد دعانا لتناول العشاء معه غداً لقد كان مؤدباً جداً، أليس كذلك؟
    İyi akşamlar ve ifade özgürlüğü için bu bağış toplama yemeğine hoş geldiniz. Open Subtitles مساءُ الخير، ومُرحباً بِكُم فى عشاء جَمع التبرُعات هذا، من أجل حُرية التعبير.
    Santiago'nun Şükran Günü yemeğine gelmemek için bahane arıyorsun çünkü bir nedendendir bilinmez, bu bayramı normal biri gibi kutlamayı reddediyorsun. Open Subtitles انت تريد عذر حتى تتغيب عن عشاء سانتياجو لعيد الشكر لانه لسبب ما انت ترفض ان تحتفل بهذه العطله كشخص عادي
    Akşam yemeğine bana gel ve sana melek pastası yapayım. Open Subtitles ماذا عن الليلة , تعال للعشاء وسأعد لك كعكة جميلة
    Bu küçük adamdan kazandığım parayla seni akşam yemeğine çıkaracağım. Open Subtitles سَأَخْرجُ معك للعشاء بالمال الذي سأحصل عليه من الرجل الصَغير
    Öğle yemeğine çıktığımızda, seninle çalışmak için sabırsızlanıyordum. İyi bir ajandın. Open Subtitles عندما تناولنا الغداء معا, لقد تطلعت للعمل معك أنت عميل جيد
    Seni, bekar annemin doğum günü yemeğine çağırıken ne düşünüyordun? Open Subtitles مالذي ظننته عندما قمت بدعوتك لعشاء عيد ميلادك لأمي العزباء؟
    Öğle yemeğine çıkarız. Nerede yemek istersin? Open Subtitles سأدعوك على الغذاء أين تحب أن تتناول طعامك ؟
    Ama doğum günümü kutlamak için hepimizi öğle yemeğine götürecekmiş. Open Subtitles ولكنه يريد أن يأخذنا جميعاً الى الغذاء للاحتفال بعيد ميلادي
    Yalnızca biri Çin yemeğine fıstık yağı koyduğu için ölmedi. Open Subtitles لم يمت بسبب وضع أحدهم زيت الفستق في طعامه الصيني
    Haydi kalkın bakalım, hepiniz Çin yemeğine gelin çünkü şu anda ben çok acıktım. Open Subtitles هيا بنا، عليّ البدء بتناول الطعام الصيني لأنني في عوز الآن
    Müsaitsen törenden sonra akşam yemeğine çıkar eski günlerdeki gibi sohbet ederiz. Open Subtitles إن كنتِ متفرّغة , فربّما بعد الاحتفال نتناول العشاء ونتكلّم كما اعتدنا
    Ofise uğrayıp seni erken bir öğle yemeğine çıkarmama ne dersin? Open Subtitles ما رأيك ، سأمر على المكتب ثم أصحبك في غداء مبكر؟
    Evet, saat 1'de bir sosyal yardımcı Kevin'i öğle yemeğine götürmüş. Open Subtitles نعم، موظف خدمات إجتماعية خرج مع كيفين للغداء في 1: 00.
    Sana yardım etmeyeceğim, akşam yemeğine gelemezsin, ve seni bir daha görmek istemiyorum. Open Subtitles أنا لا أُساعدُك. أنت لا تَستطيعُ المَجيء إلى العشاءِ. وأنا لا أُريدُ رُؤيتك ثانيةً.
    Her ne kadar sunduğu imkanlarına bayılsam da kendimi ev yemeğine özlem duyarken buldum. Open Subtitles اوه نعم , وبقدر ما أحب اللياقه , أجد نفسي أتحرق لوجبة منزليه

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد