ve Natasha, Tim, Gene ve ben akşam yemeğine çıktık. | TED | وذهبنا نتاشا و تيم و جين و أنا إلى العشاء. |
Bir mektup aldım. Akşam yemeğine burada olacak, 8:00'de efendim. | Open Subtitles | لقد تلقيت رسالة ، سوف يكونان هنا عند موعد العشاء |
- Oh, güzel. - Ama akşam yemeğine oraya gidelim. | Open Subtitles | ـ جيد ـ و لكن دعنا نذهب هناك لتناول العشاء |
Benimle iş yemeğine çıkmana izin vermeyecek kadar kıskançtır herhalde. | Open Subtitles | على الأرجح أنها غيورة للغاية لتدعك تتناول عشاء عمل معي |
Aslında, akşam yemeğine kalman için uğraşıyorum. Bir sürü biftek arttı. | Open Subtitles | في الحقيقه انا احاول ابقائك هنا للعشاء بعضا من اللحم البقري |
Hayır, din-din ini yemedin, bu yüzden öğle yemeğine kadar bekleyeceksin. | Open Subtitles | لا. أنتِ لم تأكلي العشاء لذلك يجب أن تنتظري حتى الغداء. |
Beni hiç bu şekilde bir akşam yemeğine götürmedin James. | Open Subtitles | لم تأخذنى إلى العشاء أبدا تبدو مثل هذا ، جيمس |
Hayır, bir fikri bile yok. Beni akşam yemeğine davet etti. | Open Subtitles | لا، ليس لديه أدنى فكرة طلبني أن اتناول معه العشاء الليلة |
Harika. Bana telefon edersen belki beraber akşam yemeğine çıkarız. | Open Subtitles | عظيم اتصلى بى ولربما تناولنا العشاء سوياً أو شىء ما |
Ben kalamam, çünkü şirket yöneticilerini akşam yemeğine davet ettim. | Open Subtitles | أنا لا أستطيع البقاء،لدي دعوة من مدراء الشركة لى العشاء |
Yarın bizi akşam yemeğine davet etti. O çok nazikti, değil mi? | Open Subtitles | لقد دعانا لتناول العشاء معه غداً لقد كان مؤدباً جداً، أليس كذلك؟ |
Yarın bizi akşam yemeğine davet etti. O çok nazikti, değil mi? | Open Subtitles | لقد دعانا لتناول العشاء معه غداً لقد كان مؤدباً جداً، أليس كذلك؟ |
İyi akşamlar ve ifade özgürlüğü için bu bağış toplama yemeğine hoş geldiniz. | Open Subtitles | مساءُ الخير، ومُرحباً بِكُم فى عشاء جَمع التبرُعات هذا، من أجل حُرية التعبير. |
Santiago'nun Şükran Günü yemeğine gelmemek için bahane arıyorsun çünkü bir nedendendir bilinmez, bu bayramı normal biri gibi kutlamayı reddediyorsun. | Open Subtitles | انت تريد عذر حتى تتغيب عن عشاء سانتياجو لعيد الشكر لانه لسبب ما انت ترفض ان تحتفل بهذه العطله كشخص عادي |
Akşam yemeğine bana gel ve sana melek pastası yapayım. | Open Subtitles | ماذا عن الليلة , تعال للعشاء وسأعد لك كعكة جميلة |
Bu küçük adamdan kazandığım parayla seni akşam yemeğine çıkaracağım. | Open Subtitles | سَأَخْرجُ معك للعشاء بالمال الذي سأحصل عليه من الرجل الصَغير |
Öğle yemeğine çıktığımızda, seninle çalışmak için sabırsızlanıyordum. İyi bir ajandın. | Open Subtitles | عندما تناولنا الغداء معا, لقد تطلعت للعمل معك أنت عميل جيد |
Seni, bekar annemin doğum günü yemeğine çağırıken ne düşünüyordun? | Open Subtitles | مالذي ظننته عندما قمت بدعوتك لعشاء عيد ميلادك لأمي العزباء؟ |
Öğle yemeğine çıkarız. Nerede yemek istersin? | Open Subtitles | سأدعوك على الغذاء أين تحب أن تتناول طعامك ؟ |
Ama doğum günümü kutlamak için hepimizi öğle yemeğine götürecekmiş. | Open Subtitles | ولكنه يريد أن يأخذنا جميعاً الى الغذاء للاحتفال بعيد ميلادي |
Yalnızca biri Çin yemeğine fıstık yağı koyduğu için ölmedi. | Open Subtitles | لم يمت بسبب وضع أحدهم زيت الفستق في طعامه الصيني |
Haydi kalkın bakalım, hepiniz Çin yemeğine gelin çünkü şu anda ben çok acıktım. | Open Subtitles | هيا بنا، عليّ البدء بتناول الطعام الصيني لأنني في عوز الآن |
Müsaitsen törenden sonra akşam yemeğine çıkar eski günlerdeki gibi sohbet ederiz. | Open Subtitles | إن كنتِ متفرّغة , فربّما بعد الاحتفال نتناول العشاء ونتكلّم كما اعتدنا |
Ofise uğrayıp seni erken bir öğle yemeğine çıkarmama ne dersin? | Open Subtitles | ما رأيك ، سأمر على المكتب ثم أصحبك في غداء مبكر؟ |
Evet, saat 1'de bir sosyal yardımcı Kevin'i öğle yemeğine götürmüş. | Open Subtitles | نعم، موظف خدمات إجتماعية خرج مع كيفين للغداء في 1: 00. |
Sana yardım etmeyeceğim, akşam yemeğine gelemezsin, ve seni bir daha görmek istemiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أُساعدُك. أنت لا تَستطيعُ المَجيء إلى العشاءِ. وأنا لا أُريدُ رُؤيتك ثانيةً. |
Her ne kadar sunduğu imkanlarına bayılsam da kendimi ev yemeğine özlem duyarken buldum. | Open Subtitles | اوه نعم , وبقدر ما أحب اللياقه , أجد نفسي أتحرق لوجبة منزليه |