Benzer gelişmeler enerji alanında da gerçekleşiyor, yenilenebilir enerji de dahil. | TED | وتقدم مشابه يحدث في مجال الطاقة بما في ذلك الطاقة المتجددة. |
Onları sonsuza kadar kullanabiliriz düşüncesiyle yenilenebilir yakıtları aşırı kullandık. | Open Subtitles | أفرطنا في استعمال مصادرنا المتجددة متوهمين بإمكان فعل ذلك للأبد |
İkinci gerçek : başkanlığın yenilenebilir için ayırdığı yeni bütçe toplamda zar zor bir milyar dolar. | TED | الحقيقة الثانية: الميزانية الجديدة للرئيس المخصصة للطاقات المتجددة لا تتجاوز بليون دولار. |
Dünyanın, güneş, rüzgar ve su gibi yenilenebilir doğal kaynaklarından mı geliyor? | TED | هل يأتي من المصادر الطبيعية المتجددة على كوكب الارض. مثل الشمس، والرياح، والماء؟ |
PM: Bu yüzden bunun hakkında konuşuyoruz, çünkü kız arkadaşlıklar, dediğin gibi Jane, yenilenebilir güç kaynağı. | TED | ب.م: لهذا السبب نحن نتكلم عنها، لأن صداقات النساء، كما قلت، جين، مصدر طاقة قابل للتجديد. |
Çünkü bu sayede, rüzgâr ve güneş gibi yenilenebilir enerjiler yardımcı görevlerden sıyrılıp başrole geçecekler. | TED | لأنه بعد ذلك مصادر الطاقة المتجددة مثل الرياح و الطاقة الشمسية تأتي من الأماكن البعيدة، إلى منتصف المسرح هنا. |
yenilenebilir enerji artık marjinal bir etkinlik değildir. | TED | لم تعد مصادر الطاقة المتجددة نشاطاً هامشياً. |
Portekiz güçlendirilmiş yüzde 45 yenilenebilir oldu, Danimarka 36. | TED | و قد تزوّدت البرتغال بالطاقة المتجددة بنسبة 45 بالمئة .و الدنمارك بنسبة 36 بالمئة |
Bu bütün Avrupa'nın nasıl yenilenebilir enerjiye geçmesidir. | TED | و هذه الطريقة التي يمكن من خلالها أن تنتقل اوروبا بكاملها .إلى الطاقة الكهربائية المتجددة |
yenilenebilir enerji kaynakları ve diğer enerji üretim şekillerini de aynı birimlerle ölçebiliriz. | TED | حسناً، نستطيع قياس مصادر الطاقة المتجددة بنفس الوحدات والأشكال الأخرى لإنتاج الطاقة بنفس الوحدات |
Yani, ürettiği enerji bakımından nükleer enerji yenilenebilir enerji kaynakları kadar kullanışsız değildir. | TED | لذا بهذا القياس المتري، الطاقة النووية ليست اقتحامية كباقي المصادر المتجددة |
Ama aynısı yenilenebilir enerji için de geçerlidir. | TED | ولكن الشيء نفسه ينطبق على الطاقة المتجددة أيضاً |
Bu yüzden Avustralya, Rusya, Libya, Kazakistan gibi ülkeler yenilenebilir üretim için en iyi arkadaşlarımız olabilir. | TED | لذا بلدان مثل أستراليا، روسيا، ليبيا و كازاخستان من الممكن أن يكونوا أفضل الأصدقاء في الطاقة المتجددة |
Bu yüzden ben de çok hızlı geliştirebileceğimiz, ucuz olan açık kaynaklı bir teknoloji geliştirmek istedim. Çünkü petrol sızıntıları sadece Meksika Körfezi'nde olmuyor ve bu yenilenebilir enerji kullanmalıydı. | TED | وبالتالي أردت تطوير شيء يمكننا تطويره بسرعة كبيرة، وأن يكون رخيصا، وأن يكون مفتوح المصدر، لذا، ولأن بقع النفط لم تكن تحدث في خليج المكسيك فقط، وأنها ستستخدم الطاقة المتجددة. |
Ve biz bu yenilenebilir enerjiyi ihtiyacımız olan suyu üretmek için kullanacağız. | TED | و اننا سنستخدم هذة الطاقة المتجددة لانتاج احتياجتنا من الماء. |
2020 itibariyle, işletme olarak harcadığımız enerjiden daha fazla yenilenebilir enerjiyi üreteceğiz. | TED | بحلول عام 2020، سننتج المزيد من الطاقة المتجددة مقارنة بالطاقة التي نستهلكها بشكل تجاري. |
Umarım hükümetin yenilenebilir enerjiye ve eğitime yatırım yapmaya istekli olduğunu bilmenin sizin için önemli olduğu fikrine katılıyorsunuzdur. | TED | وآمل أن تتفقوا معي أنه من المهم أن تعرفوا إذا كانت حكومتكم على استعداد للاستثمار في مجال الطاقة المتجددة والتعليم. |
Ayrıca, petrol, gaz ve yenilenebilir enerji için yılda yaklaşık 650 milyar dolar ödenek ayırıyoruz. | TED | أنفقنا كذلك حوالي 650 مليار دولار في السنة كدعم حكومي للنفط والغاز والطاقة المتجددة. |
İşe arabayla gitmiyorlar, yenilenebilir elektrikli trene biniyorlar. | TED | لا يقودون السيارات للعمل، بل يستقلون القطار ذو الطاقة المتجددة. |
İyi, onları sömürmek için 89 yılınız daha var. yenilenebilir. | Open Subtitles | لديكم 89 سنه اخرى لاستغلالها وهذا قابل للتجديد |
Neden karbona bir fiyat koyup bunu da yenilenebilir enerjiye transfer etmiyoruz. | TED | لماذا لانضع هذا المبلغ لثاني اوكسيد الكربون لتحويله الى طاقة متجددة ؟ |