Ruhlarını çaldığın savaşçıların güçleri ve yetenekleriyle beslenen bir güçten bahsediyorsun, Demongo! | Open Subtitles | قوة تعززها صلابة و مهارة أعظم المحاربين الذين سرقة روحهم يا دمنجو |
Bu sürücünün yetenekleriyle ilgili, araba ile değil. | Open Subtitles | المسألة رهن مهارة السائق وليس السيارة |
Robb savaştaki yetenekleriyle herkesi şaşırttı ama bir anne değil. | Open Subtitles | روب فاجأ الجميع بمهاراته على أرض المعركة لكنه ليس بوالده |
Leonard yetenekleriyle gösteri yapıyor! | Open Subtitles | (ليونارد) يتباهى بمهاراته |
Ama sanırım bazıları ustalaştığı tatsız yetenekleriyle idare temek zorunda. | Open Subtitles | لكن أفترض أن البعض في الحياة يجب أن يكتفي بالمهارات الضئيلة التي وهبتها لهم الحياة |
Sen, tüm Tanrı lütfu yetenekleriyle benim yetiştirdiğim bir doktorsun. | Open Subtitles | , أنتِ تدربتِ ان تكوني طبيبة على يديّ إلى جانب كل المواهب الذي أعطاه الله لكِ لديكِ كل ما تحتاجينه |
Taktiksel yetenekleriyle bir alakası yoktu. | Open Subtitles | هذه الأسباب لا تتعلق علي الإطلاق بقدرته التكتيكية |
Johann Nepomuk Hofsinzer oynayan kartlara sihrin şiiri diyene kadar bir numarayı gerçekleştirmek için bir sihirbazın hünerleri tamamen onun yetenekleriyle sınırlıydı. | Open Subtitles | أنتيلجوهان نيبوموك هوفسينزير... مسمّى ورق اللعب شعر السحر، a مهارة مشعوذ قرّرت كليّا بقدرته... |
Bay Bates sıkıntılarını kaba kuvvetle çözüyor yani, yetenekleriyle değil. | Open Subtitles | السيد (بايتس) يعالج مشاكله عن طريق القوة المفرطة، تلك ليست مهارة. |
Ama sanırım bazıları ustalaştığı tatsız yetenekleriyle idare temek zorunda. | Open Subtitles | لكن أفترض أن البعض في الحياة يجب أن يكتفي بالمهارات الضئيلة التي وهبتها لهم الحياة |
Genç Gia'nın nadir yetenekleriyle beni tekrar etkilemeye mi buyurdunuz? | Open Subtitles | أجئت لتبهرني ثانيةً بالمهارات النادرة لـ (جيا) الصغيرة؟ |
Sen, tüm Tanrı lütfu yetenekleriyle benim yetiştirdiğim bir doktorsun. | Open Subtitles | , أنتِ تدربتِ ان تكوني طبيبة على يديّ إلى جانب كل المواهب الذي أعطاه الله لكِ لديكِ كل ما تحتاجينه |