İkimizin de özel bir yeteneği var ve bunu seni görür görmez anladım. | Open Subtitles | كل منا لديه موهبة خاصة و لقد لاحظتها فوراً |
Şimdi, burada birinin şahane bir yeteneği var ve ben de onu teşvik etmek istiyorum. | Open Subtitles | الآن , احدنا لديه موهبة كبيرة و أريد دعمها |
Ama Batman'in dikkat dağıtma yeteneği var. | Open Subtitles | ،لكن الرجل الوطواط موهوب في تعطيل الأعمال |
Kesinlikle. İçime işlemek gibi tuhaf bir yeteneği var. | Open Subtitles | بالتأكيد, لديها موهبة خارقة للتغلغل في أعماقي. |
Bu maskeli deli adam insanların bükme gücünü alma yeteneği var | Open Subtitles | هذا الرجل المجنون لديه القدرة ليحرم الشخص من التسخير بشكل دائم |
Bayan Lambert, bence oğlunuzun eşsiz bir yeteneği var. | Open Subtitles | أعتقد أن ابنك لديه قدرة فريدة من نوعها، هبة |
Bunu yapcak yeteneği var, ve güvenlik duvarımızı geçmek üzere. | Open Subtitles | فهي لديها المهارة لعمل هذا وهي على وشك اختراق جدار الحماية لاجهزتنا |
Cinayet soruşturmalarında kadının açıklanması imkânsız bir yeteneği var. | Open Subtitles | هذه المرأة تتمتع بموهبة خارقة في مسائل التحقيق في جرائم القتل |
Saplantıyı kışkırtmak ve takipçilerini etkilemek için çok iyi bir yeteneği var. | Open Subtitles | لكن لديه موهبة التحريض على الهوس و جذب الاتباع |
Dev bir yeteneği var! | Open Subtitles | لديه موهبة كبيرة نعم، أحتاج لشعرك الآن |
Albay Sharpe'ın imkansızlık için kesin bir yeteneği var efendim. | Open Subtitles | الكولونيل شارب لديه موهبة المستحيل |
Çocuğun bir yeteneği var. Ama henüz belirgin değil. | Open Subtitles | قالت أن لديه موهبة لم يتم إكتشافها بعد |
Cinsel ilişkiye yeteneği var mıymış? | Open Subtitles | هل لديه موهبة في تمثيل الجماع؟ |
Oğlumun müziğe ilgisi var biliyorum. Ama yeteneği var mı? | Open Subtitles | أعرف أن ابني لديه شغف تجاه الموسيقى هل هو موهوب حقًا؟ |
Çok talep görüyorlar. Ama Danny, onun özel bir yeteneği var. | Open Subtitles | مطلوبان جداً فى هذا المجال أما (دانى) ,يا إلهى, إنه موهوب |
Ne de olsa gittiği her yerde kendini madara etme gibi bir yeteneği var. | Open Subtitles | لديها موهبة بان تجعل من نفسها ملفتة للنظر اينما ذهبت. |
O... şey, Kehanet yeteneği var ama kimse ona inanmadı. | Open Subtitles | كانت لديها موهبة النبؤة ولكن لم يصدقها احد |
Kurt'un başkalarının gücünü emme ve arttırabilme yeteneği var. | Open Subtitles | ولف لديه القدرة فريدة من نوعها لاستيعاب القوى وزيادتها أضعافا مضاعفة. |
İki yönlü diyebileceğimiz bir yeteneği var. Hayat ve ölüm. | Open Subtitles | لديه قدرة مزدوجة الاحياء والقتل |
- Böyle bir sisteme sızabilecek kadar yeteneği var mı? | Open Subtitles | هل لديها المهارة لإختراق نظام مثل هذا ؟ |
Dostum sende yumurta pişirme yeteneği var. | Open Subtitles | أنت, يا صديقي، تتمتع بموهبة إعداد البيض. |
Evet, gerçekten de benzersiz bir yeteneği var. | Open Subtitles | نعم، إنه يملك موهبة نادرة. |
Holden'ın yeteneği var ama bilmiyor bile. | Open Subtitles | هولدن يمتلك موهبة وهو حتى لا يعرفها |
Oğlumun numaralar hususunda özel bir yeteneği var. | Open Subtitles | إبني لديه هبة في التعامل مع الأرقام |
Bir yeteneği var. Bir kez olsun kız kardeşinle gurur duy. | Open Subtitles | لديها الموهبة كن فخورا بأختك و لو لمرة واحدة |
Milleti heyecanlandırmada gerçekten yeteneği var, ne dersin? | Open Subtitles | إنها بالتاكيد لديها موهبه فى إثاره الوعاء .اليس |