Bu arzu, tanrının kainatın merkezine yerleştirdiği istediği gibi davranma yetisine sahip olan insanın yaratılışına sebep oldu. | TED | هذا أدى إلى خلق البشر، حيث وضعه في مركز الكون مع القدرة على اتخاذ أي موقع يشاء. |
Herschel'in tayfın dışına yerleştirdiği termometre onun kontrolüydü. | Open Subtitles | ميزان الحرارة الذي وضعه هيرشل خارج الطيف كان تحكمه |
Bütün bildiğimiz birinin bunu senin üstüne yerleştirdiği. | Open Subtitles | كل ما نعرفه هو أن أحدهم وضعه في حقيبتكِ. لقد أرادوكِ أن تجديه. |
Kaplow, saat 14:00'de vazgeçmeye karar verdiğini, ayrıca kente yerleştirdiği bombalardan yarısının yerini de, bize bildirmeye karar vermiş. | Open Subtitles | كابلو وافق أن يسلم نفسه بالثانية مساء و وافق أن يعطينا أماكن نصف القنابل التي يدعي أنه زرعها بالمدينة |
yerleştirdiği bombanın beni öldüreceğini düşündü. | Open Subtitles | ظن أن القنبلة التي وضعها ستقتلني |
Yıllar önce yerleştirdiği önemli biriyle görüşmek için işgal edilmiş bölgeye gitme sorumluluğunu o aldı. | Open Subtitles | أخذ على عاتقه السفر بشكل غير رسمي إلى الأراضي المحتلة ليلتقي عميلًا وضعه منذ سنوات |
Bu tam da Hartkans'ın geçide yerleştirdiği şey. | Open Subtitles | نعم , وهو ما وضعه " هارتليز " مباشرة على البوابة |
Suikastçının Bay Bova'nın telefonuna yerleştirdiği takip programını bulduk. | Open Subtitles | وجدنا برنامج التتبع الذي وضعه القناص " على هاتف " بوفا |
Patron, Tony'nin para çantasına yerleştirdiği GPS hareket gösteriyor. | Open Subtitles | رئيسي, علامه جهاز تحديد المواقع الذي وضعه (طوني) مع المال بدأت في التحرك |
Herschel'in tayfın dışına yerleştirdiği termometre onun kontrolüydü. | Open Subtitles | ميزان الحرارة الذي وضعه هيرشيل خارج الطيف الضوئي (كان (المتحكم به |
Palm saraya sızıp Knov'un merdiven yakınına yerleştirdiği çıkışa ilerlerken Pitou'nun En'i geri gelmişti. | Open Subtitles | "حين تسللت (بالم) للقصر ووصلت للمخرج الذي وضعه (نوف) عند الدرَج" "عاد "إين" (بيتو) لتغطية المكان" |
- yerleştirdiği bombayla alakalı şüphelendiğim bir şeyin tasdiki. | Open Subtitles | تأكيد على شىء اشتبهت به عن القنبلة التى زرعها |
içimize Tanrı'nın yerleştirdiği bir dürtü olduğunu belirtirler." | TED | زرعها الخالق سبحانه في كل جزء مهما كبر أو صغر فينا، "فطرة فطر الله الناس عليها الخلق لعبادته." |
Alvers, yerleştirdiği tüpten 11 tane daha olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | الزجاجة التى زرعها (ألفيرز) قال أن هناك 11 آخرين |
yerleştirdiği koruyucu büyünün onu ve bebeğini güvende tutacağını anlamış olmalı. | Open Subtitles | كانت لتفكر بأن تعاويذ الحماية التي وضعها حول منزله... كانت كفيلة بأن... تبقيها وطفلك آمنين. |
Eylül'ün beynine yerleştirdiği karışık bilgiyi okuyup anlamlandırmana yarayacak. | Open Subtitles | حسنٌ، يهدف إلى جمع وفهم الخطّة المُشفّرة التي وضعها (سبتمبر) في عقلكَ. |
Tanrı'nın dünya üzerine yerleştirdiği servet yani altın, bakır, odun, demir gibi ceherlerdi. | Open Subtitles | "الثروة التي وضعها "الاله ...... و في الارض الذهب ، النحاس الخشب ، الحديد |