Ama sorun değil çünkü senin inşa ettiğin yerlerinde dolandığım... ve senin benim kurduğum duşakabinde duş aldığın bu yerde yaşıyorum. | Open Subtitles | ولكن لا بأس لأني أحب العيش بمكان أمشي على درجات أنتِ بنيتِها وتغتسلي بدش أنا ركبته |
Diğer programlar, Londra'da evsizler için, gençlik için, eğitim ve istihdam için ülkenin farklı yerlerinde başladı. | TED | الآخرين، حول التشرد في لندن، حول الشباب والعمل والتعليم في أماكن أخرى من البلاد. |
Biz bunu dünyanın diğer yerlerinde de yapıyoruz. | TED | نقوم بهذا الأمر في أجزاء أخرى من العالم أيضاً. |
Her gün olay yerlerinde hayatı alt üst olmuş insanlar görüyorum. | Open Subtitles | حياة هؤلاء الناس تتبعثر في مسارح الجريمة |
Arkadaşlarım ve ailem benimle konuşmak için tepedeki yerlerinde hazırdılar. | TED | كان أصدقائي وعائلتي متأهبون في أماكنهم ليشجعوني على صعود ذلك التل. |
Yaşlılar için sağlık ve bakım merkezleri kuruyoruz toplumun çeşitli yerlerinde. | TED | إننا نبني مراكز صحة للمسنين ومراكز صحية في جميع أنحاء المجتمع. |
Hücrelerinde hazırladıkları mankenleri kendi yerlerinde bırakıp adadan kaçmayı becerdiler. | Open Subtitles | وتركوا مكانهم دُمى في زنازينهم.. وتمكنو من مغادرة الجزيرة.. |
Adamlarınız yerlerinde mi? | Open Subtitles | ايها القائد هل رجالك في مواقعهم ؟ |
Tüm ajanlar yerlerinde. Mümkünse, benimle çıkar mısın? Buzlu soya? | Open Subtitles | كل العملاء في الموقع ممكن، نتمشي بالخارج ايسد و سوي. |
Irak Çölünün bir yerlerinde gömülü olan Antik Gizemciler tarafından kaleme alınmış Akashic Kayıtları olarak bilinen efsanevi yazıtta hayatın bütün önemli olayları yazılıdır. | Open Subtitles | إنّ الأسطورة التي دُفِنَت بمكان ما في الصحراء العراقية |
Çok değerli bir kanıt parçası var... bu dükkanın bir yerlerinde. | Open Subtitles | هناك قطعة دليل مهمة جدا.. بمكان ما بهذا المحل |
Evin bir yerlerinde bundan daha olması lâzımdı. | Open Subtitles | لدي المزيد من هذه الأشياء في البيت بمكان ما |
Galaksimizin kalbindeki kara delikleri görüyoruz, Samanyolunda ve evrenin başka yerlerinde, zamanın kendisinin durduğu yerler. | TED | نرى الثقوب السوداء في قلب مجرتنا، في درب التبانة و في أماكن أخرى من الكون، حيث يبدو أن الزمن ذاته يتوقف. |
Bu yüzden Deloitte anketi gönderdi, şimdilik 4.000'nin üzerinde kişi cevapladı ve iş yerlerinde devam ediyoruz. | TED | فقامت ديلويت بسبرٍ للأراء، و شارك فيه أكثر من 4000 شخصٍ، وسنواصل ذلك في أماكن العمل. |
Okuduğuma göre, geçen yıl, yavru ölüm oranı St. Lawrence Körfezi'nin kimi yerlerinde 100% imiş. | TED | قرأت أنه في العام الماضي ،إن معدل وفيات الجراء 100 في المئة في أجزاء من خليج سانت لورانس |
4 büyük şehirde 4 bomba, dünya'nın farklı yerlerinde. | Open Subtitles | أربع قنابل في أربعة أجزاء مختلفة من العالم |
Tüm olay yerlerinde olan bir güvenlik görevlisi bulmaya çalış. | Open Subtitles | واكتشاف ان كان اي من الحراس استجاب لكل مسارح الجرائم الاربع؟ |
Keskin nişancı takımı geldi. Hepsi yerlerinde. | Open Subtitles | فرق القناصة أكدت موقعها، جميعهم في أماكنهم. |
Ve bu metalleri genellikle dünyanın çeşitli yerlerinde kazdığımız ve gittikçe daha fazla genişleyen ve derinleşen madenlerden elde ediyoruz. | TED | وهذه المعادن التي نحصل عليها عادة من خام نستخرجه من مناجم واسعة ومناجم عميقة في جميع أنحاء العالم |
Ya öne atılacaklar ya da yerlerinde çakılı kalacaklardır. Belki de donup kalacaklar. Hiç fark etmez. | Open Subtitles | وسوف يتحركون أو يثبتون في مكانهم ربّما حتى لا يستطيعون التحرّك |
Adamlarınız yerlerinde mi? | Open Subtitles | ايها القائد هل رجالك في مواقعهم ؟ |
Hayır, hayır, hayır. Onları yerlerinde kapalı tutuyorlar. | Open Subtitles | لا, لا, لا إنهم يحتجزونهم في الموقع |
Dermal hücreler ise ölene dek yerlerinde kalırlar. | TED | بينما تبقى الخلايا الجلدية في مكانها حتى تموت. |
Tango 183. Birimler yerlerinde efendim. | Open Subtitles | تانجو 183، الوحدات في مواقعها يا سيدي |
Lütfen herkes yerlerinde otursun. | Open Subtitles | أيمكنم البقاء في أماكنكم |
Bombaları ortalığa kim çıkardıysa her birine izleme cihazı koymalıydı böylece yerlerinde olduklarını bilebilecekti. | Open Subtitles | هذا يوضح انه من وضع القنابل قى الميدان سيكون لديه أجهزه تعقب فى كل منها ليعلم حينما تكون فى مكانها |
Bazen onları Jackson Hole ya da Aspen gibi tatil yerlerinde görürsünüz. | TED | وأحياناً ما يمكنك رؤيتهم في مناطق العطلات مثل جاكسون هول أو آسبن. |
Birden okullarda ve iş yerlerinde konuşmaya değer bir konu haline geldi. | TED | فجأة، لقد أصبح موضوع يستحق المناقشة في المدارس وفي أماكن العمل. |