Yani onu buradan kovdun, o da kendine güvenli, saklanabileceği değişimin onu bulamayacağı bir yer bulmak zorunda kaldı. | Open Subtitles | إذاً فقد طردته من هنا، وكان عليه إيجاد مكان آمن مكان يختبئ فيه حيث لا يمكن للتغيير من العثور عليه |
Yani, burada yer bulmak zordur, | Open Subtitles | أعني، إنهُ لمن الصعب بأن تجد مكاناً هنا. |
Şey, şimdilik sorun yok ama derslere devam edeceksek, çalışmak için başka bir yer bulmak zorundayız. | Open Subtitles | حسنا انه الآن.. لكن لو سنبقي على عمل هذا فيجب علينا ايجاد مكان اخر للمزاولة. |
Başka bir yer bulmak için vakit yoktu. Şimdi sadece koşamasın! | Open Subtitles | ليس أمامك وقت كثير لإيجاد مكان ما لا يمكنك فقط الهرب في أرجاء المدينة |
Brooklyn'de düşünmek için sakin bir yer bulmak zordur. | Open Subtitles | من الصعب ان تجد مكان هادئ فى بروكلين لتفكر |
Her bir tohumcuk, konacak güvenli bir yer bulmak için rüzgarda salınan her şeyi riske eden küçük birer paraşütçü. | Open Subtitles | كل شتلة عبارة عن مِظلة تطفو مع الرياح تخاطر بكل شيء لتؤمن مكانًا لكي تهبط عليه |
Bu gecelik bir yer bulmak zorundayız. | Open Subtitles | نحن فقط نريد إيجاد مكان لليلة، شهر العسل |
Gündemimizin ilk maddesi pişirecek yeni yer bulmak. Kimse demeden diyeyim, karavan falan yok artık. | Open Subtitles | أول أمرٍ للعمل، هو إيجاد مكان جديد للطبخ قبل أن يقول أي أحد، لا مزيد من الشاحنات |
çünkü maksimum hasar vereceği bir yer bulmak sitiyor havalandırma sistemine ihtiyacı var döngü bölgesi değil mi? | Open Subtitles | لأنه يريد إيجاد مكان ما لإحداث أقصى ضرر إنه بحاجة لنظام توزيع يجب أن تقوموا بتدوير الهواء صحيح ؟ |
Yapman gereken en iyi şey güzel, karanlık, sessiz bir yer bulmak ve ölmek. | Open Subtitles | أفضل شيء تفعله هو أن تجد مكاناً نظيفاًهادئاً... لـ تموت فيه |
SBK yeni ve daha az güvenli bir yer bulmak zorunda kalacaktı. | Open Subtitles | سيتعيّن على "أس بي كاي" أن تجد مكاناً أقلّ حماية |
En büyük sorun burada sikişecek bir yer bulmak, nerede yaptınız? | Open Subtitles | التحدى الاكبر هو ايجاد مكان لطيف للمضاجعه هنا |
Bir işe girmek ve yaşayacak iyi bir yer bulmak zorundaydım. | Open Subtitles | وتوجب عليّ الحصول ..على وظيفة, وتوجب عليّ ايجاد مكان لائق للعيش فيه |
Uyumak için bir yer bulmak amacıyla en yakın kasabaya doğru yöneldim. | Open Subtitles | أنا توجهت إلى قرية قريبة لإيجاد مكان للنوم |
ABD Savcılığı sana uygun bir yer bulmak için seninle görüşecek. | Open Subtitles | المحامى العام سيعمل معك لإيجاد مكان مناسب |
BrookIyn'de düşünmek için sessiz bir yer bulmak zordur. | Open Subtitles | من الصعب ان تجد مكان هادئ فى بروكلين لتفكر |
Taze ot olan bir yer bulmak için devam etmek zorundalar. | Open Subtitles | عليهم الإستمرار بالتنقل" "ليجدوا مكانًا حيث العشب الطازج |
İnsanları tahliye etmeye uygun bir yer bulmak için tek şansımızı kaçırıyor olabiliriz. | Open Subtitles | ممكن ان نضيع فرصتنا الوحيدة بهذا الشكل لايجاد مكان صالح للحياة |
- Ama hâlâ izliyorsun. - Kim harika bir yer bulmak istemez ki? | Open Subtitles | ولكنك ما زلتِ تراقبين - ألا ترغب في العثور على مكان رائع؟ |
Evet ve bunun Kelly ve Dylan'ı kendi Romeo ve Juliet fantazilerini yaşamak için başka bir yer bulmak zorunda bırakmış olabileceğini biliyorum. | Open Subtitles | و علمت أن هذا ربما يدفع ديلان و كيلي من أيجاد مكان أخر للبقاء معاً تعلمين قصة روميو و جوليت |
Yumurtlayabileceği bir yer bulmak istiyorsa tehlikeli bir şekilde alçaktan uçmalı. | Open Subtitles | يجدُر بها الطيران المُنخفض الخطر، إن أرادت العثور على المكان الملائم لبيضها. |